Rabbimiz insanlığı zulüm ve kargaşa bataklığından kurtarıp adaleti, dengeyi, güvenliği ve mutluluğu sağlamak için kitap indirmiş ve elçi göndermiştir.
Gönderilen kitabın içinde yer alan ilke ve yasalara, Rabbimizin Kur’an’da ki ifadesiyle ”Hikmet” denilmektedir. Bu hikmet, dinin temelidir.
Rabbimiz, dinin hali(saf; kulları tarafından yozlaştırılmamış, Allah’tan geldiği gibi korunan ve yaşanan, ana sütü gibi katkısız) olmasını istemektedir.Rabbimizin bu isteğini, Zümer; 1-3, 11-15 Mü’min; 13,14,65, A’raf; 29 ve Beyyine4,5’te görmekteyiz.
Rabbimizin bu ayetlerdeki, “Allah’a halis kılınmış din” ifadesinden bir de “halis olmayan Allah’a özgü olmayan” dinin varlığını anlıyoruz. Bu din de, azizlerin, imamların, şeyhlerin, papazların, hocaların, hahamların, efendilerin, din adamlarının, SİYASİ LİDERLERİN, Firavun bozuntusu ceberutların katkı maddeleri ile yozlaştırılmış olan dindir.
Kurallarını Allah’ın koyduğu hak din ile diğer beşeri dinler, yasama ve yürütme bakımından birbirleri ile farklıdırlar, birbirinden ayrıdırlar; birleşemezler, kesişemezler, bir sentez oluşturamazlar. Zaten birleşmemeli ve kesişmemelidirler.
Hakk Din’in Allah tarafından belirlenmiş, siyasi, iktisadi, hukuki ve ana ilkeleri vardır. Doğal olarak beşeri dinlerin de bu konularda ilkeleri vardır. Bu noktada Müslüman kendi dinini, Müslüman olmayan da kendi dinini /düzenini yaşamalıdır. Kimse bir diğerininkine karışmamalıdır.
Şu anki görünüşe göre tüm dünyada kendilerinin Müslüman olduğunu iddia eden kimselerin yaşadığı din; halis olmayan yozlaştırılmış, içi boşaltılmış bir dindir. Kur’an’da konu edilen, indirilen gerçek halis din ile alakası ve yakınlığı yoktur.
Bu gün din diye öğretilen ve uygulanan şeylerin birçoğu anlamsızlaşmış şeylerdir. Anlamsız işler, içten gelerek; samimiyetle yapılamaz. Yapar gözükenlerde ya akıl erdiremez kişilerdir, ya da ikiyüzlü olanlardır veya bunu çıkar uğruna yapan, yani işi ticarete dökenlerdir.
İlmihal bilgilerini ve toplumdaki halis olmayan, yozlaştırılmış dini, peşin kabul ile yaşamaktadır. Saflıktan mı yoksa aptallıktan mı bunların hiç sorgulaması yapılmamaktadır. Ele alınan her dini kitap, Allah’ın kitabı gibi kabullenilmektedir. Dini inanç ve amellerin öğrenilmeye çalışılan kitapların içerisinde yanlışların ve kasıtla konulmuş din dışı yalanların da var olabileceğini hiç düşünülmemektedir. İman ve amele dair kesin bilgi ve ölçülerin Allah tarafından konulduğunu bilinmesine rağmen, sunulan bilgilerin Kur’an’da araştırması yapılmamaktadır.
Bunun ispatı ise yayınladığım “KUR’AN AYETLERİNDE YAPILAN TAHRİFATLAR “ isimli eserde Türkiye’de de Diyanet tarafından basılmasına müsaade edilen Kur’an’ların çoğunun hatalı olduğu sarihtir.
Birçok konularda zihinlerde istifhamlar oluşmasına rağmen, olay, örtbas edilmektedir. Sonuç olarak da sorgulayanlar, akl-ı selime sahip yeni nesil, ikna olmamakta, dinden soğuyup uzaklaşmaktadır.
Maalesef Ülkemi yönetenler bu önemli konuyu gayet iyi bildikleri halde hala meseleyi kökünden halledip Müslümanlığa büyük hizmet yapacaklarına ikbal hırsını yenemeyip, ülkede Ümmet birliği sağlamak için ittifak yapıyoruz algısını yaymaya çalışan AKP genel başkanı ile ben ne yapıyorsam devletim için yapıyorum nutukları atan MHP genel başkanı milletinin birliğini düşüneceklerine, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün refaha çıkardığı Türkiye Cumhuriyetine mi, hurafelerden arındırmak için büyük mücadeleler verdiği İslam dinine mi yoksa başka emellere mi hizmet için ittifak yapıyorlar. Acaba, siz ne dersiniz, acaba!