Balkanlar’dan Kafkaslara, Türkmeneli’nden Orta Asya’ya, Güney Türkistan’dan İdil Ural’a uzanan yaklaşık 12 milyon km2’lik Türk kültür coğrafyasında gezintiye çıktığınızda neredeyse her köşede Türklerin yönelik yoğun insan hakları ihlallerine hatta birçok bölgede soykırım tehdidine muhatap oldukları görülür. Bunun en önemli sebeplerinden biri de Türklerin bulundukları yerlerde, genlerinden gelen karakteristik özelliklerinden olsa gerek, “hakim unsur” olmalarından kaynaklanmaktadır.
Türkiye; Türk kültür coğrafyasında, özellikle Anadolu coğrafyasında, Balkanlarda, Ortadoğu’da, Kafkaslar’da “hakim ve etkin unsur” olmanın ağır bedelleri yaşamaktadır.
Rumeli’de Balkan Savaşı esnası ve sonrasında göç yollarında, Kırım -Ahıska-Karaçay sürgünlerinde, Mora’da, Adalar’da, Kıbrıs’ta, Nahçıvan ve Karabağ’da, Güney Türkistan’da, Doğu Türkistan’da Kazakistan ve Kırgızistan’da, Özbekistan ve Iran’da-Güney Azerbaycan’da, Suriye ve Irak Türkmeneli bölgesinde, Bulgaristan ve Batı Trakya’da onlarca defa Türklere yönelik yapılan baskı ve zulümler soykırıma dönüşmüş, milyonlarca Türk insanı yaklaşık 15 milyonun üzerinde Türk insanı çeşitli işkence metotları ile huncarca öldürülmüşlerdir.
Milyonlarca soydaşımız da kültür soykırımı, dil soykırımı ile yok edilmek, kimliği değiştirilmek istenmiştir. Hala bunun örneklerini görüyoruz. Hala İran’da, Afganistan’ın kuzeyinde, Irak ve Suriye Türkmeneli bölgelerinde, Batı Trakya’da ve Doğu Türkistan’da Türk’ün dinini, dilini, kültürünü, kimliğini yok etmek için soykırım politikası uygulanmaya devam etmektedir.
Özellikle son yüzelli yıldır Türklerin yaşadığı zulümler, sürgünler; Türk halklarına yönelik baskı ve soykırım politikası karşısında ne acıdır ki çeşitli küresel güç dengeleri bakımından Türk ülkeleri olarak dik duruş sergileyemedik. Ancak günümüzde şartlar değişmiştir. Kendi kendine yeterli olma yolunda mesafeler kat eden 7 Bağımsız Türk Devleti, yeni acıların yaşanmaması için önlemler almak durumundadır. Geçmişte yaşananların unutulmaması için Türk Cumhuriyetleri’nde şehirlerin en güzel merkezlerinde “Türk Soykırımı Anıtları” inşa edilmelidir. Daha da önemlisi Türklere yönelik soykırımlar TBMM’nde görüşülmeli, kayda alınmalı ve ilgili ülkeler resmen kınanmalıdır.
Bunun öncülüğünü yapacak ülke ise Türkiye’dir.
