2021 yılına Boğaziçi Üniversitesinde partili rektör atamasının protestosuyla girdik. Nasıl olur efendim, demeyeceğim. Daha önce de bu okulda böyle seçimle gelmeyen tuhaf şekilde atanmış rektör gördük.
Sevgili gençler, niye şaşırdınız? Bu kişi bu okulda böyle atanmış ilk rektör değil ki! Daha öncekini protesto etmiş miydiniz, ben duymadım.
2009’da Koç Üniversitesinden istifa etti, pat diye Boğaziçi’ne rektör atandı, yine durup dururken 2016’da istifa ederek ayrıldı. Tuhaf değil miydi?
O rektörün insan nasıl kandırılır üzerine, ya da beyin altına istediğiniz mesajı nasıl yerleştirirsiniz, şeklinde açılımı olan makalesiyle ünlü olduğunu bilmiyordunuz. Çok atıf yapılmış makalesine, ama dekanlık yaptığı MIT Ensitüsünden neden ayrıldığı da meçhul. Ekşi sözlükte hakkında yazılanlara bakın, bir dönemlik fizik dersini 10 güne indirince…
Ve onun yöntemleriyle ders kitaplarına mavi balina gibi görseller ekildiğini, üç sayfada bir çocuk mavi balina boyuyor, hem de denizde değil havada, bilim bitti, çocuklarımız mekân algısını yitirdi, aşağı atlayarak ölüyorlar, hiç sormadınız. Ben o zihin tuzaklarını deşifre etmek için okul kitaplarına dava açmaktan yoruldum.
Şimdi çok güzide zannettiğiniz bu okula atamayla AKP’li rektör geldi, bu nasıl oluyor diye soruyorsunuz. Gelir. Postmodern eğitime geçtik, kandır kandırabildiğin kadar, kandırdığın veli kadar çok para akar piyasaya, bunun teorik adları çooook… Piyasacı eğitim, piyasaya para kazandıran eğitim, konstraktif eğitim, bilgiye erişim, parça başına sertifikalı sistem, topladığın sertifikalarla sisteme para kazandıracaksın, adına reform diyeceksin…
Milli Eğitim Bakanımız da, Talim Terbiye Kurulunda görevli başkan da, yardımcıları da, hepsi küresel sisteme para kazandırma görevlisi birilerinin makalelerine atıf yaparak kariyer yaptılar.
Bugünkü korona bahanesiyle geçtiğimiz sanal eğitim sistemini asıl hazırlayan o teori ABD’de MIT’de dekanlık ve hocalık yapmış olan 2009’da Boğaziçine tepeden gelen o rektördür diyebilirim. Daha ABD’deyken o makalesini yazdı ve onunla sanal şirket kurdu, hiçbir şey üretmeden borsada puan topladı para kazandı.
Koç’un internet üzerinden alışveriş bilgisayar sistemini bu teoriye göre programladığını övünerek anlatmıştı Karaburun Fizik Sempozyumunda. Ben de orada oturup onu dinlemiştim ve sonunda bir soru sormuştum; “Ders kitaplarında bu anlattığınıza benzer yanıltıcı görseller var, sizin teorinize göre hazırlanmış olabilirler mi?” demiştim, bana açık açık “evet” demişti.
Hiç etik bulmamıştım. İnsanın felsefesi (bakış açısı) karşındaki insanı yanıltmak üzerine olursa bu bir bilim adamı değil insanı dışlayan küresel piyasanın adamı olabilirdi. Vikipedi’de hakkında “11 Ekim 2016’da Sabancı Üniversitesi‘nin rektörlüğünden istifa etti” yazıyor. Oradan da geldiği gibi gitti. Ne protesto edildiği için gitti, ne de seçimle gitti.
Şimdi 2021, aynı okula bir partili rektör getirildi. Öğrenciler protesto ediyor ama öğretim üyelerinden çıt yok!
Lâyığınızı buldunuz diyeceğim, bunu istediniz. Daha önce postmodern rektöre sustunuz, başınıza geleceği buydu. Uzaktan öğretmen ettiler sizi, kürsüleriniz buharlaştı, sanal öğretmen oldunuz, mum gibi oldunuz ekran başında, koşun artık bel fıtığı hastanelerine.
Ev hapsinde ders mi öğretilir, sistem dibe vurdu, gemi kayalara oturdu, istediğiniz kadar asılın küreklere şimdi. Zamanında pusulayı vermeyecektiniz küresel merkezden atanmışların eline.
Bilimsel eğitimin pusulası geometri dersidir. Nasıl kaldırıldığını görmezden geldiniz.
“Geometrinin ne gereği var” diyerek müfedatın içini boşaltmaya başlayan Ziya Selçuk da 2004’de öyle diyordu; Küresel dalga geliyor, onların küreğine asılmak zorundayız, önümüzde ulusal direnç noktaları var, bunları önümüzden kaldıracağız.”
Bunu diyen adamı 2016’da MEB’nın başına getirdik, elbette layığımızı buluruz.
Boğaziçi Üniversitesi de buharlaşacak, viraneye dönecek, içinde baykuşlar ötecek. Dünyanın en muhteşem Boğaz manzarasında hiç okul mu olurmuş?
Böyle şeytani fırıldakların döndüğü dönemlerde aklıma özelleştirme tanrıçası Tansu Çiller gelir. Bir yerlerden bakıyor ve tırnaklarını birbirine sürtüyordur mutlaka. İşler tıkırında nasılsa.