Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin son demecini 4.2.2024 tarihli “Öğretmen odası” buluşmasında verdi. Değişen müfredata göre öğrenci okul dışında MEB’nın hizmet anlaşması yaptığı yerlerde seçtiği dersleri alabilecek.
Bakanlık, Müzik ve Beden Eğitimi dersini devredecekleri (hizmet satın alacakları) vakıf ve sivil kuruluşlar aramaya başlamışlar. Bulunca protokol imzalayacaklar. Bütçe görüşmeleri sırasında Din Bilgisi dersi için 10 vakıfla anlaşmış olduklarını meclis kürsüsünden açıklamıştı.
Önce tarikat piyasasıyla protokol işini hallettiler. Ama demiyor ki, okulda Din Bilgisi öğretmeni kalmayacak. Sıra geldi diğer dersleri piyasaya devretmenin protokollerini imzalamaya. Örneğin müzik seçmeli dersi için (“Enstrüman” diyor Span belgesinde) protokol yapacakları Ankara’da yeni açılan bir üniversitenin adını veriyor.
Müzik dersi okul dışına çekilirse okula müzik öğretmeni tayin etmezler, fiilen müzik dersi kalkar. O nedenle, öğretmenlik mesleğinin varlık nedenini tartışmaya açan Ziya Selçuk ile kavgamız 2004’den beri sürmektedir.
Bu sene Müzik Öğretmeni yetiştiren Musiki Muallim Mektebinin kuruluşunun da 100.yılıdır. Okulda müzik dersi buharlaşıyor. Böylece, Müzik Öğretmeni yetiştirmenin “varlık nedeni” ortadan kalkıyor.
Eğer okulda müzik dersi yoksa, Milli bayramlarda okul törenlerinde milli marşlar söylenemez. Yeni müfredatın şifresinde bunu çözebiliriz.
Eğer öğrenci Din Bilgisi dersini de okul dışında (anlaşmalı 10 vakıfta) alacaksa, okulda bu dersin öğretmeni olmayacak demektir. Yeni müfredata göre okulda Din Bilgisi öğretmeni de kalmayacak. Bunu söylemiyorlar, çünkü yakında seçimler var, cemaatlerin oyunu kaybetmek istemezler.
Yusuf Tekin’in hafta sonu basına düşen Öğretmen Odası Buluşması haberini aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. Buna ön tanıtım (lansam!) diyorlar.
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/okullarda-mufredat-degisecek-42400845
“Müfredat değişikliğini yakında kamuoyuna açıklayacaklarını belirten Yusuf Tekin,
“Müfredat, hızla değişen dünya koşulları, güncel gelişmeler göz önünde bulundurularak devamlı güncellenecek, canlı ve dinamik bir yapıda olmalı. Ana paradigmasından tutun, bize ait ve bizim değerlerimizle inşa edilmiş, bizim referans değerlerimizin ışığında oluşturulmuş bir eğitim sisteminin inşası için gerekli çalışmalarımızı tamamladık” dedi.
Bakan Tekin, hayata yeni geçirdikleri Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi yerleşkesindeki müzik ilk ve ortaokulunu hatırlatarak tematik spor okullarıyla ilgili federasyonlarla görüşmelerin sürdüğünü söyledi.
Adı geçen üniversitenin internet sitesinde Müzik İlk ve Ortaokulu görünmüyor. Çünkü bu dersler bakanın sözünü ettiği “yeni müfredata göre” sertifikalı kurslar biçiminde çalışıyor olsa gerek. İlkokul ve ortaokul öğrencisi üniversitede ne yapar başka?
Bakanımız, müfredatı sürekli değiştireceğiz, değişen yeni dünya düzenine uyacağız, “ana paradigma” dahil değiştireceğiz, diyor. Ne dedi şimdi? Kamucu eğitim siteminin eksenini oynatıyoruz, eğitimi liberalize ediyoruz, okulları boşaltıp öğrenciyi piyasaya atıyoruz, dedi değil mi?
2004’den beri yazıyorum, Resim-Müzik-Beden eğitimini de kendi içinde parçalayarak okul dışında sertifikalı kurslarla paran kadar eğitim modeline geçirilecek. 1998’de İngiltere’de gördüğüm sistem buydu.
Ekte sunduğum 2004 SPAN belgesindeki gördüğünüz “seçmeli dersler” ve Toplum Hizmeti (Okul dışı) dersleri şimdi 20 yıl sonra karşımıza çıkmaya başladı. Okulda öğretmen de öğrenci de kalmayacak.
Belgesini sunduğum Seçmeli dersler sıralamasına dikkatle bakın; Müzik Seçmeli Dersi bile yok, onun yerine “Enstrüman” var. Okul dışında çalgı kursuna giden oradan sertifika alan öğrenci müzik dersi almış kabul edilecek, tıpkı ABD ve İngiltere’de olduğu gibi.
2004 yılında Tebliğler dergisinde hangi derslerin piyasaya devredileceğinin ön bilgileri vardı. Orada Resim, Müzik, Beden Eğitimi, İngilizce, Bilgisayar ve Din Kültürü derslerinin tanımı “ilgi, istek, beceri dersleri” değiştirilmişti. Bunun anlamı bu dersler için devlet öğretmen tayin etmez, veli istiyorsa piyasa kurslarından giden bu hizmeti satın alır, demekti. (bkz.mahiye.com / Belgeler)
Kendi adıma, kırk yıl ekmek yediğim ve emekliyken de beni doyuran Müzik dersi kaldırılmasın diye o belgeler 2004’de önüme düştüğünden beri yazıyorum, mücadele veriyorum. Milli Eğitimde Emperyalist Kuşatma, Eğitim Küresel Piyasaya Teslim, Okulda Zihin Terörü ve şimdi 2015-2023 yazılarımı kitaplaştırdım. Son kitabımın adı MİLLİ EĞİTİME DARBE, Nergiz yayınevinde basıldı.
Canlarım, sevgili anne babalar, çocuğunuzun başına gelecekleri önceden yazan olmak beni mutlu etmiyor. Dilerim bu son kitabım olur.
Çalışan anne babalar, çocuğunuzu okul saatinde okulda değil de sokak sokak kurslara koştururken düşünebiliyor musunuz?
“Ya devlet başa ya kuzgun leşe” atasözümüz nerden doğdu sanıyorsunuz?
Hepinizi sevgiyle kucaklarım.
6.2.2024