Japon turist Rize’de yamaçtaki evleri görünce…
Rize Öğretmen Evi turist kafilelerin konakladığı yerdir. Buradan dağlara doğru manzara ayrı bir güzeldir. Taşlıdere vadisi boyunca yamaçlarda ve tepelerde sarı boyalı iki üç katlı evler saray yavrusu konak gibi görünür. Yaz kış yemyeşil yamaçları gelin gibi süsler bu konaklar.
Bir gün Rize Öğretmen Evine bir grup Japon turist gelir. Japon turistlerden biri Rizeli rehbere der ki, “Şu tepedeki manzaralı ev muhakkak çok zengin birinindir.”
Rehber, “Tam tersine. Onlar en yoksul olanlardır. Onlar aşağıdaki apartmanlarda daire sahibi olmadıkları için orda oturuyorlar “ der.
Japon turist çok şaşırır. “Benimle dalga mı geçiyorsun? “der. Bu cevabı şaka diye algılar.
Oysa her ikisi de haklıydı. Japonya’da sık yaşanan depremler nedeniyle yamaçlarda tepelerde ev sahibi olmak en lüks en pahalı eve sahip olmak demektir. Çünkü depreme karşı en garantili ev onlardır.
Yukarıdaki Japon turist öyküsü Rize’de fıkra gibi anlatılıyor. Bana anlatan da koronayı henüz atlatmış bir yakınım. Telefonda geçmiş olsun sohbeti ederken anlattı. Sahilleri beton yığını ettik, artık dağlara doğru çekilme zamanıdır derken Vietnam’dan yeni gelmiş gemici yeğenini anlattı. Orda korona yokmuş. Gemileri en rahat Vietnam’a gidip geliyormuş. Nedeni de çok basit.
Vietnam yoksul ve dağlık ülke. Amerikan emperyalistleri senelerce her türlü kimyasal bombayı Vietnam topraklarına atmış. Halk savaş yıllarında maskeli dolaşmaya alışmış, alışkanlıkları devam ediyormuş. Vietnam halkı korona olmuyor. Diğer ülkeler ticaret sıkıntısı yaşarken Vietnam limanlarına ticaret gemileri rahatlıkla gidip geliyor.
Ben bir sır daha vereyim. İran gezerken Tahran’da bir lokantada balık yiyoruz, balığın İran’da nerden çıktığını merak ettim, rehberimize sordum. Tebrizli makine mühendisi rehberimiz Aydın açıkladı,”Vietnam’dan bize buzhaneli gemilerde balık gelir” dedi. Bunu iki kere düşündüm ve aklımın kenarına not ettim. İşte önce Fransız sonra Amerikan emperyalistlerinin perişan ettiği Vietnam halkına İran ticaret yaparak kol kanat geriyor. Hani, kendisi de ambargo altında olan İran bu güzel dostluğu yapıyor, aynı inanıştan olmadıkları halde… Yani, Zerdüşt (Baş-dost) dayanışma töresi devam ediyor, darda olana dost elini uzatıyor. Alkışladım.
Dönelim Japon turiste. Deneyim, yaşadıklarından ders çıkartmaktır. Japonlar ve Vietnamlılar yaşadıkları acılardan ders çıkartmışlar.
Japonya’da yamaçlara kuruyorlar yerleşim yerlerini. Kobi’de ovaya şehir kurmanın bedelini ağır ödediler. Biz de ders çıkartsak… Prof.İlyas Yılmazer hocamız yıllardan beri haykırıyor, “Ova tarım alanıdır, konut yapma yeri yamaçlardır” diye.
Ya biz Rizeliler, şu korona salgınından çıkartacağımız ders mi yok!
Lokman Hekim Rize’den geçerken turunçları görünce demiş ki “Bunların hekime ihtiyacı yok, onların turunçları var.” Lokman hekimin ne dediğini unuttuk.
Farmakolojinin dünyada merkezi (MÖ 64!) burada, Başoğuzluların başkenti Rize olduğunu konuşmak da Roma senatosunda yasaklanınca, “elinde divit kalem, dertlere derman yazan” Sarı Gelin’i ancak türkülerle yaşatabildik.
Şifa kaynağı portakal, limon, mandalina, turunçlu bahçelerimizi söktük önce çaylık yaptık sonra çok katlı bina yaptık. Doğa affetmez. Çekileceğiz yamaçlara, başka yolu yok.
Yıllar önce sahil yolu yapılırken Prof.İlyas Yılmazer hoca şöyle diyordu; “Sahilden değil dağlardan viyadüklerle Samsun’a kadar tren yolu yapalım”. Hatta projeden para da almayacaktı. O zamanlar kendisini tanımıştım, köşe yazılarımda da desteklemiştim. Ona kulak veren bir belediye başkanı Kocaeli depreminden sonra şehri kayaların üzerine taşıdı. Alkışlıyorum.
Koronaya karşı önlem şu anda tek resmi yöntem maske mesafe hijyen. Oysa buna ekleyecek çok şey daha var, örneğin C vitamini deposu turunçgiller… Tam mevsimindeyiz. Rize’de portakallar terk edilmiş bahçelerde yerlerde çürüyor, toplayıp yiyen yok. Rize’de Aile Sağlığı birimi bundan kendine görev çıkartmalı. Toplayıp en yakın Erzurum’un köylerine gönderilebilir.
Yeni öğrendim, önereceğim, mandalinayı ve kamkatı kabuğuyla yemek. Kafkasyalı akrabalarımız böyle yapıyorlar, mandalinayı soyup içini yedikten sonra biraz bekleyip kabuklarını da yiyorlar. Komşumuzun Rus gelini böyle yapıyor. Denedim, özellikle tepe noktası çok lezzetli. Ayrıca, kabuğun iç kısmı kalbi besleyici özelliktedir. Sonra, turunç meyvesinin hiçbir şeyini ziyan etmemek, bir biçimde her şeyini tüketmek…
Rize böyle güzel bir yerdir. Lokman Hekim de geçerken iz bırakır, Japon turist de geçerken iz bırakır. İz bırakmakta sıra bizde; ilk işimiz Korona salgınından çıkaracağımız dersler olsun.
Sağlıkla ışıkla…