Büyük Taarruz’un en yaman topçusuydu. Dumlupınar’da topunun başında şehit düştüğünde ikinci kere “şehit” defterine yazıldı. Bir bacağını Sakarya Meydan Muharebesinde toprağa vermişti. Çanakkale’den beri Türk ordusunun kahraman topçusuydu. Düşmanın kaçtığını gördü, ama 9 Eylül’de İzmir’de denize döküldüğünü göremedi.
Onu Karasu cephesine çağıran Rize’den komşusu İpsiz Recep Emicesiyle birlikte fotoğrafları var. Necati Memişoğlu ile Recep Emice’nin Karasu’da ele geçirdikleri Yunan topunu kullanacak bir topçuya ihtiyaçları vardı. Memişoğlu yüksek eğitimliydi, Recep Emice’nin ise okur yazarlığı yoktu.
Recep Emice, Memişoğlu’nun kaleminden topçu teğmen Süleyman Asaf’ın İstanbul’da tabur imamı olan babası Galip Mercan Efendiye bir mektup yazdırdı, oğlunu Karasu cephesine göndermesini istedi. Böyle başladı üç kahramanın ölümsüz dostluğu.
Süleyman Asaf Bey Sakarya’da bir bacağını toprağa verdi, Afyon cephesinde ise cephede topunun başında şehit düştü. Şimdi onun fotoğrafını doğduğu İslampaşa mahallemizin İlköğretim okuluna asmak üzere yaptığımız ziyareti anlatacağım.
30 Ağustos haftası, bu hafta, Zafer’den 102 yıl sonra, Rize’de, İslampaşa, Hamzabey ve Portakallık mahallelerimizin şehit mezarlıklarında anma törenleri yapıyoruz. 19 Mayıs’ta Tiryaki ve Çekmiş aile kabristanlığında yaptığımız töreni ve törene katılanları haber olarak yerel basına vermiştik. Bu hafta 30 Ağustos’ta Hamzabey Kitabesinde yaptığımız töreni ve törene katılanları da haber olarak yerel basına verdik. Zafer kutlamalarına devam ediyoruz.
İslampaşa mahallemizin yeni muhtarı Ayşe Memişoğlu ile birlikte okulumuzu önceki gün ziyaret ettik. Okulun salonuna Şehit Topçu Yüzbaşı Süleyman Asaf Mercan’ın çerçeveli fotoğrafını asmaya, okul müdürü Hüseyin Şentürk’ün kahvesini içmeye, gittik. Astığımız resmin önünde hatıra fotoğrafı çektik.
Birkaç yıl önce bu resimden yine asmıştım, o zamanki müdür başkasıydı, boya badana yaparken resmi kaldırmışlar, sonra da depoda kaybetmişler. Bir kere daha hediye etmiştim, yine kaybolmuştu. Bu kez yeni müdür bize söz verdi, bu çerçeveyi gözü gibi koruyacağını söyledi. Öğrenciler bu salona girerken kapıda adını okudukları Şehit Topçu Yüzbaşı Süleyman Âsaf kimdir, görecekler. Bu salonda onu anlatan bir tarih konferansı da verebilirim.
Mahallemizde hemen herkes Korotacı Mercan ailesiyle yıllar içinde kız alıp vermelerle akraba olmuştur. Yaşayan akrabalarından Cumhuriyet Gazetesi yazarı Işık Kansu, Süleyman Asaf Beyin kız kardeşinin torunudur. Sakarya savaşı hazırlıkları yapılırken karargâha girip çıkanlardan birisi olarak ondan söz eden tarih notları vardır.
Mercan soyadı sonradandır, aile lakapları Korotacı olup aile Bağdat’tan bu görevle mahallemize getirilmiş şifacı (otacı) ailedirler. Emirbeyoğlu Hamza Bey tarafından bahriye donanmasının ilaçlarını hazırlamak ve baş şifacılar (Kor Otacı) yetiştirmek üzere Korotacı Medresesi kurmakla görevlendirilmişlerdi. İstanbul’da sarayda yapılan zor soru sorma yarışmasında 40 kere Rize’nin Galip gelmesi bu aile sayesindedir ve hatta ailenin komşular arasındaki adı “Galibunkiler” olarak geçer.
Üzüldüğüm bir şey var, İslampaşa mahallesindeki okulumuzun adı artık mahallemizin adı değil, binaya katkı veren bir iş adamının adıdır. Oysa Kıbrıs seferine donanma hazırlamakla görevli İslam Orduları Paşası Emirbeyoğlu Hamza Bey, Menteşe Beyliğinden Çaka Beyin torunu olup, Danişment Gazi’nin kolundandır. En çok Hamzabey adı yakışırdı bu okula. Mahallemizdeki tıp fakültesinin adı bile Korotacı Tıp Fakültesi olabilirdi, ya da Mitridatikom panzehirini bulan kralımızın adıyla Mete Oğuz Tıp Fakültesi, ya da onun kızı şifacı prenses Sarı Gelin, gibi.
Mer (yılan) tıbbın sembolü olmakla Mer-can ailesinin adıyla bağlantılıdır. Mahallemizin yerel adı Umruk da Oğuz Türkçemizle Mer-ika (Mer-cik) demektir. Mahallemizde, Tiryaki ailesi, Finci ailesi, Demirci ailesi, Karslı ailesi gibi her biri bir görevle (emirle) buraya getirilmiş aileler vardır.
Okulumuzun adının geri İslampaşa olarak ilan edilmesi, keza Gülbahar mahallesi okulumuzun adının da geri verilmesi içten dileğimizdir. Buralı bir tarihçi ve eğitimci yazar olarak bu dileğimizi tarihe not düşüyorum. Ayrıca, Hamzabey adının bir okula verilmesini, mahallenin tarihine şeref katan eski Zincirli Köprü mevkiinde, o köprüyü Ankara’dan getirttiği demirci ustalarına liman olarak yaptıran Hamzabey’in adıyla bir kaptanlık okulu yapılması Rize’ye şeref katar. Köprünün hayali tablosu yapılmalı mesela… Zincirli Köprü iki ucundan demir zincirlerle dev kayalara bağlıydı!..
Hamza Bey adı, Fatih Sultan Mehmet’in gemilerini karadan yürüten Kaptanı Derya Paşasının adıdır. Emirbeyoğlu Hamza Bey adını aradıkça karşıma çıkan bahriye paşalarını burada saymakla bitiremem. Ancak Portakallık camisinin bahçesinde gördüğümüz mermer sütunlu (müderrislik sembolü) mezar taşları Hamzabey ailesiyle akraba olanların mezarıdır, bu kadarını söyleyeyim. O mezarların yok edilmesini durduran kimdir, bilinsin isterim; Emirbeyoğlu İpsiz Recep’in torunu Prof.Emin Gürses hoca durdurmuştur o mezar taşlarının yıkımını!
Mahallemizde bir de 2 Mart Şehitleri Mezarlığı vardır. Muhtarımız Ayşe Memişoğlu bu mezarlığı düzenletti. Etrafına turunç ağaçları ve çiçek dikme işini ben üstlendim. Bu sabah oraya gittim, fidan götürdüm, sekiz tane turunç diktim. İslampaşa mahalle okulumuzun bahçe kenarlarına da turunç dikeceğim, okul müdürü Hüseyin Şentürk’le bunu konuştuk.
Mahallemizin şanlı tarihine yakışacak işler yapmaya devam edeceğiz. Bizi tarihten ve ders kitaplarından silmek isteyenlere cevabımızı böyle veriyoruz.
Ve 2024 yılında andımızdan “Ne mutlu Türk’üm diyene” yi kaldıran Milli Eğitim Bakanına çocukluğunun geçtiği İslampaşa mahallesinden böyle sesleniyoruz.
Mahiye Morgül /7.9.2024