MAHİYE MORGÜL

MEB Lağvedilirken Tarihe Not Düşmek İçin Oradaydık

İlkokul 1. sınıflarda okutulan Okuma Yazma ve Türkçe Ders kitaplarındaki ayıplı cümlelerin kaldırılması için Milli Eğitim Bakanlığına şikâyet dilekçeleri vermeye devam ediyoruz. 500’e yakın imzamız oldu. Bugün dördüncü grup imzalı dilekçemizi MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne verdik. MEB’nın önünde yaptığımız basın açıklamasıyla da bu tarihi an’ı belgeledik.

Bakan Ziya Selçuk’un son açıklamalarıyla bizim şikâyetlerimiz bir noktada kesişmektedir. Sayın Selçuk 16 Mart’tan itibaren tüm okulların tatil edildiğini, evde internet üzerinden uzaktan öğrenme sistemine geçildiğini ilan etti. Açıkçası öğretmensiz öğrenme başlatıyoruz dedi. Başlatıyoruz dediği tarih çok önemlidir.

16 Mart, kız ve erkek Öğretmen Okullarının 1848’de kurulduğu günden beri kutladığımız gündür. Marşıyla da ünlüdür:

Alnımızda bilgilerden bir çelenk

Nura doğru can atan Türk genciyiz

Yeryüzünde yoktur olmaz Türk’e denk

Korku bilmez soyumuz

Candan açtık cehle karşı bir savaş

Ey bu yolda ant içen genç arkadaş

Öğren öğret hakkı halka gürle coş

Durma durma koş

Şanlı yurdum her bucağın şanla dolsun

Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun…

            Bestesiyle de çok yürek veren bir marştır.

Öğretmenlik kutsal meslekti, 172 yıl sonra bugün dijital öğrenme geldi, kutsal öğretmenlik tarih oluyor! Yani artık okul öğretmeni yetiştirmeyi terk ediyoruz, okullar buharlaştırılırken evde öğrenme geliyor; zenginin çocukları özel kolejlerde, yoksulun çocukları evde… Devlet memuru olan öğretmen bundan sonra yok artık.

En alt basamakta tercih edilen meslek olacak. Hiç olmazsa kızımız öğretmen olsun,  diyemeyeceğiz. ABD’de öğretmenlik böyledir, en az tercih edilir. 2005 yılında ABD programına geçirildiğimiz için 2020 yılında aynı sonuca ulaştık.

16 Mart Pazartesi gününden itibaren MEB’nın lağvedilişini gün be gün izleyeceğiz. Bugün şikâyet dilekçelerini vermeye gittiğimizde önünde son bir hatıramız olsun istedik. 

            Önceki dilekçemizi teslim ederken beş kişiydik. 

          Soldan sağa: CKD Gülderen Atalay, Em.Öğ. Meliha Ünlü, Eğt.Yazar Mahiye Morgül, BCP Müge Gülses, Em.Öğ. Duran Aydoğmuş

Bugün dördüncü grup dilekçemizi teslim ederken altı kişiydik. Bugünkü basın açıklamamızı kayıt yaptık. (Yayın adresi: https://youtu.be/OXC52zlrN0Y)

   Soldan sağa: Dr.Nilgün Gülenbay, Em.Öğ. Selma Kavas, Eğt.Yazar Mahiye Morgül, CKD Gülderen Atalay, Dr. Öğr.Üyesi Baran Uslu ve Gazeteci (kayıt) Barış Erdoğan.

Şikâyetimize konu 1.Sınıf Türkçe Ders kitabından sadece ayıplı pornolu cümleler yok. Çocuğu dijital oyunlara yönlendiren okuma parçaları da var. Mavi balinayı annesi kadar seven çocuk da bunun içindedir. 2017 yılında Ankara Cumhuriyet Savcılığa yoğun suç duyuruları yapmıştık ve bunun üzerine bakanlık yeni baskı yaparak kitabı kısmen değiştirmiş, bazı şaibeli yazarlar kaldırılmış, Ekranza ünitesinde Siberton Baptist Kilisesinin reklamı olan robot köpeğin adı Roboköp yapılmış, fakat bu ünitedeki evde dijital oyunlar aynen bırakılmıştır.

Resmen dijital öğrenmeye geçirildiğimiz bugün, anlıyoruz ki bakanlık ilkokul çocuklarını 2017’den beri dijital öğrenmeye hazırladı.

Bu yazımızın başlığını “Koronadan daha vahim tehlike dijital yalnızlık belası” koymalıydım. Çünkü korona yaşlıları vuruyor, dijital yalnızlık ise gencecik evlatlarımızı vurur.  

Çağın hastalığı yalnızlıktır. Söz konusu metnin görselinde evdeki iki çocuk birbirine sırtı dönük oturtulmuştur. Çocuğa verilen mesaj ’siz de böyle oynayın’dır.

Ekranza adlı parçanın ilk paragrafı şöyledir:

“Emre ve Eren ekranzalarında uyuyorlar. Birazdan robot köpek Siberton gelip onları uyandıracak. Bugün çok işleri var. Ödevlerini elektronik posta ile öğretmenlerine yollayacaklar. Dedelerine cep telefonundan gülücük gönderecekler.”

Anlıyoruz ki bu kitap uzaktan öğrenme adı altında çocukları internet bağımlısı olmaya, savaş oyunları oynamaya, dahası yalnızlığa hazırlamaktadır.

Diğer yandan bu sistemle okuldan sadece öğrenciyi değil öğretmeni de yok ettiğimizin farkında değiliz. Öğretmenliği yok etmenin sosyolojik sonuçlarını ne zaman konuşacağız?

Ziya Selçuk işsiz kalan öğretmenlerle ilgili kendisine yöneltilen soruyu nasıl geçiştirdi ekranlarda gördük. Öğretmenin adı yok artık, bu mesleğin varlık nedeni kalktı, itibarı da yok oldu. Koronadan daha fazla korkuyoruz bunları konuşmaktan.

Zaten bu değişimlerin sosyolojik sonuçlarını konuşmayalım diye bütün haber kanalları korona konuşuyor. Bir eğitimci olarak kendi önceliğimi kendim belirlemeye devam ediyorum.

Eğitimde tehlike çanları artık daha güçlü çalmaya başladı. Son yüz yılın büyük dijital savrulmasını yaşıyoruz. 172 yıllık öğretmen yetiştirme programını çöpe atıldı.  

Tarihe tanıklık etmek için bugün, alnımızda bilgilerden bir çelenkle ve elimizde bir tomar şikâyet dilekçesiyle Ziya Selçuk’u istifaya davet etmek üzere Milli Eğitim Bakanlığındaydık.

 

 

   

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.