Site icon Söz Gazetesi

Rize’de Sir’den Bal Sirkesi Yapımı

  “Sir” kelimesi ‘sirke’nin kök hecesidir, Rize şivesidir, yani Oğuz Türkçesidir. İstanbul Türkçesine çevirirsek adı SIR olur, ancak o zaman da “sirke” ile bağı kalmaz. Bu nedenle “sir” demeye devam edeceğiz.

Sir-ke’nin sonundaki K (i-ka) sesi antik “cik” takısı olup, Sümerce Gök Tanrı ile bağ kurar, “sevgili olan” bir nesneye eklenir. Azerice, Oğuzca, Rusca, Ermenice gibi Kafkasya ve civarındaki tüm eklemli dillerde KA eki kullanılır. Sir-i-ka’dan dönüşerek sir-ke haline gelmiş olmalıdır. Rizeliler sir-i-ka demeyi bilirler.

Anlambilimde açılımı “Ka’nın sırrı”dır. Bugüne çevirirsek karşımıza “Allah’ın sırrı bu yiyecektedir” şeklinde çıkar. Keza arı, ördüğü sir perdesinin altında kendi ürettiği çok değerli besini saklamakta ve korumaktadır. Arı, Sümer tanrıçası Artemis’in de sembolüdür ve Arhave (Ari Heva) onun bir diğer adıdır.

Peki, sir nedir? 

Peteğin pütürlü beyaz pullu yüzeyine sir (sır) denir. Tıpkı aynanın arkasındaki sır tabakası gibidir. Bal gözelerini kapatma işlevi gören bir tabakadır. Balarısı en fazla bunu yapmaya emek verir.

İksir denilen şifacılıkta çok önemli bir sözcüğün de kaynağıdır. Sirke ile aynı anlamdadır. İçene şifa verir, can verir, ruh verir, hayat verir, hastayı ayağa kaldırır… İk-sir kelimesinin Farsça sağdan okunuşu Sir-ke’dir. Eski masallarda iksirin madenleri altına çevirdiği anlatılır, o kadar gizli sırları vardır demeye getirir.  

Ağustos ayında arıcılar ilk sağım balı alırken önce üzerindeki sir tabakasını kazıyıp alırlar. İşte bu ilk sağım baldan alınmış Sir ile yapılan Bal Sirkesini anlatacağım.  

Kazınmış sir tabakasının bir kısmı bal sirkesi yapılmak üzere ayrılır, geri kalanı balmumu yapılsın diye geri dönüşüme verilir. Bu nedenle, sir’den bal sirkesi yapmak istiyorsak öncelikle tanıdık arıcılardan bir iki avuç sir temin etmek gerekir. Önerim, önce arıcı dostlarınızla görüşün, Ağustos ayında yapacağı ilk sağımdan  üç avuç kadar sir isteyin.

Şimdi sirden bal sirkesi kurmaya geçelim. Ölçümüzü 2 litrelik cam kavanoza göre vereceğiz.

Kavanozu yarısına kadar iyi su ile doldurun. İçine iki avuç dolusu sir atın, tahta kaşıkla karıştırın, sir topakları suyla iyice hellensin. Sonra kavanozu ağzında dört parmak kalana kadar suyla doldurun. İçine maya olarak beş altı nohut, bir kaşık da bulgur atın. Eğer evde geçen yıldan beklettiğiniz sirke anası varsa bir parça ondan katın. Yahut da varsa eski elma sirkesinden bir fincan, ya da sirke anasından bir parça kavanoza atılır.  

Mayamızı da koyduktan sonra kavanozu temiz bir bezle örtüyoruz, lastikle sıkıca bağlıyoruz, temiz hava giren gölge bir yere beklemeye bırakıyoruz. Kavanozu tamamen örten bir örtüyle de kapatabiliriz.

Sir topaklarının iyice dağılması için iki üç günde bir odun kaşığı ile veya elle karıştırmak gerekir. İki hafta kadar sonra dinlenmeye bırakılır. Üzeri ana tutmaya başlayınca tül süzekten geçirilir, şifalı mis kokusu evinize yayılmaya başlayacaktır. Tekrar ağzı bezle kapatılarak gölgede beklemeye bırakılır. Ara sıra sirkenizi açın koklayın,  kokusu da şifadır.

Ana tutmuş bal sirkeniz 40 gün sonra içime hazırdır. Sabahları birer kaşık aç karnına bir bardak suya katarak içilir. Artık sabahları elma sirkeli ballı su içmenize gerek yok, bal sirkeniz var, hem de SİR’den bal sirkeniz var.

Bu satırları yazarken, üç yıldan beri her sabah bal sirkesi içtiğimi hatırladım ve yıllardan beri sabaha karşı yatakta gerindiğimde yaşadığım krampları bir haftadır yaşamadığımı fark ettim. Yaz kış çorapla yatardım, çorabı çıkardım! Yatakta dönerken sol kalça kemiğim ağrırdı, kemik erimesi vardı, ağrısız dönüyorum artık. Galiba onu da başardım! Bu arada iki yıldan beri reflü olmuyorum! Çünkü, akşamları çiğ meyve hiçbir şey yemiyorum, acıkırsam probiyotik yoğurdum var ve yatarken de bal sirkesi içiyorum. (11 Kasım 2022)

Şimdi… Sir’den bal sirkeniz ana tuttu, mis kokuyor ve günlük içime hazırsa…

Tahmini bir ay süresince günlük tüketeceğiniz kadarını ayırın, küçük kavanoza alın, onun da ağzına bez koyup kapağını öylece örtün, hava alsın, tezgâhın altındaki dolaba bırakın. Böylece orada elinizin altında içime hazır olur.

Ayırdığınız büyük kavanozu fazla ellemeyin ki rahatlıkla ana tutsun. Anasını ileride gerektiğinde hariçten kullanmak üzere büyümeye bırakın. Birazını da maya olarak kullanırsınız, ihtiyacı olana verirsiniz.

Her sirke bekledikçe probiyotik değeri artar. Örneğin süzdükten bir ay sonra tadı size fazla ekşi gelmez, bir kaşık sirkeyi sulandırmadan içersiniz, rahatlıkla boğazınızı gargara edebilir, burnunuza çekebilirsiniz. Ancak bekledikçe keskinleşir, suya katarak içmeniz gerekir.

Bal’dan Sirke yapımı:

Elinizde sir yok diye üzülmeyin, kestane balından veya iyi çiçek balından da bal sirkesi yapabilirsiniz. İki litrelik kavanoza üç – dört dolu kaşık bal ile sirke tarifi vereceğim. Yine ağzında boşluk bırakın ve balın suyla hellenmesi için odun kaşığıyla bir süre karıştırın.

Maya için eğer elinizde eski mayadan yoksa, normal elma sirkesi kurar gibi içine bir avuç nohut, bir kaşık bulgur veya bir fincan elma sirkesi atabilirsiniz.

40 gün sonra hiç süzmeye gerek kalmadan içime hazır olacaktır. Ancak özel önerimdir, içine bir fincan zemzem katın, B-17 destekli olsun.

Diğer koruma kuralları aynen geçerlidir; üzeri bezle kapatılır, oksijen alacak ortamda ve gölgede bekletilir. Üzeri ana tutmaya başladıktan sonra artık karıştırmayın.

Faydalarını burada yeniden yazmayacağım. Özetle, içme yoluyla düzenli aç karnına sabah bir bardak suya bir kaşık bal sirkesi içilirse başta damarlar, karaciğer, akciğer ve böbrekler olmak üzere tam bir koruma yapar, vücudu toksinlerden (zehirli atık maddelerden) arındırır, yağlı mukus kalıntılarını parçalayarak damarları açar, yüksek tansiyonu ve beyne pıhtı atmayı engeller, bağışıklık sistemini güçlendirir, vd.

Şu araştırmayı siz de yapın… Antik yıllarda Mısır Piramitlerinin içinde akan bir şifalı su varmış, bu suyla süt yoğurda dönüşürmüş, kurumaya yüz tutan bitkiler bununla sulanınca yaprak açarmış… Filistin’de Antik Petra (Mitra) şehrinde Merve dağından gelen bir su da aynı özellikleri taşıyormuş, şifa olması için hastalara içiriliyormuş. Kimi tarihçilere göre ilk Kâbe Petra şehriydi. Zemzem suyu ilk Petra’da çıkıyormuş.

Araştırmanızda karşılaşabilirsiniz; Probiyotikçilerin yaptığı analizlerde zemzem suyunun besin zincirinde görülen B-17 vitamini dikkatinizi çeksin.

Ev Temizliğinde Sirke

Biliyoruz ki kirli hava dediğimiz zehirli gazlar havadan daha ağır oldukları için aşağı çöker, yere yakın salınırlar. Çocuklar yere en yakın noktada dolaştıkları için zehirli gazlardan ilk önce çocuklar etkilenir. Bu nedenle bu konuya özellikle değinmek istedim. (*)

(*)Dip not: Rizeli annelere önemli bir uyarım var. Çocuklarınızla Cumhuriyet caddesine gitmeyin. Astımlı hastalar da gitmesin. Bu caddede araçların çıkardığı zehirli gaz nefes aldırmayacak seviyededir. Ben bile boğulacak oluyorum. Bu cadde en düşük seviyede ve hava sirkülasyonu olmayan yerdir. Üst caddelerin zehirli gazları da burada toplanmaktadır. Dolmuşların dur kalk yaptığı yerdir. Bir an önce çözüm için üst makamlara ulaşın, hızla bu caddeye yaprakları gaz emilimi yapan turunç ağaçları dikilsin ve araç trafiği acilen hafifletilsin.

Evde temizlik için kullanılan deterjanın buharı en fazla çocukları etkiler, alerjik astım, solunum yolları enfeksiyonları gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açar. Demek ki önce çocukları korumak için yer temizliğinde deterjan değil sirkeli su kullanmalıyız. 

Yerin tozunu elektrik süpürgesiyle aldıktan sonra bir baş temiz suyla yeri sildikten sonra ardından bir kere de sirkeli suyla nemlendirilmiş yer beziyle zemini silebilirsiniz.

Geleneksel halı temizliğinde Türk halkı zaten sirkeli suyla silmeyi bilir, böylece halının tüyleri parlar, canlanır, tüylerin ömrü uzar. Tüylerin içine sinmiş mikroplar da bu yolla yok olur.

Yaz aylarında açık kalan pencereden içeriye mikrop ve sinek girmemesi için, pencere pervazlarını sirkeli suyla nemlendirilmiş toz beziyle almak önerilir.

Buzdolabının içi ve dışı nemlendirilmiş sirkeli bezle silinirse içine yapışmış yağlı kirler çözülür, temizlenir. Keza mutfağın, banyonun ve tuvaletin fayanslarını önce sirkeli suyla yumuşatıp üzerinden duru suyla geçebilirsiniz. Dolap kapaklarını ve lavaboları aynı şekilde temizleyebilirsiniz.

Sirkenin yağ çözücü özelliğini tencere temizliğinde de kullanabilirsiniz. Dibine yapışmış tencereyi bir fincan sirkeli su ile kaynatmak suretiyle kir sökülebilir.

Bazı işyerlerinde nemli duvarlarda ve tavan köşelerinde oluşan mantar küfü de sirkeli suyla temizlenmektedir.

Nem ile mantar ilişkisini aklınızda tutun; eskiden yıkanmış çamaşırı güneşte kurutmak gelenekti. Hatırlayın, eskiden “Güneş hayattır, güneş ışığı mikrop öldürür, güneş giren eve doktor girmez” gibi veciz sözlerimiz, akıllı öğütlerimiz vardı. Bunlara yeniden dönmek zorundayız; güneş girmeyen karanlık camlı işyerleri, havalandırması pencereden olmayan gökdelenler, soğuk-sıcak hava püskürten mikrop deposu klimalar… Yani kendi mezar odamızda yaşıyoruz, görelim artık. Biz ölüm odasına çekilmişsek sirke bizi ne kadar kurtarabilir?

 İnsan nasıl ki temiz havayla, bol oksijenle soluk alınca yaşayabiliyorsa, sirkenin bakterileri de öyledir. Evinizde, odanızda ne kadar oksijen var, adam başı kaç metreküp hava düşüyor? Tavan yüksekliği kaç metre olması gerekirken müteahhit bir kat daha kazanmak için kat yüksekliğinden ne kadar çalmışsa o sizin sağlıklı yaşamınızdan o kadar oksijen çalmış demektir.

Peki. Duvarlar artık sıva-badana değil de hava geçirmeyen yağlıboya ise… Evin dışı da soğuk havayı kessin diye (oksijeni de kesmiştir) beyaz köpükle mantolanmışsa… Biraz da burnunuzda deviasyon sorunu varsa, östaki borusundan ortakulağınıza hava gitmiyorsa, istediğiniz kadar sirkeli suyu burnunuza çekin, gargara yapın, iki gün sonra yine solunum yetmezliği başlayacak. Apneleriniz koahlarınız da varsa… Öyleyse dağlara doğru yayılalım, şehir mekezlerinden motorlu araçların gazından kaçalım,  apartmandan çıkalım, sirke de özgürce işlevini görsün, bizi iyileştirsin, değil mi? Özgürlük diye ölümlerden ölüm beğen deme noktasına gelmiş  liberal kirliliği değil özgür nefes alma hakkımızı haykıralım, değil mi?

Çamaşır temizliğinde sirke:

Eskiden yıkanacak çamaşırlar önce sirkeli suda bekletilir, sonra küllü suda yıkanırdı. Bugün çamaşır makinesinde yıkandığı için durum farklı, ancak bazı hanımlar çamaşırı parlatmak için çamaşır makinesinin suyuna sirke katmaktadır. Halıdaki parlatma olayının çamaşır makinesinde de yapılabildiğini gösterir.

Kendi kirli çoraplarımla bir deneme yaptım; önce sirkeli suda yarım saat beklettim, ardından elimle ılık suda sabunla yıkadım, gayet güzel oldu. Bir çift beyaz pamuklu çorabım vardı, onun da kararmaya yüz tutmuş topukları bembeyaz oldu. Çorapları sirkeli suda yıkamamın bir sebebi de ayaklarımdaki mantardı; tırnaklarım bu yüzden bir hayli deforme olmuştu, sirkeli su tatbik ederek bir hayli iyileştiği halde, acaba çoraplarımda mantar kalmış olabilir mi diye, onu da denedim. Öneririm.

Benzer şekilde, bulaşık makinesine sirkeli su katan hanımlara rastladım. Çok doğru iş yapıyorlar. Deterjanların tabak ve bardakları ne kadar temizle(me)diğini bilirsiniz. Tabakların üzerinde kalan yağlı tabakayı sirkenin temizlemesi için son durulamaya sirkeli su ekleyince tabaklar pırıl pırıl olmaktadır.

Beden sağlığımızda sirke:

a-Sirkeli suyla kulak burun boğaz temizliğinden başlayalım, ayak temizliğini ekleyelim, sonra da duş alırken tüm bedenimize son bir tas sirkeli su dökelim. Aklınıza abdest alırken temizlediğiniz organlarınız gelsin.

Gırtlağınızı gargara ettiniz, burnunuza çekip sümkürdünüz. Bir de burnunuzu sıkıp yutkunun ki orta kulağınıza giden östaki borusu açılsın. Eğer orta kulak iltihabınız varsa, ya da kulak çınlamanız varsa faydasını göreceksiniz.

b-Haftada bir kere kulağınızı sirkeli suya batırılmış kulak kürdanıyla temizlerseniz, hem kulak kirini almış olursunuz, hem de işitme sağlığınızı korumuş olursunuz. İşitme zayıflığı varsa o da düzelir.

c-Eliniz sirkeli suya değmişken, boynunuzu iki yandan sıvazlayın, lenf bezlerinin üzerinden sirkeli su geçirin. Lenf bezleri koltuk altından da geçiyor, sirkeli elinizi ordan da geçirin. Lenfler kasıklarınızdan geçiyor, duş aldıktan sonra bir de kasıklarınıza sürün.

d-Ayaklarınızı yıkadıktan sonra eğer parmaklarınızın arasını iyi kurulamazsanız nemli kalır ve mantar yapar, koku ve kaşıntı yapar, kızarır. Hatta tırnaklarınızın arasına mantar yerleşir ve iyileştirilmesi sorun olur. Eğer sirkeli suyla haftada bir ayak bakımı yaparsanız düzelecektir.

Ayak tırnaklarınızda mantar ilerlemişse daha uzun süreli sabırlı bir tatbikat gerekecektir.

e-El tırnaklarınızda mantardan kararma varsa, o parmağınızı sirkeli suya sokun bekletin. Bazı işlerde çalışanların ellerinde tırnak deformasyonu kaçınılmaz olabilmektedir. Gemi makine ustası olarak uzun yıllar gemilerde çalışmış yaşlıca bir erkeğin tüm tırnakları mantardan simsiyahtı, sirkeye sokarak tırnaklarını iyileştirdi, tırnakları beyazladı.

Örneğin geometri öğretmeni bir arkadaşımın sağ elinin orta parmağında, yani eski tahtalarda kullanılan tozlu tebeşiri (kireçtir) sıkıca tutan orta parmağında, tırnağının kenarında siyah bir çizgi halinde mantar oluşmuştu. Nedenini bilmiyordu. Oysa kireçle badana yapılmış nemli duvarlarda görülen mantar küfünün (güherçile) altı nasıl kararıyorsa, öğretmenin sürekli tahtada çizim yaptığı için karşılaştığı sorun da aynıdır.

Elimizin parmaklarında deri setleşmesi şeklinde gördüğünüz her şeye sirke sürebiliriz.

f-Ayağınızda çorap bölgesinde ödem ve kızarıklık varsa dizden aşağı tüm ayağı sirkeli suyla iki hafta kadar temizlemek gerekebilir. Sirkeli suya batırılmış pamukla her noktaya sürmek yeterlidir. Böyle hallerde ayaklarına yeterince temiz kan gitmiyor, ayak damarlarında kan dolaşımı sorunu var demektir. Yani damarların içi yağsı maddeyle kaplanmışsa, varis de vardır, damarların içinin açılması gerekir ve bunun için diz kapağından aşağı tüm ayağınıza sirkeli su tatbik etmek dolaşımı rahatlatır. Böylece ayaklarındaki ödem ve kızarıklık iyileşir.

g-Ayaklarımızda deri sertleşmişse; ayaklarımızı ılık sirkeli suda bir süre beklettikten sonra yumuşayan deriyi ayak taşıyla sürterek yok edebiliriz. Tuzlu sirkeli su daha da faydalıdır, vücudumuzdaki negatif enerjiyi çeker alır. Ayaklarımız bu yaptığımız iyilikten memnun kalacaktır, çünkü onlar gün boyu kapalı sıkışık bir yerde bizim kahrımızı çekiyor!

Ayaklarımız deyince; geleneğimizde tahta evlerde, halı veya kilim üzerinde terlikle dolaşılmaz. Vardır bir nedeni!

h-Cildinizde alerjik veya değil, bölgesel veya genel kaşıntı varsa, beyaz sirke sürülür. Beyaz sirke en kolay armut ile veya beyaz üzüm ile yapılır. Probiyotikçilere göre beyaz derili insana beyaz sirke, kara derili insana siyah üzüm sirkesi daha etkilidir.

Genital temizlikte sirkeli su bizi prostat ve rahim kanserinden korur.

Artık bilinmektedir ki kalın barsakta bekleyen çöpler (kabız halidir) orada mantar üretiyor. Mantar oradan vücudumuzdaki yumuşak dokulara sıçrar. Sıçradığı yerdeki adı artık kanser kitlesidir. Bence adı “kanser mantarı” olmalıdır. O zaman insanlar o mantarı yok edecek olan tek şey sirkedir, bunu kolayca anlayabilirler.

Son yıllarda hastanelerden gayta tahlili kaldırıldı, dışarıda yapılabiliyorsa da mantara bakılmıyor, başka şeylere bakılıyor. Hücre yenileme özelliği olan B-17 vitaminine kan tahlilinde bakılmadığı gibi. Atatürk zamanında kurulan aşı üretip dışarıya da satan Hıfzıssıhha Enstitüsünü kaldırmakla başladık sağlıkta dışa bağımlılığa, şimdi sonuçlarını her alanda görüyoruz. 

Eğer her şeyden önce gaytada mantar tespit edilirse, doğrudan sirkeli tedavi uygulanır, barsaklar çalıştırılır ve başka organa atlamasına fırsat bırakılmaz. Bunun adı Koruyucu Hekimliktir. Maksat dışarıdan ilaç almak olunca bir şeytanlık var bu işte diye düşünmeden edemiyor insan.

Kanserde erken teşhis üzerine çok reklam görüyoruz, çok pahalı araştırmalar ödüller vs görüyoruz, ama çözüm erken teşhiste değildir, çözüm barsakta mantar tespitindedir, bu kadar basit.

Mantar, doğada nasıl ki nemli yumuşak çürüklü toprakta oluşabiliyorsa, kalın barsakta oluşumu da aynıdır. Toprakta bir mantar öbeğini söküp attığımızda bir yıl sonra bir başka yerde yeşerebiliyorsa, vücudumuz da aynıdır. Ünlü bir kadın kanser tedavisi görmüş iyileşmişti ama birden öldü ve gazeteler “mantardan öldü” diye yazdı, çünkü ölen hastanın özel doktoru öyle dolaylı açıklama yaptı. Basına uzaktan böyle ayar veriliyor.

Mantar diyorduk. Kabız olmamak gerekiyor, bu ilk şart. Sirkeli su sabahları, ya da bir bardak ballı sirkeli su, ya da doğrudan bal sirkesi ile barsakta mantarı önleyebiliriz. Başka yollar da var, ancak bu yazıda konumuz sirkenin faydaları üzerinedir.

Eğer genital bölgeye haftada bir banyodan sonra sirkeli suyla bir ufak temizlik yaparsak, bölgeyi temiz ve kuru tutarsak, bu yolla mantar üremesinin önünü de kesmiş oluruz. Egzama ve kaşıntı derdi de kalmaz.

Geleneksel şifa bilgisi olan bir arkadaşım, senede bir kere tüm bedenini sirkeli suyla sabunlayarak yıkamaktadır. Bir diğer arkadaşım, ki geleneksel tıptan da yararlanarak göğüs kanserini yenmiştir, haftada bir kere banyodan sonra başından aşağı dökündüğü son suya elma sirkesi katmaktadır. Kendisi bunun vücudundaki negatif enerjiyi alıp götürdüğüne inanıyor. Bunu, bazılarının “sirke nazarı yok eder” dediği şeyle aynı paralelde bir ifade olarak düşünebiliriz.

Not: Sirke kurduğumuz zaman bazen meyvelere dadanan sirke sinekleri mutfağı basar, odalara kadar yayılır. Aslında bu sinekler meyvenin parçalanmasını hızlandırmak için gelirler, faydalı bir iş yaparlar. İki yıl önce kivi sirkesi denediğim zaman ilk defa gördüm. Bir de bu sene kara üzüm sirkesi kurduğum zaman oldu. İnternette çözüm bakındım, sirke sineğini bir kapta toplama tuzağını öğrendim, uyguladım; bir kâse içine bir miktar elma sirkesi, bir miktar da sıvı Arap sabunu konur, bu karışıma sinekler gelir ve oradan çıkamazlar. 

Sağlıklı günler için dışa bağımlı olmayan sağlık politikaları üretelim. Borçlu ülkelerin milli sağlık politikaları da milli eğitim politikaları da olamaz, bilelim. 2 bin yıl önceki Akmenid Oğuzlu Devletinin borç köleliğini kaldırdığı yani faizli borç yasağı kuralına ve sağlık töresine dönelim. Anlattığım bütün şifa bilgileri o zamandan kalma bilgilerdir.

Mahiye Morgül /10.11.2022 /Rize

Gelecek konumuz: Rize’de Geleneksel Şifalı Kış Çayları

Exit mobile version