Site icon Söz Gazetesi

Yazar Ahmet Süha Umar’a Açık Mektup / Mahiye Morgül

Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Ahmet Süha Umar’ın son yazısını ilgiyle okudum. Sayın yazarın UMAR soyadı öncelikle ilgimi çekmiştir, belirtmeliyim.
Yazısının başlığı “Kovulan, Sürülen Kavim; Yahudiler” şeklindeydi. Buna bir nokta koydum, İsrail’in katliamcı acımasız saldırılarını eleştirmek için yazılmış olan köşe yazılarında hemen bütün yazarlar Yahudilerin geçmişte sürgüne uğradıklarını öncelikle yazmaktadırlar. Oysa biraz sosyal tarih araştıranlar görecektir ki o sürgünlerin sebebi tefeci bankerlerin köle tacirliği yapmalarını önlemek için bir çözümdü. Faiz yasağı koyan Zulkarneyn tefecileri Babil’den boşuna sürmemişti.
Akmenid Oğuzlu İmpartorluğu egemen devlet olmayı böyle sağlamıştı.
Soyadı UMAR olan bir yazara bunu anlatmalıydım. Yazdım ve Rizeli okurlarımla bunu paylaşmak istiyorum.

Sayın Umar,

Umarım yeni yılda sağlık ve afiyettesiniz. Son yazınızı okudum, doğrudan iletişim postanıza ulaşamadım. İnternette başka bir adresinizi buldum, dilerim size ulaştırılır.
Son yazınızda Yahudi sürgünlerine değindiniz de, ona değineceğim.
Eğitimci yazarlığım var ve Antik Karadenizde Oğuzoğulları çalışmalarım var. Fonetik analizle ulaştığım bilgiler bana mesafe aldırdı. Örneğin soyadınız SÜMERCE, Soyu MAR olan, MAR-Sİ/ Per-si MER-si kültüründen bir kök hece. UMARI olmak, negatifleyince UMARSIZ olmak, yani tıpta derman bulmakla ilgili bir kelime çıkıyor. Rize’de oturduğum mahallede şifahane vardı ve 12 derslikli KOR OTACI Medresesi vardı, mahallemin eski adı UMRUK, açılınca UMAR-İKA! Bağdat’tan getirilmiş bilgelerle burada 400 öğrenciye kadar çıkmışlar, sonra MERCAN soyadı almışlar. MER-Can’lar, Mer oğulları, tıp yapanlar. Ve bizim yukarı köylerimizde yılana MER derler; tıbbın UMAR dağıtan sembolü!
Gelelim SÜ-MER adına; Doğu Karadeniz en fazla Rize merkezli antik Elazya bölgesinde erkekte isim, soyisim ve yerleşim adıdır. Tarihte Akmenid Oğuzlu devleti Per-s adıyla Mer-soylu, Sümer devletiydi. Bir eski Yahudi kavmi olan SAMİRİ’ler Sümer kökenlidir ve sürgün edilen tefeci Yahudi bankerlerle ilgileri olmamış, tam tersine onların hışmına uğramışlardır.
MS.70 Kudüs katliamında Romalı tefeci Yahudi kralların  hışmına onlar da uğradı. Babil’den sürülen ve diğer kavimlerin arasına karışan Pakratuni Yahudiler onları da sevmediler.
Borçlandırarak köleleştirdikleri insanları borcuna karşılık karısını kızını elinden alıp keraneye koyan Talmutçu Yahudiler, sinagoglarında yağmaladıkları hazineleri saklıyorlardı, bu yüzden bunlara paraya tapanlar anlamında YOĞiDA (İdasız) denildi.
Tarihte borç köleliğini yasaklayan ilk devlet akmenid Oğuzlu devletinin başında Horasani KURUŞ hanedanı vardı. 1.Kuruş tarafından 29 Ekim MÖ.535 de borç köleliğini yasaklayan İlk İnsan Hakları bildirisi Şiraz’da KARIZ (Cyrus)SİLİNDİRİ üzerine Sümer ve Akad (Oğuz) dillerinde yazıldı
Nedeni tefeci Yahudi bankerlerin köle tacirliği yapmasını önlemekti.
Köşe yazılarımızda bu gibi somut sebepleri de belirterek sürgünlerden söz etmek gerektiğini düşünüyorum. Tarihten ders çıkarmanın yolu bu olsa gerek. Yoksa bugün Dünya Bankasından en yüksek borcu alarak bütçe geçiriyorsak emir alıyoruz demektir. Suriye’de oynadığımız rolü bu açıdan ele aldığımızda perdenin arkasını da görebileceğimizi düşünüyorum.
Rize’den selamlar, saygılar.
Exit mobile version