Bütçe açıklarına ilişkin son yazımızda, geriye gidilerek beş yılın bütçe açıklarına yer verilmişti. Gittikçe büyüyen bütçe açıkları ile ekonomide enflasyonun devamlı artacağı açıklanmıştı.
Bu defa ise, Türk Lirasının nasıl değerlendirilmesi konusunda yazı yazmayı planlamıştım. Diğer bir ifadeyle devamlı giderek artan enlasyon yerine, Türk Liramız yurt dışı ülkelerinin paralarına karşı nasıl değerlenecekti, yani nasıl revalüe edilbilirdi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, 2005 yılı Kasım ayında gelen görevini aralıksız olarak tam 16 yıl sürdürdükten sonra görevi devrettiğinde bakıldı ki, 250 milyon EURO bütçe fazlası verildiği görülmüştür. Almanya ekonomisi de gayet iyi düzelmişti. Büyük bir başarıydı bu. Yurt dışı ülke paralarına göre paranın değerinin artması; “Revalüasyon” olması için böyle bir başarı gerekmektedir.
Fakat ülkemizde, bırakın paranın değerini arttırmayı, devamlı bütçe açıkları verilerek yıllar geçmektedir. Üstün üstlük ülkemizde sık sık tabi afetler de yaşanmaktadır.
Nitekim son olarak, yine büyük doğal afet yaşandı. Güneydoğu bölgemizin on ilinde 6.02.2023 gecesinde ve ertesi günü bir daha tekrarı olan iki büyük deprem, ve ardından da doğal afetler olarak yine iki ilimizde sel felaketi ile can kayıplarımız yine büyük oldu. Bu vesile ile verilen kayıplardan dolayı ne kadar üzüntü mesajları yayınlansa da, acılar dinmiyor.
Ülkemizin bulunduğu bölgede deprem fay hatları bir at nalı gibi yer almaktadır. Doğal afet olarak yaşanan depremlerden en az kayıpla kurtulmak için işi uzmanına bırakmak gerekir. Çünkü uzmanlar devremi ne zaman nerede olacağını deneyen, bilen buna göye yetişen bilim adamlarıdır. Avam tabakası olarak yaşayanlar hangi bölge de, yeryüzü kabuğunun 7-8 kilometre aşağısında deprem fayının geçtiğini bilemez, bilse de tehlikesinin ne büyüklüğünde olacağı aklına bile getiremez. Bu tehlikeyi bilenler ise jeoloji bilgisine sahip olan uzmanlar bilir. Bu nedenle, şehir planlayıcıları, bu uzmanların görüşlerine göre hareket edilmesi gerekir. Gelen doğal afetlerden sonra ise, yeniden tedbir almak, can kayıpları ve harcamalar yapmak israftan başka bir şey değildir.
Depremin esas merkezi olan Kahramanmaraş’ta bundan 70 yıl önce ovalarda tarım yapılırken, tepelerde yerleşim yeri bulunuyordu. Depremi yaşayan bütün illerimizde de, şehir planı hemen hemen aynıydı. Tedbirler buna göre alınırdı.
Ayrıca, depremler uzun aralıklar ile olur iken, dünya yaşlandıkça, sık aralıklarla yaşanması, deprem uzmanların tespitleridir.
Bu ülkenin kurucusunun bir sözü ise şöyledir: “Felaket başa gelmeden evvel önleyici, koruyucu, tedbirleri almak lazımdır. Felaket geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur.”