Site icon Söz Gazetesi

GELDİKLERİ GİBİ GİTMEDİLER (1)

Kimisi bitini bıraktı.. Kimisi itini.. kimisi de piçini..

Yoksa bu kadar cibilliyetsizin bizden türemesi mümkün mü!?  Gazetedeki ikinci yazımı, "Geldikleri gibi, giderler" başlığı ile yazmıştım ve sonucunu da, "Gitmemek üzere geldiler." şeklinde bitirmiştirm.

Sen mesleğin askerlikti; oku bakalım, varsa bir eksikliği diyerek bir arkadaşa gönderdiğim yazıya cevabı, tekerlemeler şeklinde aldım. Tarihi iyi incelemek geekiyor. Mesalâ, Atatürk kim, Rockefeller kim, Rohtscild ailesi kim. Osmanlı Sultanları kim, Sümer'ler kim.. Atalarımız kim. Türk'ler kim. Arap'lar kim. İyi irdelemek gerekiyor. Genelde böyle yaparım.

1917 Mart ayındaki bir gazetenin haberinde, bir ölüm ilan yazısı dikkatimi çekmişti!

"-David Rockefeller yaşamını yitirdi!"

Gençlimden beri bir özelliğim var: Başarılı olan insanların hayatını incelemek! Başarıya nasıl gidiyorlar? Okuduğunuz "Söz Gazetesi"nde çıkan, "Geldikleri gibi Giderler" başlığı ile yayınlanan yazımda geçen Rothscild ailesinin bir benzeri, ama Amerika Birleşik Devletlerinde boy gösteren, Yahudi ailelerinden birini okudum: DAVID ROCEFELLER!. Kimdi bu adam.

Rockefeller ailesi zenginlik ve güç ile anılageliyor. Amerikan iç savaşında savaş gelirleri ve petroldan kazançları, çalıştırdıklarını haksızca öldürmeler, bir demiryolu taşımacılığı şirketini faize boğarak trenyollarını ellerinden borçlarına karşılık alan Rockefeller ailesinden olan John D. Rockefellerin en büyük oğlu ve ailenin en yaşlı üyesi olan David Rockefeller, 101 yaşında New York’ta yaşamını yitiriyor. D. Rockefeller Kasım 2016 itibariyle tahmini değeri 3.1 milyar dolarlık mal varlığı ile dünyanın en zengin 200 kişisinden biri oluyor.  Özetle, bazıları için bir hayırsever, bazıları içinse vahşi kapitalizmin simgesi bir Amerikan asıllı yahudi. 12 Haziran 1915 doğumlu olan David Rockefeller, Amerikan İç Savaşında ismini savaş gelirleriyle ve Standard Oil Company şirketinin kurucusu olan John D. Rockefeller’in büyük oğlu. Ölümüne kadar, Chase Bank’ın eski başkanıydı ve uzantısı olan JPMorgan Chase bankasının ortağıydı. Rockefeller şirketler grubuna üyeleri olan Abby, John D. III, Nelson, Laurance and Winthrop isminde beş kardeşi vardı. 2008 yılında Harvard Üniversitesi’ne 100.000.000 $ bağışta bulunan bu adamın sahibi olduğu şirketler, yönettiği ve yardım ettiği fonlar, sivil organizasyonlar dernekler, başta 1904 yılında kurulan dünyanın dört yanında öğrencilere burs veren Rockefeller Vakfı ve diğer vakıflar ve kuruluşları ile dünyanın neredeyse yarısından bile fazla bir etki alanına sahipti. Gelecek vaat eden binlerce öğrence gence verilen ünlü Rockefeller'in öğrenim bursları sayesinde, ABD siyasetinde önemli rolü vardı. David Rockefeller ailesi adına CFR’nin onursal başkanıydı.

 Bu ailenin yaptıklarından biri John F. Kennedy suikastı güzel bir örnek. Aslında yaramaz çocuk Kennedy'nin vücudunu bitkin düşüren rahatsızlıkları vardı. Devlet başkanlığı yapmak çok yorucu bir iş olduğu için uyarıcı ilaçlar kullanıyordu. Fakat son zamanlarda özellikle seks yaşamını sürdürebilmesi için bu ilaçların dozunu arttırmaya başladı ve ilaçlar içkiyle karışınca ağzından çıkanların farkına varmıyordu.  Kennedy'nin Marily Monroe ile yakın ilişkisi vardı ve yatak odası dinlemeye alındı. Kennedy, o sıralarda sürmekte olan Vietnam Savaşını sona erdirmeyi planlıyordu. Yahudiler ise, Vietnam savaşının çıkması için çok büyük paralar harcııyorlar.  Ama henüz hedeflerer cirolara da ulaşamamış. Ölüm sebebi buydu işte. Yine, eski başkanlardan Nixon gösterdikleri yoldan çıkınca, Watergate Skandalı ile bir anda gözden düşürüldü, sonucu istifa.

Bu yahudi ailesinin yaptıkları ve gerçekleştirdikleri birçok planları var. Okuduğum kadarıyla anlatayım. Yeryüzündeki bütün devletleri birleştirip, tek bir dini olan tek bir dünya devleti kurmak. Bütün dünya tek bir merkezden yönetilecek ve başkenti de Kudüs olacak. Böylece savaşlar da ortadan kalkmış olacak. Ama idealleri için savaşmak helal. Komünizmin kurucuları Marx ve Engel, Haham olan Moritz Moses Hessin öğrencileri. Hegelin de öğrencileri. Fikirleri ile tez ve anti-tezden bir sentez oluşacaklarını söylerler; bu sentez daha sonra yine tez olur ve karşısına yine bir anti-tez çıkarak yeni bir sentez oluştururlar. Bu böylece devam eder. Hegelin diyalektiğine göre iki zıt gücü kontrol eden, yeni dünyanın da efendisi olur. Hegelin politik sisteminde devlet, aynı zamanda Tanrıdır. Köle olarak görülen vatandaşın tek görevi bu devlete hizmet etmesidir ve bu hizmeti Tanrıya tapmak olarak algılamasıdır. Vatandaş kendini ülkesi için feda etmeye her an hazır olmalıdır. İkiz Kuleler saldırısında ölen onbinlerce Amerikalı buna güzel bir örnektir.

Seçimler bir aldatmacadır. Vatandaşın düşüncesine değer veriliyormuş gibi gösterilir. Seçimlerde aday bol bol vaatlerde bulunur, seçmenin gururu okşanır ve seçmene sorunlarının farkında olduğu izlenimi verilir. Seçmenin ise birisinin sorunlarını bilmesi yeterlidir, vaatlerin yerine getirilmesi onun için ikinci planda kalır. Hiçbir zaman da seçim öncesinde verilen sözler tutulmaz ve bir süre sonra da tamamen unutulur. Gelecek seçimlere kadar. Seçimden sonra devlet yine Tanrı rolünü oynamaya devam eder. 1917-1991 arasında, Amerika Birleşik Devletlerinin kapitalizmi tez, Rusyanın komünizmi anti-tez oldu. Sonra, yeni bir sistem getirildi ve adına faşizm denildi. Çünkü otoriter bir devlet yönetimi, dünyayı yönetebilmek için en ideal rejimdir. Böylece kişilerin yaşamı polis denetimiyle mutlak kontrol altına alınacak, varlıklarına devlet her an el koyabilecek, yönlendirilecek. Bu yeni düzende fakir yaşlı ve hastalara yer yoktur ve onların hemen yok edilmeleri gerekmektedir.

Özetle, izmlerin hepsi eserleridir. Kapitalizm-Komünizm-Sosyalizm.. Fark etmez. Bu sistemleri kuran atalarıdır. Başta akıllı ve zengin, yönetici bir avuç insan, geride hiçbir değeri olmayan ve istenildiği gibi yönlendirilen bir köle sürüsü. Yani bizler…

İngiliz asıllı Siyonist Yahudi Rotschild ailesinin özel desteğiyle Rusyada devrim gerçekleştirildi ve Komünizm ilan edildi. Amerikan Kapitalist sistemine karşı, Rusların Komünizm sistemi. Burada Hegel Diyalektik yönetimi gereği, Marksist yönetim antitez olarak yani Kapitalist yönetimin karşısına çıkarıldı. Bu iki zıt gücün sentezinden, Amerikan Bir Dolarının arka yüzündeki piramitin altında yazdığı gibi, Yeni Dünya Düzeni ortaya çıkıyordu.

Nükleer savaş tehdidi en büyük blöf olarak tarihe geçti. Ama doğal olarak insanları öyle ya da böyle bir şekilde ömür boyu aldatmak imkansızdır. Bu yüzden Komünist rejimin sonunun gelmesine karar verildi, daha da önemlisi komünist ülkelerin serbest piyasa ekonomisine geçip Kapitalizme yönelmeleri, tarihi hafızaya dönüldüğü zaman, birkaç günde durup dururken ve hiç kan dökülmeden o çok korkulan Sovyetler Birliği dağılıverdiği görüldü; meşhur Berlin duvarı yıkıldı ve öcü komünizm balonu söndürüldü.

Bu arada, dünyanın çeşitli ülkelerinde karışıklıklar çıkarılıyor; ülkeler, provokasyonlar sonucu bir hiç yüzünden kanlı savaşlara giriyorlardı. Doğal olarak bütün paralarını yahudilerden silah almak için harcıyorlar, daha sonra savaşta kaybedilen silahlarını yerine koymak ve savaşta harap olan şehirlerini yeniden inşa edebilmek için yine yahudilerden borç alarak ömür boyu yahudilere bağlı bir duruma düşüyorlar. Eğer, bir ülke yöneticisi yahudilerle işbirliği yapmayı kabul etmezse, o ülkede hemen bir darbe ya da ayaklanma çıkarılıyor ve daha önceden ayarlanan ve istedikleri harfiyen yapacak bir kişi yönetime getiriliyor. Türkiye'de de, özellikle, 1948'den itibaren, bu yöneticiler mevcut oldu. Sonraki yazılarımızda da, buna örnekler verilecektir.

Exit mobile version