Site icon Söz Gazetesi

AFGANİSTAN’da YANLIŞ ATA NASIL OYNATILDIK

Moskova, 18 Mart Perşembe günü Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yaptı. Bir gün süren zirveye Rusya ile birlikte zirvenin ana aktörleri olan ABD ve Çin’in yanı sıra Pakistan ve Katar’dan temsilciler de iştirak etti. Bununla ilgili Türkiye medyasında çok az yazı çıktı. Bunlardan bir kaçını inceleyelim ki işin aslını sonra söyleyelim.

Taliban sözcüsü, 12 Nisan 2021 Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Afganistan’daki barış süreciyle ilgili Türkiye’deki büyük bir zirveye bu hafta gerçekleşirse katılmak istemediklerini söyledi. Türkiye, Afgan barış sürecini yeniden başlatmak için ABD destekli bir girişimin parçası olarak bu ay Birleşmiş Milletler ve Katar ile önemli bir toplantıya ev sahipliği yapacaktı ancak Taliban bunu reddetti. Bu toplantı hala da yapılmış değil. Peki, neden?

“Türkiye’de son durum haberleri,” adı altında GASAM diye bir yancı You Tube kanalı var. O kanal da Moskova toplantısıyla ilgili yorum yapmış. Bu yancı You Tube kanalı Molla Ahund ile Reşit Dostum’un eski dost olduklarını iddia ediyor. Reşit Dostum’a “Türk Dostu” diyor!

Nasıl dostsa. Bakalım nasıl dostmuş?

Moskova’ya gelen Taliban Heyeti Molla Abdulgani Birader, Şeyh Abdulhakim Hakkani, Molla Fazıl Ahund, Süheyl Şahin, Enes Hakkani ve diğer üyelerden oluşmaktadır. Heyetteki üyelerden biri çok ilginç Molla Fazıl Ahund. Ahund Reşit Dostum’un eski düşmanı. Moskova’da bir araya gelince olanlar oldu. Gasam üzerini örtmeye çalışsa da işin aslı öyle değil. Dostum 20 sene evvel Ruslarla birlikte Taliban’a karşı savaşırken Ruslar’ın Afganistan’dan çıkacağını anlar anlamaz Amerikalılarla arayı bulup Talibanla birlik olur ve Ruslara karşı savaşmaya başlar. Ruslar çıkıp Taliban kontrolü ele geçirince ABD Afganistan’a gelir. Dostum en yakın arkadaşı, omuz omuza birlikte savaştıkları Molla Ahund’u hile ile yakalar ve ABD’lilere teslim eder. GASAM işte bunun üstünü örtmeye çalışıyor. GASAM’a göre bunu ABD yaptı. İnsan yol arkadaşını satar mı? Diye hiç sormuyor ama! Dinde ve Türk Töresinde bunun adı şerefsizliktir ve hıyanettir. İşte Taliban heyetindeki Molla Ahund bunun için Dostum’u reddetmiştir. Peki, bizimkiler bunu bilmiyor mu? İşte bundan emin değilim, diyemem. Daha doğrusu bile bile lades dediklerinden eminim.

Neden mi?

Devam edelim.

Taliban’da Rusya’da Reşit Dostum’un masada bulunmasına dahi itiraz etmiştir. Askeri kıyafetle (Cumhurbaşkanımızın kabulünde giydiği) toplantı salonuna girmesini engellemiştir. Çünkü değil mareşal olmak kendisi asker bile değildir! Ruslar safında çarpışırken Ruslar buna general payesi vermiştir, o kadar. Ardından bu şeref yoksunu onu da kabul ederek sivil kıyafetle salona gelmiş, Taliban bu sefer de konuşma yapmasını engellemiştir.

Peki, bu zat kimin adayı ve adamıdır?

Türkiye’nin!

Dış İşleri bunu destekledi. Yani bile bile lades dedik anlaşılan. Her zaman olduğu gibi eksik ve yetersiz bilgi ile bu kadar olur ancak.

Daha bitmedi…

Gülbeddin Hikmetyar da gidip Taliban’ın masasına oturdu ve ben Taliban’ın tarafındayım mesajını verdi.

Kime karşı?

Türkiye’ye…

Bu Hikmetyar Türkiye’ye geldiğinde 29 Kasım 1985 günü ve RP’li Mustafa Atalay’ın evinde Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman İstanbul İl Başkanı iken dizinin dibine oturmuş poz vermiştir. O toplantı da şimdi ABD’de kaçak olarak yaşayan Marksist eskisi Fetöcü bozması Cengiz Çandar da vardır (Soner Yalçın, O fotoğrafın gerçek hikayesi, 23 Mayıs 2014, Sözcü).

Evet, o Hikmetyar bu Hikmetyar’dır amma şartlar aynı değildir. Çıkar olunca Hizbi İslami falan kalmamıştır. Sen Özbek Dostum’u tutarsan ben de kandaşım Peştunları tutarım diyerek bize dirsek göstermiştir. İşte bunun için emin değilim diyemem, diyorum. Eski çamlar bardak olmuş ayağının dibinde oturup methiyeler düzdüğün adam bakmışsın hasmın oluvermiş.

Cumhurbaşkanımız da Afganistan eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mareşal Raşid Dostum’u Vahdettin Köşkü’nde kabul etmiş ve bu defakto duruma bir nevi karşılık vermiş gibi görünmektedir (Yeni Akit 25/04/2021).

Akit gazetesi İtalyan Analist Daniele Santoro’nun yorumunu aktarmış. Güya Santoro Türkiye hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulunmuş. Joe Biden yönetimi Türkiye ile işbirliği yönünde güçlü sinyaller vermiş, Türkiye, ABD’nin talebi üzerine Afganistan’daki müzakerelere arabuluculuk yapıyormuş. Avrupa ile ABD arasındaki çelişkileri hafifletmek ve ABD’nin Libya’da Rusya’ya karşı Türkiye’ye başvurma ihtimali varmış. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de Türkiye’ye yaptırımlara devam etmemesi için Almanya’ya güçlü bir baskı uygulamış. Bu nedenle yeni Amerikan yönetiminin bir yandan İran ile ve diğer yandan Türkiye ile kuracağı ilişki türü kesinlikle Arap dünyasının derinlemesine yıkılmasına neden olabilecek körfezin dinamiklerini de etkileyecekmiş. 24 Nisan’da ne olduğunu gördük! Bu kadar yancılık sanırım devlet yönetimini de zora sokmuş ki devleti yöneten bir zamanlar askerin başına çuval geçirildiğinde millet nota verilecek mi diye beklerken zatı şahaneleri müzik notası mı diye seviyesizce bir cevap vermişti. Zaten sarı öküzü de o zaman sattıydık. Trump’ın mektubunu kendisine iade etmemekle şerefimizi kaptırdık şimdi de Türkiye gidiyor biz vatan-matan, arsa-marsa edebiyatındayız…

Bu Dostum’u siz mi seçtiniz ABD’mi dayattı, bunu çok merak ediyorum, doğrusu. Hangi saikle seçtiniz? ABD dayatmasa bu adam seçilecek adam değil; stratejik olarak da değil, akıl olarak da değil, Müslüman iseniz hiç değil! Bakın bir daha söylüyorum, müslüman olan bunu seçmemeli idi. Bu adamın ellerinde 1 Milyon Müslüman Afgan Türkmen’inin kanı var. Bunu Eşref Gani söylüyor. Birleşmiş Milletler raporudur, diyor. Bunlardan biri de Meşhur Türkmen Evliyası Halife-i Kızılayak’ın öz be öz torunu Nureddin Mahdum’dur. Yani Orta Asya Türkmen Nakşibendiliğinin son lideri Abdülkerim Mahdum’un ağabeyidir. Hiç olmazsa bunun için bu adamı seçmeyeydiniz madem din diyanet tasavvuf ölçünüz vardı.

Buda mı yetmedi?

Pekâlâ, sonuncusu daha da vurucu…

Sene 2007…

Seraceddin Mahdum Türkiye Gazetesi’nde çalışırken tanıdığı biri arar. Arayan Yavuz Selim’dir. O da bir zamanlar Türkiye’de çalışmıştır. Sonra ayrılmış kendi dergisini çıkartmaktadır ve AKP’ye yakın bir medya patronu olmuştur.

Yavuz Selim, Seraceddin Mahdum’u arar. ABD’li bir misafir aile olduğunu Afganistan’a gitmek istediklerini anlatır ve onlar için mihmandarlık yapıp yapmayacağını sorar. Karşılığında bütün masraflarının karşılanacağı gibi ücretini de vereceğini aileden bir şey istememesini garanti eder. Seraceddin tereddütsüz kabul eder. Çünkü Afganistan’da doğmuş olmasına rağmen ata-dede topraklarını hiç görmemiştir, bu iyi bir fırsattır onun için. Misafirler Brian Glyn Williams ve hanımı Ferzan Williams’tır. William’ın bana anlattığına göre daha önce iki defa Yavuz Selim ile karşılaşıp konuşmuşlar. Yavuz Selim Afganistan’da kendilerine bir kılavuz bulacağına söz vermiş. Seraceddin ile misafirler havaalanında buluşurlar biletleri Yavuz Selim ayarlamıştır.  Afganistan’a giderler gezi işi sonradan anlaşılır ki Brian Glyn Williams Reşit Dostum’u görmek ve çevresini tanımak ister. Şıbırgan’a Dostum’un karargâhına giderler. Brian Dostum’a methiyeler dizer. Seraceddin der ki methiyeler dizdiğin bu adam bir katildir, hem de kadın katili! Brian bunu ispatlayabilir misin, diye sorar. Seraceddin de karı kocayı yaşlı bir kadının evine götürür. Türkmen kadın cenaze teçhiz ve tekfin işleri yapmaktadır, yaşamak için. Brian efendi Reşit Dostum’un baldızını sen mi kefenledin, diye sorar. İhtiyar kadın Dostum’un baldızını kendisinin kefenlediğini, kendisini Dostum’un çağırdığını ve kimseye göstermeden kefenlemesini istediğini ve göstermeden gömdüklerini, kadının üzerinden 41 kalaşnikof mermisi çıkardığını, kadının cesedinin darmadağın olduğunu anlatır. Brian efendi sebebi nedir, diye sorunca kadın Dostum’un baldızının ırzına tasallut ettiğini sonra da öldürdüğünü söyler. Ama Brian inanmaz. İnanmaz “Son Savaş Lordu. ABD Özel Kuvvetlerine Taliban Rejimi’ni Devirmek için Liderlik Eden Afgan Savaşçısı Dostum’un Hayatı ve Efsanesi,” adlı kitabında (The Last Warlord. The Life and Legend of Dostum, the Afghan Warrior who Led US Special Forces to Topple the Taliban Regime) bundan hiç bahsetmemiştir. Bu kitap ilginçtir CIA ve Pentagon paşaları için yazılmıştır (https://www.brianglynwilliams.com/index.html). CIA bunu babasının hayrına mı yazdırdı? Size bu adamı seçmek ve desteklemekten gayrı ne kaldı?

Kalmış kalmış…

Brian Efendiye bir soru sordum. “Bunun için kaç para aldın?”

Bakın aşağıda Brian Efendi bana gönderdiği mailinde cevabı çok ilginç:

Brian Williams diyor ki; “Dear Osman, Selim wrote his book long before I met him. I guess Dostum paid him. Dostum paid him directly. Selim got his Money from Dostum. Dostum hired him to write. A really bad poor book on Dostum.”

Türkçesi şudur: Brian Efendi CIA için Dostum’u parlatma kitabını yazarken bizim cenah da boş durmaz. Yavuz Selim Efendi “Afganistan ve Dostum,” adlı kitabı yazar. Ankara Ticaret Odası basım ücretini karşılar. Yavuz Selim’de karşılığında 50.000 Dolar alır. Yazmış ücretini almış. Ben orada değilim. Temiz para. Kılçıksız. Ben hazırlanan tezgahtayım hala.

Şimdi bana söyleyebilir misiniz bu Dostum’u siz mi seçtiniz, yoksa ABD’nin isteğini mi yerine getirdiniz?

Exit mobile version