OSMAN ÇATALOLUK

İstanbul Sözleşmesi

MücahitBirinci@MücahitBirinci adlı kişi 14 Haziran 2012’de cemaat ve hizmetin 1940’lardan beri serpildiğini, bazılarının bunu yeni duyduğunu söylerken cemaatin bir gönül bağı olduğunu ve Ak Partili cemaatçilerle hoca efendiyi seven Ak Partililerin aynı olduğunu söyler. Bu Mücahit Birinci İstanbul sözleşmesini destekliyor diye Cumhurbaşkanına methiyeler dizerken karşısındaki cephede olan Abdurrahman Dilipak, Sema Maraşlı, Ahmet Şimşirgil ve Ebubekir Sofuoğlu’nu hedef tahtasına koymuş. Yani kavga konusu İstanbul Sözleşmesi!

Peki, nedir bu İstanbul sözleşmesi?

Sema Maraşlı@Semamarasli 21 Aralık’ta “İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı 2011 yılı cinayetlerin en az olduğu yıldı,” diye feministlerin itiraf ettiğini söylüyor. Hep birlikte el ele 6284’le cinayetleri artırmayı başardılar. AB fonunu hortumlamak için kadınlar kadınlara acımadı. İstanbul sözleşmesi yaşatmıyor garibanları öldürüyor. Foncular keyfini sürüyor. Aile Bakanlığı@Zehra Zumrut S @Fatma Sahin 2012 yılında 6284 sayılı İstanbul Sözleşmesi uygulama kanununu hazırlarken masaya oturduğu 236 Kadın Derneği’nin ismini açıklasın. İçinde HDP- PKK- LGBT bağlantılı kaç dernek var. 6284 Aileye Konmuş Dinamittir,” deyiverince fincancı katırlarını ürkütmüş. Olan tabii ki fincanlara olmuş.  

Ancak Sema Maraşlı bu konuda son derece haklıdır.

“Şiddete Son Platformu” adı altında 2011 yılında yeni şiddet yasasının hazırlanması sırasında sürecin devam ettirilmesi, bilgi akışının kadın örgütlerine kesintisiz aktarılabilmesi, medya ile ilişkinin kurulması ve yasayla ilgili sürecin daha iyi örgütlenmesi için kuruldu. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren 236 kadın derneği yasanın oluşturulma sürecinde son derece aktif rol oynadı. Diğer pek çok kadın platformunun yanı sıra “Şiddete Son Platformunun” ortaya koyduğu yoğun çabalar ve katkılar ile 8 Mart 2012 tarihinde 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair yasa kabul edildi.

Sadi Özgül adlı bir vatandaş ta şöyle sormuş: “Sayın Maraşlı, Devrin Başbakanı Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun mecliste kabul edilmesini istediğinde bunu kabul etmeyen iki hanım aile bakanını azledip, hemen meclise sevk edip kanunlaşmasına destek veren Fatma Şahin’i neden bakan yaptığını sizden öğrenmek isteriz?”

Bu platformda çalışan derneklerden birkaçı Kadının İnsan Hakları ve Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ), Kaos-GL, LGBT ve HDP Kadın kolları, KADEM Polonya’dan, Rusya’dan ve Brezilya’dan feminist ve aktivist derneklerle queer ve internet ortamında panel düzenlemiş. Yani Rusya’daki FEMEN ile işbirliği var, Brezilya’daki homoseksüel, transseksüel, panseksüel ve daha ne belalarla işbirliği var.

Amaçları da şöyle:  

Kadının insan haklarına bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşarak ve kadınları ilgilendiren çeşitli konular (kadına karşı şiddet, eğitim, ekonomik haklar, yasal haklar, cinsellik, doğurganlık hakları, kız çocuklarının hakları gibi) arasındaki bağlantıları dikkate alarak çalışmak. Türkiye’de çeşitli yasal reformlara, hak bilincinin yaygınlaşmasına ve kadının insan haklarının hayata geçirilmesine katkıda bulunmuştur. Müslüman toplumlarda cinsel ve bedensel hakların ilerlemesi için çalışmış ve Birleşmiş Milletler (BM) düzeyinde kadının insan hakları savunuculuğu yapmıştır. Yani bunlar cinsel özgürlüğü savunuyor! Kimin eli kimin cebinde olduğuna devlet ve mahalle karışmasın diyor.

Tam da bu sırada peş peşe iki olay patlak veriyor: Birincisi; Fahrettin Altun’un ve karısının ballı börek maaşları ve verdikleri cevaplar. Diğeri de, Ebubekir Sofuoğlu’nun üniversite civarındaki apartların fuhuş yuvası olduğunu söyleyivermesidir.

Vay sen misin bunu diyen önce Fatih Altaylı sazı eline alıyor demediğini bırakmıyor. Ardından Kübra Par ve babası bir CHP’li Türkçü ve Sünni savunucusu olan Nevşin Mengü hanımlar fırlıyorlar yerlerinden.

Haber Türk’ten Kübra Par’da 18/12/2020’de gazetesinde, “Lafı dolandırmanın alemi yok” başlıklı makalesinde: “Bu sözleri onun ilk sapkınlığı, ilk hakareti değil. Ayasofya’daki ikonaların kapatılmaması halinde bu yapının “fahişenin sergilendiği ilk cami” olacağını söyleyerek bir başka dinin kutsalına alçakça dil uzatan bu adamdı. İlahiyat fakültelerinde görev yapan öğretim üyelerini “deist, ateist, hadis düşmanı ve Kuran düşmanı,” olmakla itham eden bu adamdı. İstanbul Sözleşmesi’ne destek verenlere, “Feminist pislikler” diyerek hakaret eden de KADEM’e dil uzatan da bu adamdı. Şimdi alçaklığını daha da ileri boyuta taşımış, bütün üniversitelerimize ve gençlerimize namussuzca iftira atıyor. Neyse ki bu sefer yetkililer sessiz kalmadı. YÖK’ten de olayı en yüksek düzeyde kınayan bir açıklama yapıldı. Soruşturma açılması falan yetmez bu adamın bir daha ders vermesine, sapkın fikirleriyle öğrencileri zehirlemesine müsaade edilmemeli,” diyor.

Olay TV ana haber sunucusu Nevşin Mengü de; “Prof. Ebubekir Sofuoğlu’nun söylediği “üniversiteler neredeyse fuhuş evleri,” sözlerine çok sert tepki gösterdi. Nevşin Mengü “Üniversite öğrencileri yetişkin insanlar, devletin ve hocanın görevi öğrencilerin seks hayatını takip etmek mi? Başka işiniz yok mu? Bu adamın öğrencisiyseniz zaten gitmeyin, bu kafalardan öğrenecek bir şey yok,” dedi. “Sofuoğlu’nun Twitter’da bir paylaşım yaptığını anımsatan Mengü, “Haksız yere suçlanıyorum. Ben üniversite demedim, apartlar dedim,” diyor. Velev ki apartlar olsun Sayın Sofuoğlu; kime ne, nerde, kiminle kimin seks yaptığından. “Yani, siz bunu saymakla mı görevlendirildiniz? Üniversite öğrencileri yetişkin insanlar. Devletin görevi, hocanın görevi, öğrencilerin seks hayatını takip etmek mi? Sizin başka işiniz gücünüz yok mu? “Öğrenciler derse katılmıyorlar,” diyor. Bu beyefendinin öğrencisiyseniz gitmeyin çocuklar zaten o derslere, öğreneceğiniz bir şey yok bu kafalardan. Yale Üniversitesi bedava Youtube’a videoları koymuş derslerini yayınlıyor. Altyazıyla açın, izleyin bunun dersine katılıp, bundan öğrenecek bir şey yok. Beyefendi bir önceki yüzyıla aitsin. Gitsin bir önceki yüzyılda yaşasın.”

Pınar Altuğ da “Kocanızı aldattınız mı,” sorusuna; “Sana ne, kime ne,” diye cevap vererek efeleniveriyor.

Marmara Üniversitesi’de KADEM’e destek ya da Yasanın çıkışına destek için İnsan Hakları ve Anayasa Hukuku Araştırma Enstitüsü’de Arş. Gör. İsmail Dede’ye, “Alman Kişisel Durum Sicili Tarihi Üzerinden İnterseks Kişilerin Vücut Bütünlüğü Üzerine Çıkarımlar ve Türkiye,” başlıklı konuşmasını, Transfeminist Aktivist İris Mozalar’da, “Trans Hakları Türkiye’de Ne Durumda: Güncel ve Süregelen Sorunlar,” adlı konuşmasını yaptırıyor.    

Hurriyet.com.tr@hurriyet twitteriyle malum gazetede şöyle bir yazı yayınlar: “İğrenç sözleri inkâr etti.” “Üniversiteler fuhuş evi olmuş,” demişti. Güya her kesimden tepki varmış. Sema Maraşlı hanımefendi de diyor ki; “Asıl iğrenç olan sizsiniz. İnkâr etmiyor açıklıyor. Gazetenizi daha çok satmak için her gün kaç kadın bedenini sergiliyorsunuz?” “Üniversitelere değil apartlara söylediğini bildiğiniz halde yalan haber yapıyorsunuz, yukarıda Allah var, hesap sorar.

Mücahit Birinci denilen FETÖ bakiyesi de Sema Maraşlı’ya saldırmak için Fahrettin Altun’un meselesinden vuruyor. Sofuoğlu meselesinden değil! Diyor ki; “Bakınız fitne nereye evriliyor. CHP’ye HDP’ye ve İBB’nin partizan tavırlarına tek eleştiri getiremeyenler bakınız kimlerle uğraşmakta. Tarihe not düşüyorum, bu klik işaret almış gibi saldırmakta. Bunu söylerken hedef tahtasına oturttuğu Abdurrahman Dilipak, Sema Maraşlı, Ahmet Şimşirgil, Ebubekir Sifil ve Ebubekir Sofuoğlu.

Sebep ise Fahrettin Altun’un ve karısının huzur hakkı diye aldıkları para. Yani, “HARAM PARA”!

Peki, haram paranın sadakası hayır hasenata harcanması olur mu?

El cevap: olmaz!

Devletten haksız yere aldığın parayı beytül male yani hazineye geri vermekle mükellef olman gerekirken beyefendi hayır hasenat yapmış.

Bak bak…

Kimin parasıyla? Devletin! Devletin parasıyla hasenat yapılmayacağını bilmez mi bu cahil? Aklı başında her ilahiyatçı bunu böyle demeliydi, bağırmalıydı! Ama yapmadı. Neden? Çıkar, mal, mevki hırsı daha tatlı gelmiş olmalı. İşte Sema Maraşlı bunu haykırıyor. “Partiniz Putunuz olmuş,” diyerek!

Kur’an ne diyor? “Heveslerini kendine ilah edineni gördün mü? Artık ona sen mi vekil olacaksın?”  (Furkan sûresi:43)

Sema Maraşlı; “Dün Fetönün atletini koklayan, tırnağını hiçbir şeylere değişmem diyen @birinci mücahit. Mücahit Birinci, utanmadan Allah’tan da korkmadan bana fetöcü iftirası atıyor. Fetö’nün itleri aslan olmuş başımıza da Fetö’nün tırnağıyla bizi tırmalamaya çalışıyor. Yalaka şerefsiz, korkaklar. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 bir fetö projesidir. Doğrudur. Fatma Şahin, “İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun Baş mimar Fethullah Gülen Ağabeyimdir,” demiştir.

M.Ünal’da (yeni hesap)’tan topa girmiş. @Mnal54309267’da @Semamarasli ve @RTErdogan adlı kullanıcılara yanıt olarak: “Bizler yanlışa yanlış deriz, ama asla insan harcamayız. Mübareklerden birine neden insanların arasına karışmıyorsun diye sorulunca, bana hatalarımı söylemeyenlerle ne yapayım buyurmuş. Hatayı kabul etmek de bir erdemdir, karşı taraf üslubunca söylediği müddetçe.” Neresinden tutsan hatalı neresinden baksan cahilce bir yaklaşımdır bu. Mahir Ünal bu beyanıyla tasavvufçudan bahsettiğini sanıyor amma yanılıyor! Çünkü yanlışı yapanın yanında tasavvufçu barınmaz. Bu olsa olsa Emevi dönemi benim adamım yalan da dese doğru kabul ederim mantığıdır. Bunu geçtik mübarek hata yaparsa insanlar değil Tanrı değerlendirir. Bunu da anlamamış. Dinin özü nasihattir amma nasihati dini bilen biri yapıyorsa hangi cenahta olursa olsun almalısın. Çünkü nasihatin özü bilgi (hikmet)’tir ve Müslümanın yitik hazinesidir, peygamber kavlince. Mahir Ünal, “Haçik” isimli babaannesinden yanlış eğitim almış sanırım.

6284 sayılı kanundan sonra kadın-erkek birbirine düşman oldu. Boşanmalar arttı, evlilikler azaldı. Şiddet arttı, cinayetler arttı. Doğru mudur? El hak doğrudur! 2012 yılından beri 6284 Meclise geldiğinden beri çabalar Sema Maraşlı bu kanun ve İstanbul Sözleşmesi bu topluma çok zarar verecek diye. Tam 8 yıldan beri Ak Partiyi gayet kibar bir dille bin kez uyarır ama sonuç alamaz. İnsanlar da bilinç uyanmıştır fakat siyasilerde tık yoktur.

CHP sözcüsü Özgür Özel diyor ki: “Tüm ve en muhalif kişiliğimle söylüyorum. İstanbul Sözleşmesi için AK Parti’ye ödül verilmeli.” Sema Maraşlı işte bu beyanata çıldırarak sinirden çatlayarak; “CHP’den uzak durun diyenler, Özgür Özel “Doğru işleri hep beraber yaptık,” diyorsa buna ne dersiniz?” diye soruyor.

Sema Maraşlı’ya göre “İstanbul Sözleşmesi ve bu cinsiyetçi dil milyonlarca mağdur yaratmıştır. Maraşlı; “Bazı cinslerin bazı cinslerden öğreneceği çok şey var,” diyerek, “Erkekleri ayılardan aşağı gösteren KADEM’in kamu spotları kadın ve erkeği birbirine düşman eden sosyal bir fitne değil midir? Şiddet üzerinden tüm erkekleri ayılardan aşağı yapan KADEM’i destekleyen erkekler, bu ayılardan aşağı olma şerefini nasıl taşıyacak,” merak ediyorum diyerek sorularını doğrudan @Akparti @kademorgtr  https://youtu.be/zMBFe1y8N_w @YouTube aracılığıyla ilgililere soruyor.

Sayın Cumhurbaşkanı cevap verdi hem de en keskininden. De…

Bu cevap en başta kendi mahfillerini hoşnut etmemişe benziyor. Sağcı mahfillerin bundan zerre kadar anladıklarını düşünmüyorum. Bu kesin. Bu konuda ne bilgileri, ne yetenekleri var. Ne de konuyla ilgili argümanları anlayabilecekleri derinlikleri.

Maraşlı’ya saldıranların bazıları hâlâ bizim parti seçilmezse menfaatlerimiz ne olacak derdinde. Ne gam bizim İstanbul Sözleşmemiz var ya. Bu sözleşme ile eşcinsel evlilik sırası ülkemize gelmiştir. Çocuk cinsiyetini 15 yaşına gelene kadar söylememek lazımdır, artık. Çünkü o yaşta cinsiyetini kendi kararıyla seçecektir. Pan sexualistler, homoseksüeller, lezbiyenler, transseksüeller “Ahlaksız Devrim’e” hazırdır artık.

Aman fitne çıkmasın susun, diyenler bunu görmüyorlarsa din sahibi olacak kadar aklılları olmadığından dini ehliyetleri de yoktur, ya da Ahmet Şimşirgil’in veya Yaşar Nuri’nin dediği gibi haindirler.

Ak Parti bu etiketi taşımak ister mi? İsteyeceği son şey olmalı sanırım. Sonuçta Ak Parti din değildir, siyasi bir partidir, eleştirilebilir. İktidarda olduğu için memleketteki pek çok şeyden sorumludur. Ak Parti vekilleri de mübarek değildir siyasetçidir. Kendinize putlar edinmeyin. Allah’tan korkun.

Ama asıl putun kim olduğunu Alevi geçinen Sevilay Yılman söyledi; “Bu iktidara Erdoğan’a Kürt Sorununun çözümünde attığı adımlardan dolay tapmıştım. Çünkü benim diyen solcuların yapamadığını yapmışlardı.

Ama??

Ama ne? Şimdi Bahçeliyle birlikte Sayın Erdoğan, PKK’nın kökünü kazıyınca Kürdün kökünü kazımış mı oldu, Taptığın adam? Bir tapınma var ama neye anlaşılır gibi değil.

Maraşlı dobra dobra Allah rızası için Fahrettin Altun’u sevmediğini söylemiş. Kur’an-ı Kerim’i bir kadının ayakları altında çiğneten Osman Hamdi’nin sergisini açtığı günden beri Peygamberime yalancı diyen Mustafa Öztürk’e sustuğu, söylemediği söz üzerinden Sofuoğlu’na saldırdığı günden beri ona buğz ediyorum.

İyi de Osman Hamdi’nin Kapani olduğunu bilmiyorsan Fahrettin Altun’u nasıl tartacaksın be kadın? Bu kendini islami entelektüel olarak gören kadınların bir aymazlığı var ama nereden kaynaklanıyor bilemiyorum. Atatürk meselesinde Latife’yi korumak için M. Kemal’e laf ederken, “Latife’nin en büyük hatamdı,” diyen adamın Kapani olduğunu bile bile evlendiğinin pişmanlığını yaşadığını anlamamışlardır ne yazık ki.

Bu İstanbul Sözleşmesi ve uzantıları ile alakadar olarak, 2011 yılbaşındaydı sanırım, Ankara’da bir apartmanda içip gazdan zehirlenerek ölen beş gence, “yarı çıplaktı,” diyen ekip şefini medya taşlamıştı. Onun üzerine Sayın Cumhurbaşkanı o zaman; “Biz sorumluluk makamında mevkiinde olan muhafazakâr demokrat bir parti olarak bu ülkede anne babaların ebeveynlerin çocukları bize emanettir. Biz kızların erkeklerin devlet yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik etmiyoruz. Peki, bunlar nerelerden geliyor? Aynı apartmanda, bakıyorsunuz daire komşuları bu tür şeylerin ihbarını yapıyor. Çünkü buralarda nelerin olduğu belli değil, karmakarışık her türlü şey olabiliyor. Ondan sonra anneler babalar feryat ediyor devlet nerde diye,” açıkça söyleyiverdi. O zaman hoşumuza gitmişti bu karşı çıkış. Ama şimdi Sayın Cumhurbaşkanı karşı cenaha geçti.

Bilmiyor mu kendileri bunun Yahudilerin Evanjelikler eliyle tasarladığı “Ahlaksız Devrim” olduğunu? Kesinlikle bilmiyordur bu kadarını, eminim. Aksi takdirde bir parti başkanı ve muhafazakâr olduğunu iddia eden bir parti ya mürailik ediyordur ya da cahildir, bilmiyordur. Her iki durumda da dini arkadan dolanarak ifsad etme vardır bu durumda ki Allah muhafaza en korkulanı da budur. Bunlar yoksa ne var? Acaba Sayın Cumhurbaşkanı kızlarına ve damadına söz geçiremiyor olabilir mi?

Böyle olmalı çünkü taban fokurduyor…

Demir@Demir 51182864 19 Aralık’ta  @birincimucahit adlı kişiye yanıt olarak, “İstanbul sözleşmesini AK Parti, HDP ile CHP ile bu sözleşmeyi çıkardı. Ben AK Parti’ye oyumu ahlaksız yasalar çıkarsın diye vermedim, sarayda yaşasın ben aç kalayım diye de vermedim. Müslüman gözüküp de millete adaletsiz sistem kuranlar tabi ki eleştirilecek,” Diyor.

Zafer@zfr5820 @birincimucahit adlı kişiye yanıt olarak Sema Maraşlı’nın çizgisi ve duruşu bellidir. Şimdiye kadar sizin, istikbal endişesiyle sesinizi çıkaramadığınız çarpıklıklara, kırmadan-dökmeden değindi. Bugün Sema Hanım’ın bu kadar yükselmesinin tek sebebi kendisine yapılan, alçakça saldırılar ve yine sahip çıkılmamasıdır.

Enes Kocakaya@kocakaya63 19 Aralık’ta @birincimucahit adlı kişiye yanıt olarak şöyle diyor: “fitne kendi adamını karşı cenaha karşı savunmamak ve adam harcamak bakın onlar tecavüzcüsünü bile atmıyor.” Bu kafaya göre, kendi adamın haksız dahi olsa savunacaksın yoksa maazallah fitne olacak! Allahım aklıma mukayyet ol!

Kübra Par ve Nevşin Mengü ne Türk Töresi’nden ne de İslamiyetten zerre kadar anlamadıkları için hezeyanlarını kusmuşlar. Ne Türk Töresi’nde ne de İslamiyette seksüel özgürlük vardır. Kadınla erkeğin ilişkisinde seks evlilik haricinde yasaktır. O sebeple sarmaş dolaş durumlar, apartman aralarında ya da apartlarda seksüel özgürlük denemeleri fuhuşla sonuçlanır. Bu işi yapan kızlara da fahişe denir. Bu eğer doğru bir şey olsa idi, yani Kübra Par ve Nevşin Mengü doğru olsa idi, bütün Türkiye’de gizli ama gırla yapılan zar dikme meselesinin yapılmaması lazım gelirdi. Oğlanın kız kardeşinin böyle bir şey yaptığında ilk reaksiyonu göstermemesi gerekirdi. Sırf bu yüzden bu memlekette genç kızlar reddediliyor, evden atılıyor ve ya ölüyorlar ya da fuhuşhanelere yeni üse olarak yazılıyorlar. Demek ki durum pek de öyle bu hatunların dediği gibi yürümüyor. Yürümeyecek de…

Peygamberimizin, “Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak, hainlere güvenilecek,” buyurduğu dönemdeyiz Allah sonumuzu hayrede…

“Haksızlık karşısında susan hakkı ile birlikte şerefini de kaybeder.” Hz. Ali

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.