OSMAN ÇATALOLUK

VEFA Göstermekle MÜTEVEFFA olmak arasına sıkışmış AKŞENER

Milliyet Gazetesi’nden Zafer Şahin’e göre, vefa borcu olduğunu sık sık dile getirdiği Kılıçdaroğlu’nun adaylık ısrarı Akşener’in psikolojisini fena halde bozmuş durumda. Kemal Bey’e destek verse partisini bir arada tutamayacak. Masadan kalksa “Bir bölen” ilan edilecek. Ve olası bir seçim başarısızlığının faturasının kesileceği isimlerden biri olacak. Akşener’in işi zor çünkü Kemal Bey’in masaya rağmen aday olması durumunda İyi Parti’yi bir arada tutamama endişesi taşıyor. 2 Ekim’deki toplantıda itirazını dile getirecek. “Aday siz olmayın ama sizin gösterdiğiniz biri olsun” önerisinde bulunacak. CHP liderini yine ikna edemezse “Siyasi sorumluluk size ait” diyerek kerhen destek verecek. Bunu yapmaya mecbur, çünkü eli çok zayıfladı. Kılıçdaroğlu ustaca bir manevrayla Akşener’in elinden İmamoğlu ve Mansur Yavaş kozlarını aldı. Zaten Akşener de İmamoğlu’nu ‘güvenilmez’, Yavaş’ı ‘ yetersiz’ buluyor ancak bu iki ismi pazarlık gücünü artırmak için hep gündemde tutuyordu. Gelinen noktada Akşener için geriye tek bir alternatif kaldı. O da gemileri yakarak aday olmak. Ama bu da çok zayıf ihtimaldir. Akşener’in adaylığına neden zayıf ihtimal gözüyle baktığımızı açalım.  Akşener kendi partisinde de ciddi sorunlarla boğuşan bir genel başkan. İyi Parti içinde Koray Aydın ile birlikte hareket eden en az 20 milletvekili var. Bu ekip Kılıçdaroğlu’nun adaylığına şiddetle karşıdır. Akşener’in şartlar ne olursa olsun Cumhurbaşkanı adayı olmasını istiyorlar. Bu isteği destekleyecek haklı gerekçeleri de var. Adayın CHP’den olması durumunda muhalif seçmenin sandıktaki tercihinin de CHP olacağını ve İyi Parti’nin yüzde 10’u bile bulamayacağını düşünüyorlar. HDP ile ilişkisini gizleme gereği duymayan CHP’den Akşener’in adaylığı dışındaki her formülde kopmayı istiyorlar. Zafer Şahin içinden geçenleri söyleyip yönlendirme yapmış gibi görünmesine rağmen sanırım içeriden bilgi de sızmış. Şöyle ki; Akşener, İzmit Belediyesi’nin üç yıllık çalışmalarıyla ilgili tanıtım programında Kılıçdaroğlu ile görüşmesini kendisine gidip 15 milletvekili talep etmesini anlatmıştır. Bu bir vefa örneğidir! Anlatan da yapan da VEFA göstermiştir, doğrudur! “Ancak bu Demokrasiye dair Türkiye’de birçok şeyi değiştirecek bir adım atılmasına yönelik bir talepti,” diyor, hanımefendi. Fakat CHP’li azgın güruhun bunu “DİYET,” olarak görmesini de reddederek; “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 26 Nisan’daki  “Vatanı satanlarla kavga edeceğiz, ya bana katılın ya da şu anda yolumdan çekilin!” çıkışının ardından dün itibarıyla Gazeteci Fatih Altaylı’nın programında; “Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı koyma hakları var. Diğer genel başkanların da hakkı var. Altılı Masaya böyle bir mesajın verilmesi doğru değil. Kemal Bey son derece nazik saygılı bir insan ancak o masa noter değildir,” demiştir. Bu çok doğru ve insani bir tavırdır. Bu tavır Zafer Şahin’in düşüncesinin doğru olmadığını ispatlar.

O masada bir tek Akşener, “Ben aday değilim,” demiştir. Bu yönüyle de Zafer Efendi’nin dediği doğru değildir! Bu çok nazik, narin ve insani bir feragattir. Bunu yaparken tek adayla, kazanacak adayla gitmenin, bu ucube sistemi en kısa sürede değiştirmenin tek yolunun mutlaka Cumhurbaşkanlığını kazanmak olduğundan parlamentonun oluşumu bu ikili aşamanın ilk ayağını kazanmadan olmayacağı açıktır görüşünü savunduğundan dolayıdır. Bunu da kendi fikri olarak hiçbir arkadaşına danışmadan “aday değilim,” dediğini beyan etmiştir ki şaşılacak derecede insani olan taraf da budur, zaten!

Gelelim sızan konuya. İyi Parti içinde Koray Aydın ile birlikte hareket eden en az 20 milletvekili var. Bu ekip Kılıçdaroğlu’nun adaylığına şiddetle karşıdır. Akşener’in şartlar ne olursa olsun Cumhurbaşkanı adayı olmasını istiyorlar. Yahu ben de bir bayanın Reis-i Cumhur olmasını can-ı gönülden desteklerim. Bir de realite var! Ayrıca Koray Bey’i çok iyi tanırım kesinlikle Meral Hanım’dan ayrılmaz. Bu olsa olsa Koray Bey’le Meral Hanım’ın arasını açmak isteyen nifak gurubu yapmıştır. Ayrıca; “Biz bu masaya oturmayı İYİ Parti’yi bir yere getirmek için yapmıyoruz. Biz bu masaya oturmayı çökmüş umudunu kaybetmiş ama somut başarıya ihtiyacı olan o muhalif seçmeni ayağa kaldırmak için yapıyoruz. Onun için ‘Türkiye mi, İYİ parti mi?’ denildiğinde Türkiye’yi tercih edeceğiz,” diyorsa bir lider onun arkasında duran askerlerinin de önce Türkiye dediğini bildiğimiz için bu nifakçıların heveslerinin kursağında kalacağını da bilirim.

Ayrıca Meral Hanım’ın kaygısı da çok doğrudur. Seçim kaybedilirse budan sonra bir daha parlamenter sistem konuşulamaz. Bu ucube sistemin bir tarafında var olan tek adam sisteminin karşılığı bu taraftan da bir tek adamı seçmek zorunda kalırız. Önceliğimiz parlamenter sisteme geçmektir, önceliğimiz hukukun üstünlüğünü kâmil bir demokrasiyi ve adaleti sağlamaktır. Bunun yolu da denge ve denetleme mekanizmalarının bulunduğu ve 21. yüzyılın yeni değerlerine uygun, gerçekten gençliğe uygun, umudunu da hayata geçirebilecek, Türkiye’ye nefes aldırabilecek güçlendirilmiş parlamenter sisteme bu ülkeyi geçirmektir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran aklın yani Akşener’in; “Atatürk’ün o mübarek anasının genelevde çalıştığını söyleyen bir şerefsize gereğini yapamadım. Özür diliyorum. Sarayda ağırlandı o şerefsiz, Sarayda ağırlandı o ahlaksız. Gereğini yapamadım. Özür dilerim,” dediği Mustafa Kemal’in kâmil bir demokrasi diye bir düşüncesi yoktur! Nasıl mı? Buyurun maktaından öğrenelim: Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurduğu vakit İtalya Faşist bir Cumhuriyetti. Bu günün Rusya’sı o zaman “Sosyalist Cumhuriyetler Birliği1 idi. Bu günün İran’ı da cumhuriyettir. Peki, Türkiye Cumhuriyeti’nin farkı nedir? Onu da Gazi Paşa şöyle anlatır: “Efendiler bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir. Sosyalist bir hükümet değildir. Fakat Milli Hâkimiyetini Milli İradeyi Tecelli Ettiren bir hükümettir. Fakat ne yapalım demokrasiye benzemiyormuş, hiçbir şeye benzemiyormuş! Efendiler biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz çünkü biz bize benziyoruz.” Millilik işte budur!

            Adam çıkmış; “Demokratım, Atatürkçüyüm, Cumhuriyetçiyim,” diyor. Gazi Paşa’nın “Demokrasi” konusunda ne dediğini bilmemek bir tarafa duymamış bile!

Diyor ki Paşa Hazretleri; “Demokrasi esas itibarıyla siyasi mahiyettedir. Demokrasi halk için sosyal yardım sağlayacak bir iktisadi teşkilat sistemi değildir. Demokrasi maddi refah meselesi de değildir. Böyle bir görüş vatandaşların siyasi hürriyet ihtiyacını uyutmayı hedefler! Bizim bildiğimiz demokrasi bilhassa siyasidir. Onun hedefi, milleti idare edenler üzerindeki gözlem ve kontrolü sayesinde siyasi hürriyeti temin etmektir.”

İşte bu sebeple Gazi Paşa Cumhuriyet Halk Partisinin temel ilkeleri arasına “Demokrasiyi” değil halkçılığı koyar! O da eşittir milliyetçiliktir! Milliyetçiliğinden şüphemiz yok! Ama etrafındaki ümmetçilerden şikâyetimiz var!      

Bir de, “Ben mübadil bir aile kızıyım,” ne demek yahu? Sesin gür çıksın biraz hanımefendi. Ben muhacir kızıyım de. Aynen Atatürk’ün anası gibi, bütün Karamanoğulları gibi ben yerimden edildim sonra Atatürk sayesin de bu vatanıma geri döndüm de! Kimden korkuyorsun? Sen bunu demekle dincinin, kürtçünün, Ermeninin, Rumun, Yahudi’nin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil misin?

Bu satırların yazarı MUHACİRDİR, Karamanoğlu’dur. Soyadı da Karamanoğlu Mahmut’un lakabıdır! Ne oluyor yani. Biraz cesaret!   

 İyi Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ”Alevi kimliğini çekince görürüm” ifadesi nedeniyle Kılıçdaroğlu’ndan ve üzülen herkesten özür dilediğini söyledi. Keşke söylemese idi. Söyler söylemez de kendisini göbekten bağladığı noktaya sürüklendi! CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun Hürriyet gazetesinden Hande Fırat’a verdiği röportajda, “Kılıçdaroğlu dışında aday çıkarmak masanın dağılması anlamına gelir” ifadeleri siyaset kulislerini hareketlendirdi. Kuşoğlu, Fırat’ın; “6’lı masanın tamamı Kılıçdaroğlu’nu destekliyor mu?” sorusu üzerine, “Aday 6’lı masanın en büyük partisinden olmalı, bu normal. Karşı çıkan yok. Buna rağmen olmazsa Alevi olduğu için reddedildi algısı yerleşecek,” açıklamasını yaptı. Halil Oral’ın saçmalığına mı yanalım yoksa çarçabuk aceleci davranarak yaptığınız özrün sizi getirdiği noktaya mı? Oral yönünden Akşener haklıdır ancak, “Müslüman olmayan Türk de Kürt de adam değildir,” fikriyatından aşağı kalır tarafı da yoktur. Bu aptallıkların hangi biri için özür dileyeceksiniz ki? Demem o ki özür dilemeyiniz! Şöyle ki, Kuşoğlu kuş kadar aklıyla hinlik yapıyor, CHP’liler de bu tarafınızı iyi bir maden görüp çullandılar üstünüze eşeleyip deşeleyip duruyorlar. Kardeşim yok mu o partide aklı olan araştırma yeteneği olan? Size yol açacak adam yok mu?

Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliği mesele değildir! Mesele Anasının isminde saklıdır: “YEMUŞE.” Kılıçdaroğlu’nun babası Alevi anası Ermeni’dir! Bunu her Türkmen Alevi’si bilir de söylemek işine gelmez. Söyleyin ula siz önce Türk sonra alevisiniz, Uyanın, Bi kendinize gelin! Tokatlı Rıza Zelyut’tan da mı utanmazsınız?

Ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu TESEV’in 185 nolu üyesidir. TESEV 1794 gündür hapiste olan Kavala’nın kurdurttuğu bir nifak yuvasıdır! O sebeple Kavala çıksın türküsünü çağırır. Dahası da var! Bu vatandaşla birlikte 1997’den 2007’lere kadar SABANCI Üniversitesi’nin ARAMA toplantılarına katılan isim de Kılıçdaroğlu’dur! Bu toplantılarda ANAYASA’nın değiştirilmesi 1921 anayasasının benimsenmesi, Eyalet sistemleri için gevşek parlamenter sistem dâhil hepsi karara bağlanmıştır. Görgü şahidi de Sebahattin Önkibar’dır. Ne CHP Atatürk’ün partisidir artık ne de Atatürk’ün mirası CHP’dir!

KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM!!!

Mesela hem TESEV hem de ARAMA toplantıları İstanbul Kadın Hakları Belgesine imza atanlardandır. Hiçbir Ülkücü ve Türkçü buna imza atmaz! Atan değildir!

Ben her Türkçüyüm diyenin Alevi’ye bırakın oy vermeyi kardeş bildiğini bilirim. Ama ülkücü taifeye kefil değilim. Ama her Ülkücünün de her Türkçünün de Ermeni’ye geçit vermeyeceğini de bilirim.

HDP Eş Başkanı Mithat Sancar CHP’li Kılıçdaroğlu’nun adaylığı bizim için değerlidir demiş. Çok güldüm. 28 Şubat’ın öncesindeki fırtınalı günleri hatırlar mısın ey Akşener; “Askerlerin sana neler dediğini?” Bi de Mithat Sancar’a sor o zaman Musa Çağıl, Fadime Şahin, Aczimendiler ve İKTİBAS Kitabevi ona ne hatırlatıyor acaba? Cuma günleri öğleden sonraları Musa Çağıl’ın İktibas’ında hiç bulunmuş mu? Bu kumpas sanadır kurulmasın Muhacir Kızı?   

Boşver Statüko Milliyetçiliğini de Türkmen (Muhacir Mayan) Üzerine oyna! Çünkü O masa bizatihi Türkiye masasıdır! F. Altaylı’nın yönlendirmelerine Şahin’in ayar vermesine boş ver. Kürt nüfusu % 12 ise Türkmen Nüfusu tam % 50’dir! Yoksa Müteveffa olacaksın beyhude…     

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.