Biliyorum, yılgınsınız.
Biliyorum, yorgunsunuz.
Bir o kadar bezginsiniz.
Zaman zaman hayattan bıktığınız oluyor.
Küsüyorsunuz hayata..
İsyan ediyorsunuz, içinde bulunduğunuz şartlara
..ve hatta zaman zaman buğz ediyorsunuz Tanrı’ya..
* * *
“Neden?” sorusu kafatasınızda arı kovanı gibi uğulduyor, çoğullaşıp şimendifer misali katara dönüşüyor beyninizin kıvrımları arasında, aradığınız yanıtlar.
* * *
Bir dünyaya bakıyorsunuz, bir ülkenize.
Sonra başka milletlere bakıyorsunuz.
.. ve ağlıyorsunuz ahvalinize..
* * *
Biliyorum en çok da ekmek kavgası büküyor belinizi..
İnsanlık, ahlak, fazilet ve erdem gibi kavramlar yoruyor zihninizi..
Aşağıdaki dizelerde vurguladım ya ; “Asla ve kat’a karamsar olmayın”
İnanın bana, bu hal bireyden başlayarak topluma sirayet eden bulaşıcı hastalığa benzer.
Adına ‘Pesimizm’ denilen ruh hali ardından ‘pasifizm’i sürükler.
Siz adına ne derseniz deyin. İster sistem, ister emperyalizm hiç önemli değil.
Bir toplumun pesimist olması, pasif hale gelmesi / getirilmesi demektir.
Bu hal tam da istenildiği gibi ‘kaos’a yol açar. Hepiniz bilirsiniz. Onların istedikleri zaten budur.
Düzensizliği bilerek / isteyerek yaratırlar.
Kaostan yeni bir düzen yaratmak onların ‘Toplum mühendislerinin ve işbirlikçilerinin işidir.
Düzeni bozmaları kendi arzuladıkları doğrultuda yeni bir düzen kurabilmek içindir.
Son 10 yılı bir hatırlasanıza. ‘Arap Baharı’ dedikleri ve yedikleri bilumum herzeleri.
Kan gölüne çevirdiler, Tanrı’nın esirgediği beldeleri.
Medeniyet getireceğiz dediler vahşet ürettiler.
Aşağılık çıkarları için ülkeleri bölerek yeni ülkeler, yeni milletler türettiler.
* * *
Hatırlayın.
Ne demişti devrin Başbakanı “Kim ne derse desin. Sıra Türk Baharı’nda”
Daha önceleri ne demişti bir başkası:
“Silahlı mı olacak silahsız mı olacak. Kanlı mı olacak kansız mı olacak?”
Ya öteki ne demişti:
“Alışacaklar”
* * *
Biz bu filmi seyretmemiş miydik?
Hepi topu 90 küsur yıl önce de aynı fetvaları dinlememiş miydik?
* * *
Evet, birilerinin dedikleri gibi ‘Polyanacılık oynamıyorum”
Zaten, oynamanızı da istemiyorum.
Yakın tarih bir yana, uzak geçmişe göz atmakta elbet var fayda.
Onlarca, yüzlerce asır öncesini getirin gözlerinizin önüne.
Dünya allak bullak..
Çin tsunamisi patlamış. Batı Türkleri de dahil olmak üzere Doğu Türklerini itmiş.
Hem öyle bir itmiş ki Türk binlerce yıl dünyaya hükmetmiş.
* * *
Türklük sıkışıyor.
Bir yanda Batı emperyalizmi, diğer yanda Asya’da patlayan Çin tsunamisi.
Arayış içindeki Asya Türkleri. Doğum sancısı değil mi çektikleri?
Türkiye’de dahil olmak üzere yükselen değer: Türkçülük hareketi.
* * *
Şimdi düşünün bakalım dünya böylesine karmaşa içindeyken biz Türkçülerin ‘Pesimist bir ruh hali ile ’enteller’ ve ‘danteller’ gibi ‘bunalım’ takılmamızın sırası mı?
“Hayır”
Azimli, kararlı ve müsterih olunuz. Kim ne derse desin, kim neylerse eylesin.
Gelecek asır Türk asrı olacaktır.
Asla karamsar olmayın
“Asla ve kat’a karamsar olmayın.
‘Pesimizm’; ardı sıra ‘pasifizm’i getirir.
Bu ruh hali, tam da onların istedikleridir!
Ne olursa olsun, hangi ortamda olursanız olun
Tutunmalısınız sımsıkı hayata.
Baksanıza yazının girişindeki şu çiçeğe
Nasıl da yaşamı sürdürüyor üzerine dökülen asfalta inatla.”
***
… ve asla unutmayın yalnız değilsiniz..l
Ne de güzel anlatmış Ataol Behramoğlu Yalnızlık isimli şiirinin dizelerinde:
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü biri
Ve hiçbir şey yapmamaya karar verdi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir öteki
Ve yalnızlığının kuytuluğuna çekildi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir üçüncü
Ve tek başına düşünmeyi sürdürdü
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü yüzbinler
Ve tek başınalıklarını sürdürdüler
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü milyonlar
Milyonlarcaydılar
Ve tek başınaydılar
Bu arada birileri
Onlar adına
Karar vermekteydi
Tek başına olduklarını sananlar
Topluca ortadan kaldırıldılar.