REHA ÖREN

Huzurevleri ve Seri Rezaletler Zinciri 2. Bölüm

Onca Bakan geldi geçti hiç birisi Adanadaki muhtelif Huzurevlerindeki rezillikleri çözmedi ya da çözemedi. Yazmak çizmek nafile siyasi ilişkiler şahane! İtham edilenler o kadar pervasızlar ki şikayetçilere “ Beni il müdürüne değil git valine şikayet et” diyebilecek kadar da cesurlar!

Huzurevlerinin görevi yaşlılara hizmet etmek midir, yoksa personele lüks bir hayat yaşatmak mıdır? Terastaki mangal sefasında dumanlar gökyüzüne ulaşınca ihbarsız itfaiye ekipleri gelirler dumanların kebap dumanı olduğunu öğrenince de çekip giderler. Zavallı yaşlılar da dumanı koklamakla yetinirler…

Akıl almaz işlerden biri daha resmi ve kadrolu il Müdürü Adem Hayta niçin ve neden olduğu belli olmayan nedenlerle kızağa çekilirken bütün etki ve yetkiler vekillere aktarılır. Birileri bu durumu inceleyerek neden ve niçinlerini mutlaka araştırmalıdır?. Partizanlık bu kadar olmamalıdır!

Adana’daki muhtelif huzurevleri ile ilgili bilgileri bir önceki sayımızda ve https://sozgazetesi.org.tr/koese-yazarlari/reha-oeren/yine-gundemde-adana-huzurevleri-ve-seri-rezaletler-zinciri/ ‘de kamuoyuyla birlikte etkili ve yetkililerle neşren paylaştım.

Onca bakan geldi geçti A dana Huzurevlerindeki rezaletleri bir türlü bitiremedi!

Gelişmeler o kadar baş döndürücü gelişti ki yetişmek mümkün olmadı.
Anlaşılan Adana’daki Huzurevlerindeki olayları irdelemek bir yazıya sığmayacak ve seri rezaletleri anlatmak ancak seri yazı halinde mümkün olacaktı.

O yüzden bu fasılı 2. bölüm olarak aktarma gereği hissettim.
Gelen ihbarların ardı arkası kesilmiyor. Huzurevleri’nden gelen ihbarlar akıl almaz boyutlarda. Hastalar kendileri için cehenneme dönen huzurevlerinden kaçabilmek için çareler aramaya başladıklarını söylüyorlar.

Devlete güven kalmadı

Siz ne derseniz deyin huzurevlerinde yatmakta olan hastaların büyük bir kısmı yaşlı, yoksun ve yoksul insanlardır. Varsılları elbet vardır, uygulamalarda yoksul ve yoksunlar dışlanmakta varsıllar ise itibar görmektedirler.
Bu bir türlü zenginlerle hemhal olarak nemalanma savaşıdır!
Yaşlılar, güngörmüş umur almışlardır. Feleğin sillesini yedikleri için başlarını sokacak, sığınacak onlar için bir tek ‘Devlet baba’ kalmıştır. Bin bir başvuru, yalvarı, yakarı sonucu “tam huzura erdik” derlerken içerisi hiç de dışarıdan göründüğü gibi değildir. Dışarıdaki kimsesizlere cennet görünen yerler adeta cehennemdir.
Hastalar ” Burada yaşadıklarımız bizim devlete olan inancımızı yitirmemize yol açtı” diyerek vehameti özetlemişlerdir.

Kadrolu Müdüre kızak
Vekil müdüre kıyak!

Durum aynen böyledir ve partizanlık ayyuka çıkmış demektir.
İddialar vahim, elbet gündeme getireceğiz. Bu arada iddiaların muhataplarına da söz hakkı vereceğiz. Bu bizim görevimiz.
Gerisini ve gereğini yine etkili ve yetkililere devredeceğiz.
Sonuçtan umudumuz olmasa bile. Eğri oturup doğru yazmak gerekirse Huzurevlerindeki yaşlılar kadar bizim de devlete itimadımız kalmamıştır… Çünkü partizanlık had safhadadır.
Bunun en somut örneği de Adana Huzurevi olarak bilinen Şehit Kara Pilot Serhat Sığınak Huzurevi’ndeki müdür atama olayıdır. Devletin kadrolu müdürü siyasi irade ile kızağa çekilmiş yerine Vekil müdür atanmıştır. Sadece o mudur? Hayır Huzurevleri meselesi ile görevli bir etkili ve yetkili her ne hikmetse vekillerden oluşmuştur.
Devletin içindeki bu abuk sabuk durumu araştırmak yine devletin içindeki etkili ve yetkililerin görevi değil midir?

Mangal alemine İtfaiye yetişti!

Bu ne menem bir iştir. İddialara göre Adana Huzurevi’ni yönetenler hastalara gönderiler etlerle damda bir mangal partisi düzenlemişlerdir. Dumanlar gökyüzünü o kadar sarmışlardır ki itfaiye ekipleri gelmiş ve dumanların mangallardan kaynaklandığını görünce de kös kös gitmişlerdir. Bu mangal partisidir.
Gündüzleri saat 11 sularına kadar süren kahvaltı alemleri zaten başka bir dünyadır. Huzurevlerinde yatanlar bu alemlere uzaktan gıpta ile bakmaktadır!
Çetinkaya’dan alınan fındık ve fıstıkları ise zaten yaşlıların dişleri kesmedikleri için yetkililer vermeye tenezzül dahi etmemişlerdir!
Kamera kayıtları siliniyor!
Bunca rezillik oluyor da kurumun kameraları ne halta yarıyor? Bu soru ilk akla gelendir. Ancak yine yaşlıların ifadelerine bakılacak olunursa kamera kayıtları da etkili ve yetkililer tarafından kontrol edilerek işlerine gelmeyenler silinmektedir.
Eğrisi doğrusu nedir?
Nasıl kontrol edilir?
Silinen yerler nasıl ve neyle doldurulur?
O konuyu da yine etkili ve yetkililer araştırmalıdır.

Şikayetçi olan yandı
Kurumdan hile ile atıldı

Birkaç satır önce bahsettim. Bu huzurevleri meselesi öyle bir hal aldı ki ülkenin her tarafından ihbar yağmaya başladı. Artvin Şavşat’tan İzmir’e kadar mağdurların tekmili birden bizi aramaya başladı. “Hak aramak” insanlığın temel yaşam unsurlarından biri.
Ancak Adana Huzurevlerinde böyle bir durum söz konusu bile değil.
Devletin ihbar kurumlarına (CİMER gibi) başvuranlar siyasi güç sayesinde tespit edilip haklarında gereken yapılıyor.
Gereken ne mi?
Bu kadar saf olmayın kalem kırıyorlar kalem!
Nasıl mı, hadi onu da izah edelim. İhbarcılara yapılan ilk uygulama tahkir ve tezyif. tecrit, hakaret, dahası bazı iddialara göre dayak faslı bile var.
Kurum Doktorunun huzurevinde yatmakta olan hastalara ’Akıl sağlığı yerinde değildir’ dediği bile iddialar arasında yer almakta.
Biz sadece iddiaları gündeme getiriyoruz. Teftiş kurumları ve müfettişler kurumdaki etkili ve yetkililerin yerine mağdurları dinlerlerse sonuca ulaşabilirlermiş!
Tanık mı? Elbet o da var. Kurumdan kovulanlardan biri gkendisinin idareciler hakkında şikayette bulunduğunu söyledi. Bunu öğrendikleri zaman “seni buradan kovacağız” demişler. “Kovamazsınız” demiş. Sürtüşmelerin sonunda etkili ve yetkili “sen yasalara güveniyorsun ama yasaları benim kadar bilmiyorsun. Bak seni nasıl kovacağım” demiş ve kovmanın formülünü bulmuş.
Mağdur izine çıktığı zaman kapı görevlilerine talimat verilmiş. “İçeri almayacaksın”.
Tamı tamına 15 gün boyunca biçare kuruma gidip gelmiş, yalvarmış, yakarmış. Olmamış. Kapıdaki görevliler “Emir var. Seni içeri alamayız” demişler. 15 günün sonunda tutanak tutulmuş ve kuruma gelmediği için Huzurevi ile ilişiği kesilmiş.
Bunlar daha tevatür faslı. Tüyler ürpertecek olaylar ve iddialar var. Boşuna rezaletler zinciri demedim. Bu akli dengesi raporu çok enteresan. Mutlaka araştırılmalıdır. Ne dersiniz etkili ve yetkililer araştırma ve incelemeye buradan başlayalım / mı? Yoksa bir sonraki sayıda Döner sermaye Kayıtları, Bağış Makbuzlarının incelenmesi, fazla mesai meselesi..Erkek ve kadın personelin ayrı kalması gerekirken restore edilen aynı kattaki odaları mı bekleyelim...
Ne dersiniz?

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.