I-/1. Zafer Nedir, Nasıl Elde Edilir?
Atatürk bu konuda diyor ki:
“Bana göre zafer odur ki, düşmanın emellerini parça parça eder. Zafer odur ki, düşmanı bizim arzumuza boyun eğmeye mecbur eder. Yoksa bir arazinin zapt ve işgali, işi halledip sonuçlandırmaz. İşin halli ve sonuçlandırılması için düşmanın muharebe kuvvetini mahv ve perişan etmek gerekir.”
“Savaşta zafer, azim ve imanı kuvvetli olan tarafındır. Biz onunla muzaffer olduk. Bunu pekiştirmek gerekir. Çünkü bize ancak ve her şeyden önce o “azim ve iman kuvveti” lazımdır. Zaten biz savaştan önce teknik ve maddi araçları ve koşulları hesaba katsaydık, savaşı göze alabilir miydik? Fakat terazinin bir kefesine imanımızı koyduk, maddi boşluğu doldurduk ve işte o imanımız sayesindedir ki bu büyük davayı halle cesaret ettik, başarılı da olduk, o sayede kurtulduk. Hem biz seleflerimizin yaptığını yapıyoruz. Denizde salla, karada kağnı ile yürümüyor muyduk? Fakat bizim bu ilkel araçlarımız bizi yolumuzdan alıkoymuyordu ki! Düşmanın her şeyi mükemmel değil miydi? Fakat düşününüz, onda Türk neferindeki azim ve iman var mıydı, bulunabilir miydi? On binlerce düşman neferine şapkalarını çıkartarak süngüsü önünde baş eğdirten, Türk’ün azim ve imam değil de nedir?”[1]
- 30 Ağustos Meydan Savaşı ve Şehit Asker Anıtı
“Bir ülkeyi zapt ve işgal etmek, o ülkenin sahiplerine hâkim olmak için yeterli değildir. Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur. Hâlbuki yüzyılların doğurmuş olduğu bir millî ruha, güçlü ve daimi bir millî iradeye hiçbir kuvvet karşı duramaz. Mahkûm olmak istemeyen bir milleti, esareti altında tutmaya muktedir olacak kadar kuvvetli despotlar artık bu dünya yüzünde kalmamıştır. Türk milleti; Millî Mücadele ile özellikle Dumlupınar’da kazandığı zaferle, gösterdiği azim ve irade ile bilinen bu hakikatleri bir defa daha tarihin bağrına çelik kalemle kazımış bulunuyor.”
“Afyonkarahisar – Dumlupınar Meydan Muharebesi ve onun son safhası olan 30 Ağustos Muharebesi, Türk tarihinin en önemli bir dönüm noktasını oluşturur. Millî tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerle doludur. Fakat Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu ve bütün tarihe, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir yön vermekte kesin etkili bir meydan muharebesi hatırlamıyorum. Hiç şüphe etmemelidir ki yeni link devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli 30 Ağustos Muharebesi ile sağlamlaştırıldı. Sonsuz hayatı orada taçlandırıldı. O sahada akan Türk kanları, o semada uçan şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızları oldu. Orada diktiğimiz “Şehit 1 Asker” anıtı, işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakâr ve kahraman Türk milletini temsil eder. O anıt Türk vatanına göz dikeceklere, Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır.”(1924)[2]
“30 Ağustos’ta sevk ve idare ettiğim muharebe, Türk milletinin yanımda bulunduğu halde idare ettiğim, hayatımda ilk ve son muharebedir. Bir insan kendini milletiyle beraber hissettiği zaman kadar kuvvetli bulur, bilir misiniz? Bunu tanımlamak zordur. Eğer ben izahta aciz gösteriyorsam, beni mazur görünüz.”
“Afyonkarahisar son büyük zaferin kilidi oldu, esası oldu. Afyonkarahisar millî tarihimizde, mücadele tarihimizde unutulmaz bir sayfaya sahiptir. Bu büyük muharebede hayatlarını feda eden Türk evlatlarının adlarını bir levhada göstermek ne yazık ki mümkün olmadı. Biz harbi sevk ve idare ettik; fakat ölümle pençeleşen onlardı. Bununla beraber onların adlarını ayrı ayrı yazmaya zaten lüzum yoktur. Çünkü onlar bir ad altında toplanmışlardır ki, Türk’türler.”[3]
Mustafa Kemal, hiçbir zaman şu veya bu nedenle milleti savaşa sürüklemek yanlısı olmadı. O’na göre “savaş, zorunlu ve yaşamsal olmalıdır”. Savaşın getirdiği facialar ve dehşet he zaman O’nu hep üzmüştür. “Öldüreceğiz” diyenlere karşı “ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz” diyen Mustafa Kemal, ayrıca “millet hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça, savaş bir cinayettir” ilkesini tarihe gerçeği ifade eden bir vecize olarak kaydetmiştir.
Esasen savaşları halk değil, ülkelere hâkim olanlar çıkarır. Milletler tarih boyunca zalimlerin, servet hırslılarının, kapitalistlerin tutsağı ve aleti olmuştur. Savaşları çıkaranlar; halkı savaş meydanlarına sürenler ülkeleri yönetenlerdir, sömürgeciler ve kapitalistlerdir. Bunda halkın birey olarak askerlerin suçu yoktur. Çanakkale’de de böyle olmuştur.[4]
- 30 Ağustos’un Önemi ve Oluşturduğu Büyük Sonuçlar
ATATÜRK, 30 Ağustos’un tarihsel önemi ve doğurduğu büyük sonuçlar konusunda;
“Afyonkarahisar – Dumlupınar Meydan Savaşı ve ondan sonra düşman ordusunu bütünüyle ortadan kaldıran veya tutsak eden ve kılıştan kurtulanları Akdeniz’e, Marmara’ya döken harekâtımızı açıklama ve niteleme için söz söylemeyi gereksiz sayarım. Her evresiyle düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta kurulunun yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha belirleyen çok büyük bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölmez bir anıtıdır. Bu eseri meydana getiren bir milletin evladı, bir ordunun Başkomutanı olduğumdan, daima mutlu ve bahtiyarım.”(1927)[5]
“Bizim bu büyük zaferimizin doğuracağı büyük sonuçlar, yalnız Türkiye’nin yazgısı üzerine etkili olmakla kalmayacak, aynı zamanda bütün zulüm görmüş milletleri, kendi yaşam va bağımsızlıklarını tehdit eden ve baskılayan zalimler aleyhine hareket için yüreklendirecektir”(1922)[6] demiştir.
- 30 Ağustos Zaferi ve Kahraman Türk Askeri
Atatürk, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda tebrikleri kabul ederken şöyle söylemiştir:
“Bu zaferi kazanan ben değilim. Bunu asıl, tel örgüleri hiçe sayarak atlayan, savaş meydanında can veren, yaralanan, kendini esirgemeden düşmanın üzerine atılarak Akdeniz yolunu Türk süngülerine açan kahraman askerler kazanmıştır. Ne yazık ki onların her birinin adını Kocatepe’nin sırtlarına yazmak mümkün değildir. Fakat hepsinin ortak bir adı vardır: Türk askeri! Tebriklerinizi onların adına kabul ediyorum!”(1928)[7]
II-) 30 AĞUSTOS’UN ZAFER BAYRAMI[8] OLUŞU
- Zafer Bayramı,
30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’u anmak için Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde[9] her yıl 30 Ağustos günü kutlanan resmi, ulusal bir bayramıdır.
Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir’e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon’da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye’de 1926’dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.
- Bayram’ın Geçmişi
30 Ağustos günü, ilk kez 1924’te Dumlupınar’da Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in katıldığı bir törenle Başkumandan Zaferi adıyla kutlanmıştır. Zaferi kutlamak için iki yıl beklemenin en önemli nedeni 1923 yılının yeni Türkiye açısından hem ulusal hem de uluslararası alanda yoğunluğun had safhada olmasıydı.[10]
Çal köyünde gerçekleşen ilk törende Mustafa Kemal, millî ruhun canlı tutulmasının önemini vurgulamış ve Meçhul Asker Abidesi‘nin temelini eşi Latife Hanım ile beraber atmıştır.[11]
Başkumandan Zaferi 1926’dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. 1 Nisan 1926’da kabul edilen Zafer Bayramı Kanunu’nda 30 Ağustos Başkumandan Muharebesi gününün Cumhuriyet ordu ve donanmasının Zafer Bayramı olduğu, her yıl dönümünde bu bayram gününün kara, deniz ve hava kuvvetleri tarafından kutlanacağı belirtilir. Aynı yıl, dönemin Savunma Bakanı Recep Peker’in yayınladığı bir genelge ile bayram törenlerinde neler yapılacağı ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir. Ancak 1930’ların ortalarına kadar ilk tören gibi üst düzeyde gerçekleşen Büyük Zafer kutlaması veya anma töreni yapılmamıştır.[12] Hava Kuvvetlerinin ülke savunmasında önemli bir yeri olması nedeniyle, Tayyare Cemiyeti de 30 Ağustos tarihini “Tayyare Bayramı” olarak adlandırmıştır.
Zafer Bayramı için özellikle 1960’lardan itibaren daha kapsamlı ve katılımlı bir şekilde kutlamalar yapılmaya başlanmıştır.(13) 30 Ağustos, Türkiye’de askerî okulların mezuniyet törenlerini yaptıkları gün olmuştur; ayrıca tüm subay ve astsubay rütbe değişiklikleri bu tarihte geçerli olmaktadır. Zafer Bayramı uzun yıllar Genelkurmay Başkanı’nın tebrikleri kabul ettiği bir bayram olarak kutlanmış; bu durum Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başkomutan sıfatıyla kutlamalara ev sahipliği yaptığı 2011 yılından itibaren değişmiştir.[14]
- Kutlamalar
30 Ağustos günü, Türkiye’de resmî tatildir. Zafer Bayramı’nda başkent Ankara’da ve Ankara dışında gerçekleştirilen kutlama ve törenler, “Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği” ile düzenlenmiştir. 2012 yılında yenilenen[15] bu yönetmeliğe göre:
- Zafer Bayramı törenleri, Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğünce, Genelkurmay Başkanlığıyla koordine edilerek yürütülür.
- Törenler 30 Ağustos günü saat 07.00’de başlar ve saat 24.00’te son bulur. Saat 12.00’de başkentte yirmi bir pare top atışı yapılır.
- Cumhurbaşkanı Anıtkabir’i ziyaret ederek çelenk koyar; cumhurbaşkanlığında tebrikleri kabul edilir, törene katılanların ve halkın bayramı kutlanır. Zafer Bayramı resepsiyonu Cumhurbaşkanı tarafından verilir.
- Başkent dışında Atatürk anıt veya büstüne mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından çelenk konulur. Mülki idare amiri makamında garnizon komutanı ve belediye başkanı ile birlikte tebrikleri kabul eder. Törene katılanların ve halkın bayramı kutlanır, İstiklal Marşı ile birlikte bayrak göndere çekilir. Tören geçişi mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından şeref tribününden selamlanır. Zafer Bayramı resepsiyonu vali tarafından verilir.
2015 yılında terör olayları nedeniyle kutlamalar sadece çelenk koyma ve tebrikleri kabul şeklinde icra edilmiş; diğer şenlik, konser, eğlence ve kutlama faaliyetleri gerçekleştirilmemiştir.[16]
Kaynakça
[1] Prof.Dr. Cihan DURA, ATANAME, İstanbul, s. 378-379. [2] ATATÜRK’ÜN Söylev Ve Demeçleri, (Toplayan: Nimet UNAN), 1959, 2.Basım, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, c.II, s.178-179; Prof.Dr. Utkan KOCATÜRK, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara, 2007, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, s.160. [3] ve [4] Cihan DURA, ATANAME, İstanbul, s. 380. [5] ATATÜRK, Nutuk, c.II, s.677. [6] ATATÜRK’ÜN Tamim, Telgraf ve Beyannameleri (1917-1938), (Derleyen: Nimet ARSAN), 1964, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, c.IV, s.479. [7] İbrahim Necmi DİLMEN, Atatürk Anekdotlar – Anılar, (Derleyen: Kemal ARIBURNU), 1960, s. 120; Utkan KOCATÜRK, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 162. [8] “2429 sayılı Ulusal Bayram ve Tatiller Hakkında Kanun”; T.C. Resmî Gazete,17284, 19 Mart 1981. [9] “Resmi Tatil Günleri” K.K.T.C. Başbakanlık Personel Dairesi Müdürlüğü, 10 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ekim 2009. [10], [12] ve [13] Burhan SAYILIR, “30 Ağustos Zafer Bayramı Kanunu, İlk Zafer Kutlaması ve Büyük Taarruz İle İlgili Bazı Bilgiler” (PDF). Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı Yıl: 12, Bahar 2014, Sayı: 16. 27 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 15 Ağustos 2016. [11] Neslihan ALTUNCUOĞLU, İmren Aydın SAYDAN, “Kayseri Vilayet Gazetesi Ekseninde Cumhuriyetin İlk Yıllarında Kayseri’de Zafer Bayramı Kutlamaları” (PDF). Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı:39 Yıl: 2015/2. 20 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2016. [12] Burhan SAYILIR, “30 Ağustos Zafer Bayramı Kanunu, İlk Zafer Kutlaması ve Büyük Taarruz İle İlgili Bazı Bilgiler” (PDF). Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı Yıl: 12, Bahar 2014, Sayı: 16. 27 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 15 Ağustos 2016. [13] Burhan SAYILIR, “30 Ağustos Zafer Bayramı Kanunu, İlk Zafer Kutlaması ve Büyük Taarruz İle İlgili Bazı Bilgiler” (PDF). Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı Yıl: 12, Bahar 2014, Sayı: 16. 27 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 15 Ağustos 2016. [14] Bakınız: https://tr.wikipedia.org/wiki/30_Ağustos_Zafer_Bayramı Erişim tarihi: 26.08.2020; 08:11. [15] “Bayramda resmi törene son”. Radikal gazetesi 5 Mayıs 2012. 20 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2016. [16] “30 Ağustos kutlamaları iptal edildi”. 1 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2016.’den aktaran:https://tr.wikipedia.org/wiki/30_Ağustos_Zafer_Bayramı
Erişim tarihi: 26.08.2020; 08:11.