Kur’an, içimizdeki şeytan (iblis’i) ve dışımızdaki şeytan (iblis egemen insan şeytanlarını) düşman olarak tanımlıyor. Düşmanı tanımak farzdır ve ondan korunmak için tedbirler oluşturmak şarttır. Düşmanını tanımayan, bir de düşmanını müttefik/dost olarak bilenler şerden, yanlıştan, kötülükten kurtulamazlar.
Kur’an, Allah’a iman edebilmenin de, insan ve uygar olabilmenin de önündeki engelin “şeytana boyun eğmek, onun yasalarını yaşam biçimi edinmek” olduğunu şöyle açıklıyor:
“(Allah) Ben;
– “Ey Âdemoğulları! Şeytana kulluk etmeyin /tapmayınız, çünkü o sizin apaçık bir düşmanızdır ve
– Bana kulluk edin, işte bu dosdoğru yoldur ve
– Ant olsun ki şeytan sizden birçok kuşakları saptırdı” diye size ahit vermedim mi /demedim mi?”
“Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Yâ-Sîn/ 60-62)
I/1. Bireysel Şeytan, Şeytanlık
Burada konu edilen “şeytan” içimizdeki Vesvâs, Hannâs olan İblis (Nâs/4) ile dışımızdaki şerrin kaynağı insan şeytanı’dır (Felak/2; Nâs/6). İçimizdeki-dışımızdaki şeytana boyun eğmek, ona kulluk, onların iğvalarını, saptırmalarını sorgulamadan uygulamaktır. İçimizde uyanan ilk iç ses, dilimize gelen ilk söz, beynimizde oluşan ilk fikir şeytandandır. Acele, ölçüp biçmeden yapılmış işler de bunların dışa vurumu olup hep kişinin zararınadır. Bu nedenledir ki akla gelmiş bir dürtüyü, ham fikri akletmek ve tefekkür derecesine ulaştırıp, sebep-sonuç ilişkisiyle fayda-zarar yönünden değerlendirmesini yaptıktan sonra uygulamak gerekmektedir. Rabbimiz buna dair uyarıyı Kur’an’da birçok kez yapmıştır:
“Bir zaman o (Elçi İbrahim), babasına: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir yararı olmayan şeylere niçin kulluk ediyorsun? Babacığım! Şüphesiz sana gelmeyen bir bilgi bana geldi. O hâlde bana uy da, sana dosdoğru bir yolu göstereyim. Babacığım! Şeytana kulluk etme. Şüphesiz şeytan Rahman’a (yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah’a) âsi oldu. Babacığım! Şüphesiz ben, sana Rahman’dan bir azap dokunur da şeytan için bir yol gösteren, koruyan, yardım eden bir yakın olursun diye korkuyorum” demişti.” (Meryem/ 42-44-45)
Bunun dışında Allah’tan başka hiçbir kimse ya da kuruluşa boyun eğerek kulluk edilmemesine dair yüzlerce ayet vardır.
II-) Küresel Şeytan Ve Şeytanlık
Şeytanın Ordusu, Cibt Ve Tağut
Örgütlü Şeytanlık
Şeytan bir varlık kuvveti, bir ilkedir. Şer ilkesidir, varlığın karanlık gücüdür. Bu karanlık güç, elle tutulur güç olarak daima insanı kullanır.
Şeytanın kullandığı insanlar Kur’an’da “şeytanın evliyası” veya “şeytanın orduları”diye anılmaktadır. Bu evliya veya ordular, Allah ile aldatmanın öncüleri, uygulayıcılarıdır.
1. Şeytan Evliyası
A’raf/27, 30. ayetlerinde geçtiği üzere, Şeytan evliyası daha çok korku salarak muhatabını tökezletir. Bu korkuya karşılık Allah’a sığınma ve Allah sevgisi öne çıkarılmıştır. Şeytan evliyasının din-iman, cennet-cehennem gibi Allah’ın tekelinde olması gereken alan ve kavramlarda korku saldıkları unutulmamalıdır. Nitekim evliya patentli din tüccarlarının bu tür korkularla insanları yıldırıp boyun eğdirdikleri bilinmektedir. Onlar, birer ahret müfettişi gibi başlarına çöktükleri kitleleri korkutup bastırmakta ve çıkış yolu olarak kendilerini göstermek suretiyle de bu kitleleri sömürüp soymaktadırlar.[1] Bu iş örgütlü bir şekilde yapılmakta ve müstakil bir sektör oluşturmaktadır.
2. Şeytan Orduları
Şu’ara/95’de geçen “Ordular” deyimi mutlak bırakıldığına göre, şeytancılığın her türden ordusu olduğunu düşünmek zorundayız. Bunlar;
* Kan, zulüm ve fesat orduları olabileceği gibi,
* Bilim, teknoloji, strateji casusluğu yapan gizli ordular da olabilir. Sömürgeci-emperyalist ülkelerin istihbarat örgütlerinin bir bölümü, işte bu türden ordulardır. Ve bu ordular, düzenli askerî ordulardan daha güçlü ve işlevseldir.
Bazı zeminlerde, büyük olanaklarla beslenen ve dini ifsat amacına hizmet eden sivil memurlardan oluşmuş “kültür yoluyla bozgun orduları”da vardır. Bunların sayısı, bazı coğrafyalarda, bazı ülkelerin düzenli askerî ordularından daha kabarıktır. Ve bunlar bazı zeminlerde, askerî ordulardan, bakanlıklardan daha büyük bütçelerle beslenebilmektedir.[2]
3. Şeytanın Özel Ekibi (Kur’an’daki ifadesi “Hizbü’ş-Şeytan”)
Mücadele/19. ayetinde yer aldığı üzere, “Hizbü’ş-Şeytan”, şeytanın, din içinde iş gören ekibi olup;Kur’an’dan uzaklaştırma, Kur’an’ı unutturma görevini yüklediği özel timdir. Bu tim, şeytan tarafından iyice sarılıp kucaklanan bir ekip olarak tanıtılır.[3] Bu da bize, Kur’an’dan uzaklaştırma ve Kur’an’ı unutturma işinin şeytancılıkta çok özel ve önemli bir yer tuttuğunu gösterir. Gerçekten de dinci ve dinsiz şeytancıların en yoğun gayretle saf dışı etmek istedikleri değer, Kur’an olmaktadır.
“Hizbü’ş-Şeytan /Şentancılığın özel ekibi”bu işi, Kur’an’ı hiç okutmayarak veya okuyanın anlayacağı dilde okutmayarak yapmaktadır.[4]
Şeytanın evliyası, şeytanla yaşamayı hüner sayan, şeytanla yaşayan, yaşamı şeytanın yönlendirmesinde şeytanın adımlarını izleyerek, şeytanın eylemlerini din, inanç ve yaşam biçimi edinerek yaşayan ve yaşatmayı görev edinenlerdir. Şeytanın adımlarını izlemek, şeytanı mabut şerri şeriat edinmektir.
4. Küçükten Büyüğe Doğru Kur’an’da, Bireysel Ya Da Örgütsel Şeytani Aldatışlar ve Aldanışlar
(a)Yaldızlı-süslü sözlerle aldatma ve aldanma (En’âm/112).
(b)Beldelerde egemenlik kurmak, gezip dolaşmakla aldatma-aldanma (Âl-i İmrân/196; Mümin/4).
(c) Dine sokulan uydurma ve iftiralarla aldatma-aldanma (Âl-i İmrân/24; Enfal/49).
(d) Hurafeler, uydurmalar, anlamını bilmeden okuyuşlarla aldatma-aldanma (Hadid/14).
(e) Sefil-rezil yaşayışla aldatma-aldanma (Âl-i İmrân/185; En’âm/70, 130; A’raf/51; Lokman/33; Fatır/5; Hadid/20).
(f) Allah ile aldatma-aldanma (Lokman/33; Fatır/5; Hadid/14).
Gerek bireysel gerekse örgütsel /kurumsal /küresel en tehlikeli aldatış türleri şunlardır:
* Dünya nimetlerinin araç yapıldığı aldatış,
* Allah’ın araç yapıldığı aldatış…
Araç kullanılarak sergilenen aldatış ve aldanışın en yıkıcısı “Allah ile aldatma”dır.
Kur’an şöyle uyarıyor:
“Sakın, aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın!”[5]
Bu özelliği dikkate alarak diyebiliriz ki, insanoğlunun birey ve toplum olarak en kahırlı bunalımları, Allah’ın araç yapıldığı aldatıştan kaynaklanan buhranlardır. En zehirli ve kalıcı zulümler de bu aldatıştan doğar. En kalıcı, en yıkıcı bireysel ve toplumsal bozgunlar bu aldatışın oluşturduğu bozgunlar,[6] yıkımlar ve kendine, aklıselime gelemeyişlerdir. Bu bireysel ve toplumsal akıl tutulması başlangıçta millet olarak Kur’an’a göre Müslüman olamayışımızdan kaynaklanmakta ve hâlen sürmektedir.
Örgütlü şeytanlık Kur’an’da;
* Şeyatînü’l-Evliyâ /Şeytan evliyası,
* Hüve ve kabîluhu /O ve kabilesi,
* Cünudu İblîs /İblis’in ordusu,
* Hızbü’ş-Şeytan /şeytanın özel ekibi tamlamaları ile geçmektedir/tanımlanmaktadır.[7]
5. Şirk Ve Şeytan Evliyası
Kur’an’da “yedek ilahları” ifade için kullanılan “evliya” ifadesinin geçtiği ayetler gerçekten ürpertici mesajlar içermektedir.
Bu “şirk ve şeytan evliyası” ile kastedilen nedir?
Kur’an onlarca yerde, bunu tanımamıza yarayacak bilgileri vermiştir. Şeytan evliyası, bunu bildiği için Kur’an’ın anadilde Türkçe olarak manasını anlayarak okunmasının halk tarafından yapılmasına şiddetle karşı çıkmaktadır.
“Şeytan evliyası”,
– Allah ile kul arasında aracı yapılan,
– Allah’a yaklaşmada yardımcı oldukları varsayılan (bkz: Zümer/3),
– Allah katında şefaatçi oldukları ileri sürülen (Yunus/18) şürekâ (Allah’a ortak tutulanlar) türünün en belirginlerinden bir zümrenin adıdır.
Halk dilinde bunlara daha başka adlar da verilmektedir.
Bilinmesi gereken, bunlarınAllah ile insan arasında bir komisyonculuk faaliyeti yürüttükleridir. Bu faaliyetin esası şudur:
Allah’a kul olmak için, özellikle iyi kul olmak için bu haraç tezgâhına az veya çok, şu veya bu şekilde bir şeyler vermek ve ondan onay almak zorunda bırakılıyorsunuz.
Kur’an’ın en kahırlı musibetlerden biri olarak yüzlerce ayette gündeme getirip insanı sakındırdığı bu illet, Allah’ın en dinmez öfkeyle cezalandıracağı şirk zulmünün temel görünümlerinden biridir. Bu illeti insanlık bünyesinden Kur’an temizledi, fakat Allah ile aldatma dinciliği, onu tekrar, Müslümanların yaşamına bir ‘kurtarıcı’ yaftasıyla soktu.
Hak düşmanı evliyanın özellikleri, belirtileri, tavrı, tarzı yüzlerce ayette gösterilmektedir. Şimdi tüm bu ayetleri göz önünde bulundurarak hangi sakatlıkları taşıyanların şeytanın evliyası sayılması gerektiğini sıralayalım:
( a ) Dini, Kur’an’ın dışına çekmek,
( b ) Kur’an dışında tenkit edilmez, eleştirilmez kitaplar (zübür) kabullenmek,
( c ) Hz. Muhammed dışında eleştirilmez kişiler kabul etmek,
( d ) Kendilerini veya bazı kişileri Allah ile insanlar arasında yakınlaştırıcı veya şefaatçi[8] görmek, göstermek,
( e ) İslam dinini tebliğ işini bir çete mantığıyla şiddet, tehdit, baskı, kandırma, yalan, hile, ikiyüzlülük gibi şeytanî-Yezidî politikalarla yürütmek,
( f ) Allah ve din adına yaklaştığı veya çağırdığı insanlardan ‘hediye’ adı altında veya ‘dine hizmet, cihat, maneviyatçılık, muhafazakârlık, maneviyatlı nesil yetiştirme’ vs. yaftalarıyla sürekli dünyalık toplamak,
( g ) Tebliğ ve fikir mücadelelerinde, kendisi dışındakileri ‘kâfir, zındık, fâsık, reformist, sünnet düşmanı…’ gibi, tarih boyunca tüm din sömürücülerinin kullandığı ithamlarla karalamak,
( h ) “Gaye, vesileleri mubah kılar” putperest mantığıyla sürekli yalan söylemek, iftira etmek, çamur atmak, hakarette bulunmak, çalmak-çırpmak, ırza-namusa sataşmak,
( ı ) Sünnet adı altında sürekli bir biçimde Arap-Emevî örflerini din yapıp topluma pompalamak,
( i ) Saygıdeğer Hz. Muhammed’i Allah’ın elçisi olma konumundan çıkarıp, Allah’ın ortağı olma noktasına doğru çekmeye yönelik kabul ve tavırlar sergilemek,
( k ) Peygamberi bir ‘tahalluk /ahlakını örnek alma’ modeli olmaktan çıkarıp bir ‘teşekkül /şeklini esas alma’ modeli haline getirmek,
( l ) Kur’an’ın okunup anlaşılmasına engel olacak din ve insanlık dışı şu iddiaları ileri sürmek: “İbadet yalnız Arapça yapılır, Kur’an’ın çevirisiyle namaz kılınmaz, Kur’an abdestsiz, baş açık, diz çökmeden, hayızlı iken, lohusa iken okunmaz; Kur’an’ın Türkçe mealini okumak hatim sayılmaz vb…”
( m ) Allah’a ve Peygamber’e vekillik şeklinde algılanarak, bir tür müşrik siyaset kurumuna dönüşen halifeliği, dinin bir gereği gibi göstermek suretiyle halkın raiyyeleşmesine /sürüleşmesine engel olan Kur’ansal buyruğu[9] saf dışı etmek.[10]
Şeytan evliyasının tüm bu Kur’an-dışılıkları örtmek için kullandığı tek şey vardır:
Halkın bilgisizlik ve duygusallığını sömürmek.
Ayetlerde ‘yedek ilah’ anlamındaki şer evliyasının tanımı verilmemiştir. Bu da bir Kur’an mucizesidir. Şirk kaosunun tanımını vermeye ne hacet! Karanlığı tanımlamakla bir yere gidilemez. Işığı tanımlamak gerekir. Çünkü ışık tektir.
Şeytan evliyası,
* İşini-aşını,
* Emeğini-ekmeğini,
* Sevgisini,
* İtibarını sömürüp köleler gibi kullandıkları insanları, tarih önünde rezil ettiler.
Müslüman kitlelerin insanlık kervanında öncü rolünden çıkıp atık toplayıcı durumuna geçmesinin esas nedeni, Kur’an tevhidini kirleten bu Şeytan evliyasının şirk zihniyetidir.
Sedat Şenermen
Kaynakça
[1], [2] Yaşar Nuri ÖZTÜRK, ALLAH İLE ALDATMAK, İstanbul, 2008, Yeni Boyut Yayınları, s.25, 26 [3] Bakınız: YÜCE KUR’AN ZUHRUF/36; MÜCADELE/19. [4] Yaşar Nuri ÖZTÜRK, ALLAH İLE ALDATMAK, s. 26. [5] YÜCE KUR’AN LOKMAN/33; FATIR/5; HADİD/14. [6] Bkz. Yaşar Nuri ÖZTÜRK, ALLAH İLE ALDATMAK, s. 24. [7] “Örgütlü Şeytanlık” konusunu kapsayan ve içinde bu ifadeler de bulunan Kur’an’daki şeytan/şeytanlık’la ilgili ayetlerin tümünün açıklamalarını da içeren hususlar için bkz. Sedat ŞENERMEN, ŞEYTAN İÇİMİZDEKİ… DIŞIMIZDAKİ bireysel… küresel, İstanbul, 2019, Ulak Yayıncılık. [8] Bkz. YÜCE KUR’AN ZÜMER/3; YUNUS/18. [9] Bkz. YÜCE KUR’AN BAKARA/104. [10] Yaşar Nuri ÖZTÜRK, ALLAH İLE ALDATMAK, s.29, 30, 31.