Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip (1893-1934), 23 Nisan 1933 sabahı kendi çocuklarına yazdığı andı okutmuş ve o gün Çocuk Haftası’nı açış konuşmasında da bu metni kullanmıştı. Bu konuşmanın ardından Öğrenci Andı, 18 Mayıs 1933 tarihinde Bakanlıkça yayınlanan bir genelge ile uygulamaya konularak, okullarda hep bir ağızdan okutulmuştur.
Andımız, etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamakta olan insanları, millet bütünlüğü içinde ortak bir ülküye yönlendirmeyi amaçlıyordu. Andımız, öğrencilerin sevgi, saygı, vatan, cumhuriyet, Atatürk ve Türk Milleti kavramlarını benimsemelerinin simgesiydi. Andımız, milli ruhun genç beyinlere aşılanması ve ulusal değerlerin aktarılması işlevini görmekteydi. Öğrencilere Atatürk ilkelerine bağlılık ruhunu aşılamak için çalışan Reşit Galip, kısa süren bakanlığı döneminde çok önemli yeniliklere imza atmıştır.
Öğrenci Andı’nın metni 1972 ve 1997 yıllarında bazı değişikliklere uğramıştır. AKP hükümetinin uygulamaya koyduğu sözde ‘demokratikleşme paketi’ kapsamında yapılan yasal değişikliklerle, 8 Ekim 2013 tarihinde Öğrenci Andı’nın okullarda okunmasına son verilmiştir. Öğrenci Andı, Türk düşmanlığı konusunda PKK terör örgütü ile dayanışma içinde olanlar tarafından, sözde çözüm süreci denilen, rezil bir süreçte kaldırılmıştır. Bu talebin PKK terör örgütünün bebek katili başı Abdullah Öcalan’dan geldiği de bilinmektedir.
Bu karar üzerine Türk Eğitim-Sen ile Eğitim İş Sendikaları, Danıştay’a dava açmışlar ve Danıştay 8. Dairesi, 18 Ekim 2018 tarihinde Öğrenci Andı’nı yürürlükten kaldıran düzenlemeyi iptal etmiştir. Ancak bu karar, AKP hükümeti tarafından uygulanmadı. Milli Eğitim Bakanlığı, bu kararı temyiz etti ve dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na geldi. Kurul, üç yıl sonra 12 Mart 2021 tarihinde itirazı oy çokluğuyla kabul ederek, Danıştay 8. Dairesi’nin yönetmeliği iptal eden kararını bozdu. Bu kararın ardından artık okullarda Öğrenci Andı okunmayacaktır.
12 Mart 2021 tarihinde Danıştay 10. Dairesi tarafından alınan kararla Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı, Liyakat Nişanı’nda bulunan Atatürk kabartması da çıkarıldı. Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek amacıyla Atatürk’ü ve Türk kimliğini yok etmek için dış ve iç güçler elbirliğiyle çalışmaktadırlar. 2002 yılından bu yana Türk adını her yerden silmeye başlayanların, Andımız’ı kaldırmaları da şaşırtıcı olmamıştır.
Dünyanın bazı ülkelerinde Andımız’a benzer şekilde, ülkeye ve bayrağa ‘bağlılık yemini’ bulunmaktadır. ABD’de devlet okullarında öğrenciler sabahları ABD’nin bayrağına ve o bayrağın simgelediği cumhuriyete bağlı kalacaklarına, bölünmez, tek ulus için ant içerler. Bu uygulama ilk ve ortaokullarda her gün, lisede ise haftada bir gün yapılmaktadır.
“Apo’nun heykelini dikeceğiz” söylemiyle ünlenen Selahattin Demirtaş, 29 Mart 2011 tarihinde şöyle diyordu: “Her sabah, her sabah yeniden, 8 yıl boyunca ilköğretim çocuklarına Andımız’ın zorla okutulması… Militarizmin çocukların ruhuna işlenmesi faaliyeti değil midir?” AKP’nin zaten Türk Milletine, Atatürk’e ve laik cumhuriyetimize bakış açısı biliniyor. CHP’nin genel başkanının ‘dost’ olarak nitelendirdiği Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve Saadet Partisi genel başkan ve yöneticileri de, Andımız’ın kaldırılmasına destek açıklaması yaptılar.
Andımız’ın kaldırılması sürecinde tepkiler Danıştay’a gösterilmektedir. Oysa kararı veren Danıştay değil, öncelikle AKP iktidarıdır. Andımız’ın kaldırılması kararı açılım süreci sırasında AKP-HDP ortaklığında alınmıştır, Danıştay o kararın gereğini yerine getirmiştir. Yargı bağımsızlığı bitirilince, Danıştay’ın böyle karar vermesi de normaldir. Çünkü Danıştay, 2018 yılında Andımız’ın kaldırılmasını iptal ederken metinde yer alan Türk ifadesinin, ırk anlamında olmadığını ve uygulamanın çağdaş eğitime aykırılık taşımadığını bildirmişti.
Atatürk’ün millet tanımı çok açıktır: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Türk milleti, Türkiye halkının devlet kurarak aldığı ulusal bir kimliktir ve ırkçılıkla hiç ilgisi yoktur. Ancak ulusun bir parçası olmayı içlerine sindiremeyenler, emperyalizmin emrinde olanlar bu konuyu anlamamakta ısrarcıdırlar.
Andımız’a karşı çıkan ulus devleti reddeden siyasal İslamcı ümmetçilerin amacı demokratik ve laik cumhuriyeti din devletine dönüştürmek, evrensel hukuk yerine şeriat hukuku getirmektir. Rehber İmamlık rejiminin ideolojisi budur. Andımız’a karşı çıkan “Türk ulusunun” eşit parçası olmayı kabul etmeyen ırkçı Kürt milliyetçilerin amacı ülkemizin bölünmesidir. Andımız’a karşı çıkan liberal görünümlü cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının amacı, ülkemizi Sevr haritasına göre şekillendirmektir.
Andımız’ın kaldırılması, yapılması düşünülen yeni anayasada Türklük ifadesinin ve Atatürk Milliyetçiliğinin olmayacağı yönündeki işaretlerdendir. Bu konuda muhalefet partilerine büyük sorumluluklar düşmektedir; dileriz proje olmaktan sıyrılarak, ülkemizin gerçeklerini görüp, gereğini yapma konusunda gerçek bir güç birliği yaparlar.