1 Eylül 2021 tarihinde Uluslararası Kafkas Derneği, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmişti. Bu ziyarette Çerkez Ethem’in olmayan itibarının iadesi konusunda Kemal Kılıçdaroğlu şunları söylemişti: “Topal Osman’ın, Adnan Menderes’in, Nazım Hikmet’in iade-i itibarı yapıldı, Çerkez Ethem’in niye yapılmasın? Bu konuda siyasetçilerden çok tarihçilerin konuşması lazım, İskilipli Atıf Hoca’ya nasıl iadeyi itibar verilmiş ise, tabi ki Çerkez Ethem’e de iadeyi itibar verilmeli, daha ötesi mezarı da Türkiye’ye getirilmeli, Bunlar bizim değerlerimiz.”
Bu konuda “tarihçilerin konuşması lazım” diyen Kılıçdaroğlu, cumhuriyetten, Atatürk’ten intikam alırcasına yine gerçekleri görmezden gelmektedir. Ulusal Kurtuluş Savaşımızda Yunan saflarına geçen ve milli mücadeleye ihanet eden birine itibar iadesinde bulunulması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Çerkez Ethem’in kim olduğunu bilmemektedir.
Çerkez Ethem ve ailesi 1860’lı yıllarda Kafkaslardan Anadolu’ya sürgün gelmişlerdir. Sürgün olmalarına karşın, Bandırma ve Manyas’ta çok geniş arazileri, çiftlikleri ile değirmenleri vardır. Milli Mücadele sırasında Batı cephesinden çağrılan Çerkez Ethem ve Kuvayi Seyyare birlikleri, 24 Haziran 1920 tarihinde Yozgat Çapanoğlu İsyanını bastırmıştır. Bu konuda İsmet Paşa’nın yorumu ilginçtir; “Yozgat isyanı çok kanlı bir şekilde bastırılmış ve Yozgat yağma edilmiştir. Ethem Beyin kuvvetleri Yozgat’tan yağmaladıkları hayvan ve değerli eşyaları Ankara pazarlarında haraç mezat sattılar.” Mustafa Kemal Paşa’nın yorumu şöyledir; “Yozgat’ta isyan edenlerin tepelenmesine gitmiş olan bir kuvvetin diğer taraftan masum olan ahaliyi zarara soktukları anlaşıldı. Hâlbuki istediğimiz o değildi. Bazı yerlerde koyunlar ve değerli eşyalar gasp olunmuştur.”
TBMM Hükümeti’nin siyasi otoritesini tanımayan, TBMM Hükümeti’nin düzenli ordusu dışında, kendi ordusunu bağımsız bir askeri otorite olarak gören ve buna göre hareket eden Çerkez Ethem, 1920 yılının son aylarında ayaklanmaya başlamıştır. Anadolu’nun bazı bölgelerinde büyük bir vahşetle yağmacılık yapan Çerkez Ethem, Ulusal Kurtuluş Savaşı’mız sırasında Yunan saflarına geçmiş ve milli mücadeleye ihanet etmiştir, hainliği tescillenmiştir. Böyle birinin itibarı olamaz; olmayan itibar da iade edilemez.
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal için ‘isyankârdır, katli vaciptir’ diyen, Kuvayı Milliye’ye ve Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan İskilipli Atıf, Teali İslam Cemiyeti’nin yöneticisi olarak yayınladığı bildirilerde şunları söylemiştir; “Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır, padişahımız efendimizin daveti üzerine gelmişlerdir, onlara saygılı olalım. Asıl kafası koparılacak mahlûkat Ankara’dadır.”
Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra cumhuriyetin ilanına, şapka ve harf devrimlerine karşı çıkan İskilipli Atıf; “yeni harfleri kullananlar cehennemde yanacak, şapka giymek küfürdür, dinsizliktir” diyerek halkı sürekli olarak kurtuluş hareketine ve devrimlere karşı kışkırtmıştır. Ankara İstiklal Mahkemesi, İskilipli Atıf Hoca’yı ‘halkı kışkırtmak’, ‘ayaklanma çıkarmak’, ‘dini politikaya alet etmek’ ve “İngilizlerle işbirliği yaparak, vatana ihanet etmek’ suçlarından yargılamıştır ve 4 Şubat 1926 tarihinde idam edilmiştir. Bütün bunlara karşın bu hainin adı 23 Şubat 2012 tarihinde Çorum’un İskilip ilçesindeki Devlet Hastanesi’ne verilmiş, anma programları düzenlenmiş ve adına sempozyum bile yapılmıştır.
Mütarekenin koyu bir İngiliz işbirlikçisi, bir cumhuriyet düşmanı, sözleri ile katıksız bir hain olan medrese öğretisinin İskilipli Atıf Hoca bozuntusu, bizim değerimiz olamaz. Benzer şekilde Şeyh Said’in adını meydana verenler, Seyid Rıza’nın heykelini dikenler, Said Nursi’ye övgüler düzenleyenler, Fethullah Gülen’in sözünden çıkmayanlar, kısaca bu hainlerin peşinden gidenler laik cumhuriyetimizden intikam alma hevesindeki emperyalist maşalardır.
Bu hainleri “bizim değerimiz” olarak görenler de, aklamak isteyenler de laik ve demokratik cumhuriyetimiz ile eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün düşmanlarıdır. Bunu böylece bilmek ve gereğini yapmak zorundayız.