Siyasi iktidarın vurdumduymazlığı, muhalefetin beceriksizliği ve hepsinin kendilerine verilen görevleri yerine getirmeleri sonucunda güzel ülkemiz hukuksuz, eğitimsiz, üretimsiz bırakılmış, ekonomik veriler can yakarken, ülkemizin itibarı yerlerde sürünürken, ulusal kaynaklarımız, doğal güzelliklerimiz yabancılara peşkeş çekilmektedir.
22 Kasım Pazar günü Alman savaş gemisi, Libya’ya yardım malzemesi götüren uluslararası sulardaki bir Türk kargo gemisini uluslararası hukuka aykırı bir şekilde basarak, gemide arama yapmış, kaptanı ve personeli saatlerce silah zoruyla alıkoymuştur. Ülkemizin itibarının yok edildiği dönemde, buna benzer olaylar sürekli yaşanmaktadır. “Eyyyy..” nidasıyla bağıranların sakin tepkisi, muhalefet tarafından da benimsenmektedir.
26 Kasım Perşembe günü Katar emiri ülkemize geldi ve yapılan görüşmeler sonunda Varlık Fonu aracılığıyla Katar’a İstanbul Borsasının %10 hissesinin devri, İstinye Parkı hisselerinin devri, Global Liman İşletmeleri Antalya Liman İşletmeleri hissesinin devri sağlandı. İstanbul Haliç Altın Boynuz Projesine ortaklık ile Serbest Bölgelerin tanıtımı Katar’a verildi. Katar ile ortak Ekonomi ve Ticaret Komisyonu kurulması, Kadın ve Sosyal Hizmetler arasında söz sahibi olma işbirliği, diplomat değişimi ve Katar’a Türkiye Hazine ve Maliye Bakanlığı yönetiminde Ekonomik, Mali işbirliği anlaşmaları yapıldı. Bunların dışında Katar’a, Türkiye’de bulunan Su Yönetimi verildi.
Yapılan anlaşmanın içinde Su Yönetiminin olması dikkat çekicidir. Bir çöl ülkesi olan Katar’ın su gereksinimi deniz suyu arıtılarak karşılanmaktadır. Bu durumda yönetilecek su hangisidir? İklim değişimi, kuraklık ve hatalı su yönetimi politikaları nedeniyle ülkemizin barajlarındaki doluluk oranı %35 seviyesine gerilemiştir. Bu anlaşma ile Katar’a su verilirse, ülkemizdeki su yönetimi durumunun ne olacağı belli değildir.
Yüzölçümü İzmir kadar, nüfusu Bursa kadar olan, petrol ve özellikle doğalgaz rezervi zengini Katar’a daha önce de birçok satış yapılmıştı. Siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen Katar, başta Tank Palet Fabrikası olmak üzere ülkemizdeki özelleştirmelerden aslan payını almakta, yapılması düşünülen İstanbul’daki kanalın güzergâhı olmak üzere arazi alımlarıyla da dikkat çekmektedir. Futbol maçlarının canlı yayın hakkı Katar’lılara verildi ve spor kulüplerine Katar’ın ödemediği parayı da biz ödeyeceğiz. Katar sevgisi, ülkemizin neredeyse tamamının Katar’a satılmasıyla tamamlanacağa benzemektedir. Katar’a neleri, nasıl bir pazarlıkla ve kaça satıyoruz doğru bilgi paylaşımı yoktur. Sanki kendi hisselerinin satışı yapılıyor, kendi tapulu mallarını satıyorlar. Ülkemizin her vatandaşının hakkı olan şeyler, katar katar satılıyor.
Bu satışların yaratacağı sıkıntıyı önlemek için hemen ertesi gün “Kanal İstanbul’u yapacağız” demenin ardında, Katarlılara yeni rant sağlamak yatmaktadır. Siyasi iktidarın iş bilmezliği yüzünden toplum salgından kırılıyorken, suçu topluma atıp, Kanal İstanbul’u gündeme getirmek, gerçekleri saklamak anlamındadır. Yapılması düşünülen kanalın çevresinde arsa alanlar, Marmara Denizi’nin yok olmasına ve doğa katliamına aldırış etmeden batırılan geminin mallarını almak için yarışmaktadırlar.
Bütün bu satışlara karşı büyük eylemler yapması, ortalığı inletmesi gereken muhalefet, yurt dışından ülkemize demokrasi getirtmekle uğraşmaktadır. CHP Genel Başkanı yeni seçilen ABD başkanından Türkiye’deki bütün demokrasi hareketlerini desteklemesini istemiştir. AB’den, AB liderlerinden de aynı talepte bulunmuştur. Yunanistan’ın işgal ettiği Ege adalarımızla ilgili konuşulmamasını söyleyen CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz de, yeni ABD yönetiminin ülkemizde hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, yargı sisteminin siyasetten arındırılmasına, güçler ayrılığına, demokratik reformlara, medya, ifade, toplanma özgürlüğü gibi tüm temel hak ve özgürlüklere çok güçlü bir vurgu yapmasını istemektedir. Emperyalist devletlerin nasıl demokrasi götürdüğü Irak, Suriye, Libya, Mısır gibi devletlerde görülmüştür ama emperyalizmin hizmetkârları ısrarla demokrasi istemektedir; ülkemizin satılması umurlarında bile değildir.
Topluma açı reçete sunup, iş Katar’a gelince elde ne var ne yok her şeyi sunmak “yerli ve milli” olarak açıklanamaz. “Yerli ve milli” olduklarını söyleyenlerin bu Katar sevgisinin nedeni de anlaşılacaktır bir gün. Mutlaka bu düzen değişecek ve tüm yapılanlar ile kirli ve akçeli işlerin hesabı bağımsız yargıda sorulacaktır. İşe önce muhalefetin düzeltilmesiyle başlanılması gereklidir.