Uzun yıllardan beri hatta AKP iktidarından da önce Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından gerçekleştirilen sınavlarda hırsızlık yapıldığı ve soruların verildiği bilinmektedir. Bu sahtekârlık olayı önce 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet olaylarının ve özellikle de 15 Temmuz 2016 olayının ardından, Fethullah Gülen cemaati ile ipler kopartılınca gün ışığına çıkartıldı.
ÖSYM; Yükseköğretim Kurumları Sınavından (YKS), Tıpta Uzmanlık Sınavına (TUS), Kamu Personel Seçme Sınavından (KPSS), Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavına (ALES), Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavından (ÜDS), Adalet Bakanlığı Hâkim adayları sınavları ile İçişleri Bakanlığı Kaymakam adayları sınavlarına kadar daha pek çok kurum için sınav gerçekleştirmektedir. Ancak yapılan her sınavdan sonra kusurların, yanlışların, sahtekârlıkların ortaya çıkması, ÖSYM’ye olan güveni bitirmiştir ve böylece durumun kötülüğü gözler önüne serilmiştir.
Fethullah Gülen cemaati ile yollar ayrıldıktan sonra bile gerek siyasi iktidar yanlılarına, gerekse farklı cemaat ve tarikatlara soruların düzenli olarak verilmeye devam ettiği ve yapılan sınavların çoğunda sahtekârlık olduğu bellidir. Sınavlara olan güven yitirilince, geleceğe olan güvenimizi de yitiririz. Gençlerin geleceğe olan güvenleri bitince, yurt dışına gitme isteği ağır basmakta ve böylece beyin göçü başlamaktadır.
Yapılan birçok sınavda belirli dershanelerin ya da deneme sınav soruları kitapçıklarında bazı soruların benzerleri görüldü ama ilgililer inandırıcı açıklamalar yapmadılar. Bazı sınavlar iptal edildi ama yeterli ceza verilmediği için, sahtekârlıklar ve yolsuzluklar tekrarlandı.
2010 yılında yapılan KPSS’de önceden sorular verildiği için öğretmen olacaklarla ilgili sınav iptal edilmişti. Ancak diğer alanlar iptal edilmedi ve tüm soruları doğru yapanların hepsi kamu görevlisi oldu. Kimi kaymakam oldu, kimi devletin yüksek görevlerine gelecek bölümleri kazandılar. ÖSYM, 6 Mayıs 2012 tarihinde yapılan “Avukatlar İçin Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavı”nda, “sınavı üstün başarı ile kazanan dört evli çiftin yanıt kâğıtlarındaki “tıpkılılık” ve “derece yapmış bazı adayların soru kitapçıkları üzerinde hiçbir işlem yapmaksızın matematik sorularında %100 doğru yapmış olmaları” nedeniyle sınavı iptal etmişti. Soruşturma açıldı ama ne yetkililer, ne de sınavda sahtekârlık yaptıkları belirlenenler için gerekli ceza verilmedi. Sahtekârlık yaparak bu sınavı kazananlar, şimdi adliyelerde hukuk uygulamakta ve adalet dağıtmaktadırlar. Böyle bir uygulamanın olduğu yerde hak, eşitlik, adalet olmaz.
2022 KPSS’de sınav sorularının bir bölümünün bilinen bir yayınevinin yayımladığı kitapçıktaki sorularla ve yanıt şıklarıyla aynı olduğu yönünde kamuoyuna bilgi yansıdı. Bunun üzerine tepkiler çoğalınca ÖSYM Başkanı görevden alındı ve yerine İsmailağa cemaatine övgüler düzen, destekçisi olan bir öğretim üyesi atandı. Ardından sınav iptal edildi. Ortada suç olduğu kesin ama suçluyu ve cezayı görmek mümkün olmuyor. Yine milyonlarca gencin emeği ile okuyup, başararak kamuda bir işe girebilme istekleri, hayalleri ve gelecekleri çalındı. İşin gerçeği 2022 KPSS, sorular verildiği için iptal edilmedi, soruların verildiği ortaya çıktığı için iptal edildi. Sahtekârlık yapıldığı ortaya çıkartılamayan birçok sınav sonucunda, kimlerin kamuda hangi görevlere geldiği, ne işler yaptığı, kimlere hizmet ettiği şimdilik bilinmemektedir.
Bu arada son ÖSYM olayında siyasi iktidarın ve AKP genel başkanının farklı hareket ettikleri görüldü. Birçok büyük skandal, sahtekârlık ve yolsuzluğu görmezden gelenler hemen tepki verip, Devlet Denetleme Kurulu’nu göreve çağırdı, ÖSYM Başkanını görevden aldı ve sınav iptal edildi. Buna benzer pek çok olayla ilgilenmeyenlerin birden bire tepki vermesi de ilginçtir. KPSS’nin iptal edilmesi olumludur ancak yeterli değildir, çünkü sınav sahtekârlığında adı geçenlerin, yargı önüne çıkarılmaları gerekir. Ama benzer şekilde sahtekârlık yapılan sınavlarla makam alanlardan adalet sağlamalarını beklemek kuşkuludur. Zaten bu kadrolarla yenilenecek KPSS’de yine sahtekârlık yapılmayacağının garantisi de yoktur.
Askeri okulların sınavlarında Fethullah Gülen yanlılarına sorular verilirken birlikte yürüyenlerin “kandırıldık” demesi, bizler için inandırıcı değildi. Zaten “ne istediler de vermedik?” sözü başlı başına bir itiraftır. Ülkemizde yapılan sınavlardaki sahtekârlıkların parti ve tarikat bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştır. ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlarda sürekli olarak bu skandal yaşandı. Bu ve benzer pek çok olayda görüldüğü gibi adaletsizliğin, hukuksuzluğun, eşitsizliğin büyük boyutlara ulaştığı bir ortamda, ahlak nedir, doğru nerededir diye sorulması gerekmektedir. Adaletin ve hukukun bitirildiği yerde, toplumun karışıklığa ve çatışmaya sürükleneceği bilinmelidir. Zaten son zamanlarda yapılan kışkırtmaların ve cem evlerine saldırı olaylarının bu yönde olduğunu da aklımızdan çıkarmamalıyız.
Her konuda yalan yanlış, saçma sapan açıklamalarda bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ÖSYM konusunda nasıl bir açıklama yapacağı da merak konusudur. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dini konulardaki karar ve danışma organı olan Din İşleri Yüksek Kurulu’nun her gün artan hayat pahalılığının sorumluluğu için “fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren Allah’tır” söylemi üzerine, ÖSYM sahtekârlıklarından da Tanrı’yı sorumlu tutabilirler. Çünkü din ile toplumu uyutanlardan ve Tanrı ile halkı kandıranlardan her şey beklenir.