103 emekli amiralin bildirisi sonrasında ortalık toz duman oldu ve bazı amiraller gözaltına alındı. Siyasi iktidar ve yandaşları darbe çağrısı diyerek yine mağdur rollerine büründü. Kendilerini entel ve aydın olarak gören bazıları da, amirallerin bildirisine destek olmak, demokrasiyle bağdaşmaz dediler. Bu bildirinin tamamını okumayanların böyle yorumlarda bulunmaları aydın insan taklitliğinden öte gidememektedir.
Bildiride yer alan Montrö Sözleşmesi, ülkemiz için hayati önemde değil midir? Bunun tartışmaya açılması ile ülkemizin neler yitireceği bilinmiyor mu? Bildiride yer alan cübbeli amiralin tekke ziyaretinin sonuçlarını hep birlikte görmüyor muyuz? Laik ve demokratik düzeni böyle mi koruyacağız? Bildiride yer alan Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmak, her Türk yurttaşının görevi değil midir? Atatürk’ün ölümünden sonra bugüne kadar geldiğimiz durumdan hiç mi ders çıkartamıyoruz? İşte bu nedenlerle, emekli amirallerin bildirisine destek olmak zorundayız.
Anayasaya göre ülkede herkes görüşünü tek tek ya da toplu olarak açıklayabilir. Kişilerin ya da kurumların ülke çıkarları söz konusu olduğunda, görüş açıklamaları son derece doğal bir haktır ve bir yurttaşlık görevidir. Bildirinin zamanlaması yanlışmış, hepsi amiralmiş, gece yarısı basına verilmiş gibi anlamsız ve gerçek dışı yorumlarla, emekli amirallerin bildirisini değersizleştirmeye çalışanlar, yanlış yerde nöbet tutmaktadırlar. Olaylara ülkemizin geleceği ve bütünlüğü açısından bakamayanlar, emperyalizmin gizli ya da açık maşaları olmaya mahkûmdurlar.
Geçen yıl 126 emekli büyükelçinin Montrö konusundaki bildirisi ile 103 emekli amiralin bu bildirileri, ülkemizde Montrö konusundaki duyarlılıkları arttırmış ve toplumun bilincine katkı sağlamıştır. Cumhuriyetimizin temel sözleşmelerinden olan Montrö Sözleşmesi’ne bütün siyasi partiler aynı ölçüde sahip çıksalardı, ne emekli diplomatlar, ne de emekli amiraller bildiri yayınlamaya gerek duymazdı. Bu bildirileri aklın süzgecinden geçirmeden yorum yapmak yanlıştır.
Emekli amirallerin bildirisinin sonunda yazan şu cümle dikkatinizi çekti mi? “Deniz Şehitlerimizi anarak Saygıyla duyururuz.”
1953 yılında, 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece su üstünden seyrederken, saat 2.10 sularında Çanakkale Boğazı, Nara Burnu açıklarında ‘Naboland’ adlı bir İsveç yük gemisiyle çarpışan Dumlupınar Denizaltımız batmıştı. Ve denizaltında bulunan 81 subay, astsubay, er şehit olmuştu.
İşte bu emekli amirallerin bildirisi de, 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece saat 02.10’da paylaşılmıştı. Bu bildirinin zamanlaması yanlış demek, gerçeği yansıtmıyor; kaldı ki bu ülkede AKP genel başkanı hep gece yarısı demokrasiyle bağdaşmayan kararnameler çıkartıyor. Son yirmi yıldır darbenin askerlerden değil, sivillerden geldiğini de aklımızdan çıkartmamalıyız. Bu bildiri gündüz de yayınlansaydı, siyasi iktidar yine mağduru oynayacaktı. Bu bildiriye destek vermek, amirallerin arkasında olmak anlamına gelmez. Ülkemizin ulusal bütünlüğüne, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmak anlamına gelir.