Site icon Söz Gazetesi

Cepçiler görev başında..

Bayılıyorum bu tahterevalli siyasetine… AKP ne zaman ortaya bir top atsa, AKP filminin aktör ve aktrisleri ortaya fırlıyor. 20 yıldır aynı filmi aptal gibi(gibisi fazla…) BİZLERE İZLETİYORLAR. Yuhalayanın da, alkışlayanın da birbirinden farkı yok. Her iki taraf ta filmi meşrulaştırıyor.

Hiç aklınıza gelmiyor mu? Anayasa- Yargıtay kavgası, kurgulanmış olamaz mı? Bal gibi olur. Ne zaman gösterilene değil, gösterilmeyene odaklanırız…. İşte o zaman bu toplu uyutma seanslarında hipnoz olmayız.

Ne diyordu Joseph GOEBBELS (Hitler in Propaganda Bakanı)?

Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin.

R. Tayyip Erdoğan, başbakanlığı devrinde gazetecilerle sohbet ederken; “bu tür gündemler oluşturmazsam ülkeyi yönetemem ki” demişti.

20 yıldır Goebbels Propaganda yöntemlerine maruz kalıyoruz.

Yargının her birimi Adalet Bakanına bağlı değil mi? Yargıtay, AYM ve diğerlerini AKP seçmedi mi? Seçti! O zaman niye her oyunun üzerine atlıyorsunuz?

Sizleri biraz geçmişte gezdireyim de, top çeviren AKP tiyatrosunun saha kenarında etek sallayan ponpon kızları durumuna düşmeyin!

AKP Genel Başkanı 20 yıl içinde ve öncesinde, zaman zaman şu açıklamaları yaptı:

-Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.

-Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz. (Sanırım o durağa geldiler.)

-Türkiye’yi eyaletlere bölmek lazım. Merkezi yönetimin bir takım yetkileri bunlara verilmelidir. Belediye başkanları da bu konuda en yetkili olmalıdır. O bölgelerdeki her türlü eğitim de bunlara bırakılmalıdır. (HDPKK’nın talebi de aynıdır.)

-Referansımız İslamdır.Tek hedefimiz İslam Devletidir.(Hedef devlet için Yargıyı düzenlemek gerekiyor sanırım.)

-Osmanlı otuzu aşkın etnik grubu ümmet düşüncesiyle bir arada tuttu. Biz de öyle yapacağız. (Anladık mı neden lkemize selefi ümmet taşıyorlar? Osmanlı zayıfladığında isyan edip, düşmanla işbirliği yaptıklarını söylemeyi unutmuşlar… Ümmetmiş… Filistin konusunda gördük ümmeti…)

-Biz hazmettire hazmettire geliyoruz Allah’ın izniyle… Bu çalışmalarımız senaryoyu değiştirme çalışmalarıdır. Biz onun için geliyoruz. Biz Kemalist düzenin koruyucusu olamayız, bu mümkün değildir.

AKP’nin trolleri şöyle paylaşımlar yaptı:

-Çok yakında ordusuna namaz kıldıran genelkurmay başkanları göreceğiz. Reis karşısında haddini bilen, saygılı yiğit askerler göreceğiz. (Psikolojik operasyon görevlileri…)

2005 yılında TSK’ya Psikolojik operasyon birimi boşuna kapattırılmadı.

İstedikleri gibi at oynatmak için saha temizliği yaptılar…

-Biz hukuka aykırı bir şey yapmıyoruz. Mecellede(şeriat hukuku) böyle bir kaide var.

– Erdoğan Marmara Üniversitesi’nin bir açılışında;

 “Tarihimizde olduğu gibi Türkiye’de keşke her inanç grubunun ayrı mahkemesi olsa ne iyi olurdu!..”  (Çoklu yargı sistemi planlıyorlar.)

AKPM Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross bir öğle yemeğinde biraraya geldiği Erdoğan’ın “Anayasanın Türklük vurgusu yapan ilk 3 maddesine ihtiyaç kalmadı” dediğini açıklamıştı.(yeniçağ gazetesi) Nisan 2011. Yalanlanmadı.

ABD Donanması Haberalma Servisinin 1979 yılında ele geçirilen raporundan beyin yıkama teknikleri hakkında yazılan bir madde var. Bakalım beyin nasıl yıkanıyormuş:

“Tarih ve hukuku yeniden yazmak ve halkı sapkın yaradılışın hükmü altına sokmak…”

AKP 20 Yıldır İngiliz aparatları yardımıyla yalan bir tarih yazıyor. Diyanet sapkınlıkları meşrulaştırarak, halkı sapkın yaratılışın hükmü altına alma çalışmasını azimle yürütüyor.

Şimdi sıra, selefi din anlayışıyla bölücü bir anayasa yapmakta… Bütün bu yaygara o nedenle kopartılıyor. Önce kurumları çalışamaz hale getirirsin. İtibarsızlaştırırsın… Sonrası kolay… AKP’nin attığı topa koşan bilumum zevat(bilerek veya bilmeyerek) Türk Milletine kurulan kumpasa yardım ve yataklık ediyor. Tersten operasyon…

20 yıldır yargıyla oynadılar. Yeni anayasa dediler. Kaboğlu ve Özbudun’a yeni Anayasa taslağı hazırlattılar. Taslağı Türk Milletinden saklayıp Amerika’ya görücüye gönderdiler.

T.C. Devletini yargıyı kullanarak dönüştürdüler.

AKP ülkeyi  dönüştürmeyi bu kadar ustaca yapacak donanıma sahip değildir. Belli ki iktidara gelirken, icazet aldıkları ülke ellerine bir yol haritası vermiş. Kendilerinin açıp, kendilerinin kapattığı Kamu Müsteşarlığına,  yabancı eleman almak için yasal düzenleme yapmışlardı. Alınan o elemanlara ne oldu bilmiyoruz ama tahmin ediyoruz. Belli ki arka yüzde, operasyonel  işleri başka birileri yürütüyor.

Türkiye’de üretimin, tarımın, hayvancılığın bitirilmesi…

Atatürk’ün “kalelerimiz” dediği fabrikaların yok edilmesi tesadüf değildir.

Yer altı kaynaklarımız vatansız paranın temsilcilerine yağmalatılıyor. Hem de hiçbir bilimsel kurala uyulmadan…  Afrika’nın sömürge devletlerde uygulanan vahşi yöntemlerle bütün yer altı ve yerüstü kaynaklarımız yağmalanıyor.

Şimdi de mülkiyet hakkına el attılar. Bu yargı kapışması oyununa bir de bu açıdan bakın.

Yasa oylanırken yandaş muhalefetin yandaş vekilleri de oylamaya katılmadı…

Şimdi de Balıkesir/Edremit’te Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait 14 bin dekar alan içindeki 165 bin zeytin ağacının yaşamı tehlikede. Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait işletmeler kapatıldı. Anlaşılan o ki, yeni bir yağma ve talan öyküsü başlıyor.

Erdoğan bir zamanlar ne demişti?

-Türkiye’yi pazarlıyorum. Bizim için verilecek para önemlidir. Her şeyi pazarlar satarız. Parayı veren düdüğü çalar. (Ancak vatansız paranın temsilcileri böyle bir açıklama yapabilir.)

Halkın fakirleştirilmesi, paranın seçilmiş birtakım isimler üzerinden el değiştirmesi… Orta tabakanın yok edilmesi… Halkı çaresiz bırakıp, elinin-kolunun bağlanmasının nedeni;

Altın vuruşu yaparken halkın direnciyle karşılaşmamak için uygulanan bir proje olmalı değil mi?

Türkiye BOP gereği bölünecek 22 ülkeden biridir. AKP BOP’ne sadıktır. Filistinlileri Türkiye’ye alma kararı projeye sadakati gösterir. İnsancıl duyguları kullanıp, İsrail için alan temizliği yapmak… Tıpkı Suriye’nin Kuzeyini PYD için boşalttıkları gibi…

1889 yılında Fransa Maliye Bakanlığı Müşaviri ve Avrupa Devletlerinin İstanbul’daki Duyun-u Umumiye-Dış Borçlar Hesap Komisyonu Başkanı olan Daniel Ducaste şöyle diyordu:

“-Şimdi Türkler, hızla borçlanmaktadırlar. Ancak 25 yıl sonra Osmanlı toplumunda, borçlanmaya karşı sert muhalif unsurlar çıkacaktır. İşte o zaman, gerek alacaklarımız ve gerekse faizleri tehlikeye düşecektir. Bu nedenle; Türkiye Devletinin maliyesi, ekonomisi, hazinesi ve tüm servetleri üzerindeki bizim hayati çıkarlarımızı koruyacak Türk Yöneticilere ihtiyacımız olacaktır. Ben, bu yerli misyonerlerin; davamıza bizden ve bizim yapacağımız siyasi baskılardan çok daha faydalı olacakları inancındayım. Bunlar; TÜRK Milletine karşı kendi dillerinde ikna yöntemleriyle yaklaşacaklardır. Bu,”YERLİ MİSYONERLERİMİZ”; alacaklarımızın ve hayati menfaatlerimizin, tüm Anadolu ve Ortadoğu topraklarında bir ya da bir kaç yüzyıl, teminatlarımızın en önemli koruyucuları olacaklardır. (Gülsev E. İrhan)”

Günümüzün yerli misyonerleri kim veya kimler acaba(!)?

Osmanlı’da Lazistan, Kürdistan vardı diyen Erdoğan geçmişte şöyle bir açıklama yaptı;

– -Türkiye’de Kürt sorunu vardır. Bunu Türkiyelilik kavramıyla çözmeliyiz. (HDPKK’nın da talebi budur.)

Yani, bölücü ve gerici bir anayasa ile Türkiyelilik kavramı gelecek…

AYM-Yargıtay suni kavgasını sahiplenip taraf tutan, sözde YARGIDAN dem vuranlar, Türk Milletine oynanan oyunu perdeliyor.

Şeriatla yönetilen federe İslam devletini Cumhuriyetin 100. Yılında ilan edebilselerdi, intikam gerçekleşecekti. Yapamadılar. Belli ki bu yıl içinde işi bitirmek istiyorlar.

Çoklu yargı sistemi uygulamasını sisteme sokmak istiyorlar. Her inancın kendi yargı sistemi olan çoklu yargı sistemi… Osmanlı’da bu uygulama vardı. Azınlıkları devlet yargılayamadığı için işledikleri suçlardan ceza almıyorlardı. Çoklu yargı sistemi Lozan’da çok mücadele verilerek  kaldırılmıştır.

Dinci yönetime geçildiğinde, kendi soydaşları ve dindaşlarını korumak isteyenler, çoklu yargı sistemini önermiş olmalı…

***       ***      ***

Bunlar kendileri gibi Türk Halkının da Atatürk ve Cumhuriyetten nefret ettiğini sanıyordu. 20 Yıldır Atatürk ve kurduğu Cumhuriyet ile kavga ediyorlar. İngiliz ajanlarının adını yurtlara, okullara veriyorlar. Hainleri aklarken, Atatürk ve silah arkadaşlarını, Cumhuriyet rejimini mahkum etmek için operasyon üstüne operasyon yapıyorlar. Yüzlerce trol sosyal medyada yalanlarıyla zehir saçıyor. Diyanet ve operasyon elemanları Atatürk ve kurduğu devleti aşağılamak için her şeyi yapıyor. Sonuç? İnsanlar Atatürk ve Cumhuriyete daha çok sahipleniyor. O zaman ne yapmalı? T.C. devleti ile bir bağı olmayan, Dil, tarih ve ülkü birliği olmayan, istedikleri gibi kullanacakları bir kitleye ihtiyaç var. Suriyeli, Afgan, Pakistanlı, Afrikalılar bu nedenle ülkemize alınıyor. Açık kapı politikasının bir nedeni de budur.

Bir trol paylaşımında; “ Fırsat bu fırsat, çoğunluğu elde etmek için Müslümanları içeri alalım.” Diyordu.

Bütün dertleri, 100 yıl önce yok edemedikleri Türkleri  Anadolu’da boğmaktır.

Yeniçağ Gazetesinde çok vahim bir makale yayınlandı. Fatih Ergin;

“Suriye’den gelen TIR’daki Kalaşnikoflar kime gidiyordu?” Baslıklı makalesinde;

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/fatih-ergin-24736y.htm

Ülkemize giren sayısını bilmediğimiz silahlardan bahsediyor.

Bu durum sizlere neyi çağrıştırıyor? Bana, Suriye’de iç savaş çıkmadan önceki süreci hatırlatıyor. Önce sınır mayınları temizlenerek sınırlar açıldı. Sonra Türkiye üzerinden yüzlerce terör örgütü elemanı Suriye’ye girdi. İç savaş başladı.

TEHLİKENİN FARKINDA MISIIZ?

“Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak sayılır.”    

Mustafa Kemal ATATÜRK

 

(13. 11. 2023)

 

 

 

Exit mobile version