Şarlatanın teki şöyle yazmış;
“Atatürk bu ülke ve toplum için tartışılmaz ortak paydaymış! Atatürk bu ülke ve toplumun çimentosuymuş! Saçma olmaktan öteye bu ülke ve topluma karşı yapılmış büyük bir hakarettir bu tür propagandalar. Millî Mücadele’nin ruhunu, referanslarını, kadro ve hedeflerini çarpıtıp karartarak Cumhuriyetin despotik ve ırkçılığa varan milliyetçi niteliğini konuşturmayarak dilediğiniz kadar Ulu Önder Atatürk güzellemesi yapın. Tek Adam ve Tek Parti ufkundan ileriye geçmeniz mümkün değildir. Bilimsel sıçrama diye Türk Tarih Tezi gibi kafatasçı tezleri, Güneş Dil Teorisi gibi insanın neresiyle güleceğini şaşıracağı ütopyaları ısıtıp ısıtıp öne sürebilirsiniz ancak…”
Bu ahmakların yazdığına bakınca, Osmanlı Devletini Fransız İhtilalinden çıkmış bir demokrasi ülkesi zannedersiniz.
Behey ahmak, meftunu olduğunuz Osmanlı’da sen sadece sarayın tebaası, padişahın kuluydun. T.C. Devletine düşman olan sizler;
Kötü niyetli, tarih şuurundan yoksun, cahil, avanak sürüsünden başka bir şey değilsiniz.
Bunlar, merdiven altı kültürüne ait bu cahil cümleleri kurarak sadece kelime israf ediyorlar.
Osmanlı Yavuz Sultan Selim sonrası Türk düşmanıydı. Türk düşmanlığı, Türkler için söylenen onca aşağılayıcı sözler ırkçılık değil!.. Türklerin Enderun’a sokulmaması, devlet yönetiminden uzak tutulması… Sadece ölüme sürmek için askere alınması… Ağır vergiler altında inletilmesi ırkçılık değil, Türklere T. C. Devletinin kurulmasıyla hakkının iade edilmesi ırkçılıkmış… Türkler kurucu unsurdur! Kurduğu devlete adının verilmesi ana sütü kadar helaldir! Beğenmeyenin cehennemin dibine kadar yolu var. Bizler bu ülkenin tapusunu can vererek, kan vererek aldık. Bu ülke bizlere anamızın ak sütü kadar helaldir.
* * *
Bu iki yüzlü münafıklar Ata’yı tek adam dönemi diye suçlar. Bir aile devleti olan Osmanlı’yı da kutsar. Zannedersiniz Osmanlı demokrasinin beşiği… Osmanlı’da ahlak çöküşüne tek kelime etmezler. Etmediği gibi sözde yeni Osmanlıcıların ülkeyi ahlaken çökertmesine de tek kelime etmezler. Çünkü o ahlak çöküşünün bir tarafında kendileri de vardır. Yalanlarıyla, iftiralarıyla, yağmadan pay kapma yarışıyla ortak olurlar ahlaksızlıklara.
21. Yüzyılda kaçak saraylarda yaşayan tek adamları alkışlarlar. Tecavüzlere, kadın cinayetlerine, uyuşturucunun ilk okullara inmesine ses çıkarmazlar. Rüşvete, yolsuzluklara, mafyokrasi yöntemlerine ses çıkarmazlar. İşte ahlaksızlık budur! Edepsizlik budur!
Bu ahmaklar bütün ciddi devletlerin milli değerlerine ne kadar bağlı olduğunu ya bilmez, ya da işine gelmediği için bilmezler(!)..
Behey ahmak! Atatürk isteseydi padişah olurdu, olmadı. Senin desteklediğin tek adam gibi binlerce vatandaşı dava etmedi. Hainler yargılandı. Çocukları babalarının suçundan sorumlu tutulmadı.
O tarihte dünyada, Avrupa’da yönetimler nasıldı? Onu da yazsana!
* * *
Cahil şöyle devam ediyor:
“Anlatılan masallara bakacak olursak, Ulu Önder Atatürk, halkın kalbini kazanmıştı ama CHP’den başka bir tek parti kurulmasına dahi tahammül edemiyordu nedense! Hem halkın biricik sevgilisi Milli Şef idi hem de halkın iradesine, demokrasiye, çok sesliliğe amansız bir savaş açmıştı, hiç mi garip değil? Çok mütevazıydı, halkçılık ilkesine müthiş değer verirdi ama halk sefalet içerisinde kıvranırken, en basit hastalıklardan çoluk çocuk kavrulurken ülkenin her bir şehrine büyük paralar sarf edilerek bronz-mermer anıt heykeller dikmekten öteye somut iş yapılmıyordu…”
Bu ahmak ve pespaye iddialara bakınca, zannedersiniz ki, Osmanlı’dan sağlık hizmetleriyle donatılmış bir ülke kaldı. Zannedersiniz ki halk çok zengindi. Cumhuriyetle fakirleşti…
Behey cahil, Osmanlı millete hangi sağlık hizmetini veriyordu? Bir sağlık politikası mı vardı? Millet trahoma, bel soğukluğu gibi hastalıklardan kırılıyordu. Kurtuluş Savaşı sonrası yokluktan bir ülke var edildi. Anadolu harabe idi. Yeni Devlet Osmanlı’nın borçlarını bile üstlendi. Cumhuriyetin kurduğu ne varsa satıp yiyorsunuz. Utanmadan bir de işkembeden atıyorsunuz.
Köylere ebeyi Cumhuriyet gönderdi. Aşıyı cumhuriyet yaptı. Köylere okulları cumhuriyet yaptı. Görevim gereği köy köy gezdiğim iller oldu. O köylerde tek bir Osmanlı eserine rastlamadım. Sadece Kastamonu’nun Taşköprü ilçesine bağlı Abdal Hasan köyünde Osmanlı’ya ait bir külliye gördüm. Hepsi bu kadar.
* * *
Halkın iradesine, çok sesliliğe savaş açtı dediği İsmet Paşa, çok partili sisteme geçen isimdir. Üstelik o geçişe ülke şartları daha hazır olmadığı halde…Çok partili sisteme geçen İsmet Paşa’yı cahilce suçlayacaksın, 21. Y.Y.’da T.B.M.M.’sini konu mankeni yapan, kuvvetler ayrılığını bitiren, ayrıcalıklı, yargılanamayan insanlar yaratan, vatandaşına kumpas kuran bir yapıya dönüşen TEK ADAM sistemini öveceksiniz öyle mi?
*** ***
T.C. Devletine şu takım düşmandır;
Osmanlı’daki ayrıcalıklarını kaybeden dönme devşirmeler, Kurtuluş Savaşı sürecinde Yunan, İngiliz, Fransız gibi işgal güçleri ile işbirliği yapan hainler… Düşman ülkelerin ajanı haline gelen tarikat şeyleri ve askerlikten muaf asalak gibi yaşayan müritleri… Yani, yendiğimiz İtilaf devletlerinden geriye kalan artıklar… Yendiklerimizle birlikte yenilenler… Bunlar gerçek kimlikleri ile ortaya çıkamadığı için, din kisvesi altına sığınır. Düşmanlığını, zehrini oradan kusar.
T.C. Devletinin eşit vatandaşlık getirmesini, ayrıcalıkların kalkmasını, Türklerle eşit hale gelmelerini asla kabullenemediler. Din kisvesi altında düşmanlıklarını sürdürmeye devam ettiler. Türk kökenli olmayan etnik bakiyeler kimlik bunalımlarını din kisvesiyle örter. Çünkü etnik kimlikleriyle ortaya çıkınca kaybederler.
ABD Siyasi İşler Müsteşarı” sıfatlı John Kuntadter; 2000 Yılında BEKAROĞLU’na;
“Kemalizm, Türk halkının da dünyanın da önünde engeldir; artık güçlenmesine izin verilmemeli.” Diyor.
CIA ajanı Graham Fuller: “Türkiye Müslüman dünyaya liderlik etmeli ama bunun olması için, önce Atatürk’le hesaplaşmalı” demiştir.
AKİT yazarı da hesaplaşmaktan bahsediyor(!).. Diyor ki;
“Atatürk’ü ve Kemalizmi usulünce tartışmak halkın ve hukukun üzerine bir karabasan gibi çöken bir asırlık bürokratik oligarşiyle hesaplaşmak demektir.”
CIA ajanı Graham Fuller adına hesaplaşma istiyor cahil. Bunlara yerli misyonerler diyoruz biz.
90 yıl önceki işgal güçleri bu sefer demokratik yöntemlerle içimizdekilerle geldi(!)..
Püsküllü kukla Mısıroğlu;
“Halifelik gelsin de isterse kukla olsun…Keşke Yunan galip gelseydi… “ demiştir.
“BOP Türkiye için nimettir. ABD kendine bağlı halife ve taşeron istiyor. O ülke Türkiye’dir. “
Diyerek Türkiye’yi ABD’ye peşkeş çekme isteklerini açıkça söyledi. Bunun adı fikri PEZEVENKLİKTİR. Ahlaki PEZEVENKLİKTİR. Bu haine sahip çıkan herkes Türkiye’yi peşkeş çekme ihanetinin ortağı veya sahibidir. Bu gerçeği asla unutmayın!
Siz ‘keşke Almanya kazansaydı” diyen bir Rus, keşke Japonya kazansaydı diyen bir Çinli düşünebiliyor musunuz? Hiçbir ciddi devlet kurucusuna hakaret ettirmez. Ettiriyorsa, yönetim Truva atlarının eline geçmiş demektir. Devletin varlığını koruması gereken kurumlar gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içindedir!
*** ***
T.C.Devleti ve kurucu unsur olan Türklere düşmanlıklarını Atatürk üzerinden sürdüren Kuvayi İnzibatiye artıklarına şu soruyu sormak lazım:
Atatürk düşmanlığı üzerinden varmak istediğiniz yer neresidir? T.C. Devletinin kuran kurucu felsefeye düşmansınız madem, yerine neyi kurmayı planlıyorsunuz? Ya da neyin kurulmasını istiyorsunuz?
Bu soruya cevap verebilirlerse, asıl amaçları da ortaya çıkmış olur.