“Erdoğan, CHP’li bir Başkanı Beştepe’ye çağırıp bizzat transfer teklif etmiş.”
-Kim diyor bunu?
-CHP Genel Başkanı Özgür Özel.
-Kimi ima ediyor?
-Beştepe’yi işaret ettiğine göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı.. Sadece ima etmekle kalmıyor, “kesinlikle o” diyor.
-Pekiii Özgür Özel kendisine “transfer teklifi” yapılan ismin “ismini” neden vermiyor?
-O hassas konuyu “kapalı bir kutunun içine gizleyip, gizemli hale dönüştürmek için vermiyor..
-Türkiye, iki gün boyunca “kim bu belediye başkanı?” sorusuna cevap ararken, muhatap kişi, “O kişi benim” diyerek, konuya açıklık getirdi..
Muhatap kişinin adı: Ali, Soyadı: Demirçalı..
-Yüreğir Belediye Başkanı Demirçalı; “CHP baba ocağım.. Burada olmaktan çok mutluyum.. Cumhurbaşkanımızdan böyle bir teklif aldığım doğrudur.. Cumhurbaşkanımız ne zaman isterse, görüşürüm.. Ancak, CHP benim evim.. Yani kendi evimdeyim.. CHP’de siyaset yapmaya devam edecegim” dedi ve olayın don lastiği misali sündürülmesinin gereksiz olduğunu söyleyerek, SON NOKTA’yı koydu.
-Ali Demirçalı’nın kendisini götüren kişiyle (!) Beştepe’ye gitmesi doğru mu?
-Yanlış.. Hatta yanlışın kralı..
-Ben olsam gitmezdim.
………
Gelelim Özgür Özel cephesinde yaşananlara..
-Bay Özel’in çok konuşmaktan dolayı, çok “potlar” kırdığını her ortamda söyledim, söylemeye de devam edeceğim.. “Ey be arkadaş, sana uzatılan her mikrofona, sorulan her soruya cevap vermek zorundamısın?”
Bi dur, bi topa bas, bi soluklan, bi sus.. Çok konuşarak, “haklı olduğunu” kanıtlamaksa maksadın.. Kusura kalma ama, yanılan ve yanıltan pozisyona düşersin.”
Ali Demirçalı meselesi, bunun en CANLI, en TAZE örneğidir..
Muhatap kişi, Allah’tan çıkıp konuştu da, ALTI OK’un “dördüncü hedefi” hedefinden şaşmadı.. Hedef şaşırtmak isteyenler ise:
“Önce şaştı, sonra a-pı-şıp kaldı.”