Site icon Söz Gazetesi

HÜKÜMETİN NABZI MİLLETE DÖNMEKLE CANLANIR.

Değerli okuyucularımız dua ve selamla yazıma başlıyorum. Gaye ve hedefin millet ve devletin bekası için bir amaç için yola çıkılan yörüngeden, hedefe ulaştıktan sonra, unutulan bir millet ve araç olarak kullanılan bir devletin bugün içinde yaşadığımız sıkıntılar ve sorunlar, geldikleri yerleri unutan zihniyetin ve bugün bizleri yönetmede ki yolunu ve yönünü kaybetmesine vesile olmuştur.

Milletin teveccühü ile seçilen, ülkenin ve milletin yönetme sorumluluğu ehemmiyeti için ant içen bir yönetimin, kulvar değiştirip milletin ve devletin içinde yankılanan sancı ve haykırışlara kulak tıkayıp, parti ve koltuk sevdasının verdiği sarhoşluğun, vatan ve milleti unutturup vatan sevdasının önüne geçtiği için bugün kan kaybediyoruz. Sözle adaletten, gelişmekten, milletin refahından, ekonominin şaha kalkışından bahsediliyor, fakat somut olarak bakıldığında sadece balon olarak şişirilmiş, fakat içi boşaltılmış bir Türkiye ve ekonomiyle maalesef karşı karşıyayız. Başta adaletimizi kaybettiğimiz için, akarsu yatağını bulur misali, adalet iklimi bir türlü içinde yaşadığımız atmosferi kuşatamamış, akarsu yatağını bulmuş, fakat adaletin sıcak iklimi biz yönetilenlerle buluşmamıştır.

Objektif bir Türkiye penceresinden bir nabız yokladığımızda Türkiye kan kaybediyor. Tabiri caizse nefes alamıyor. Yanlış politikalar ve milletten kopma ve uzaklaşmalar, bir gölge gibi devlet ve milletin arasına girip, güneşlenme ve ilerlemesine engel teşkil ediyor. Nasıl ki bir insanın havasız, susuz, güneşsiz yaşaması mümkün değilse; bir ülkenin de adaletsiz, hukuksuz varlığını devam ettirmesi mümkün değildir. Her zaman eğri oturup doğru konuşmak gerekir. Bu ülke hepimizin, bu ülkeyi yaşatmak, yolunu ve yönünü buluncaya dek hep birlikte sahip çıkmamız gerekir. Daha önce defalarca anlattık, gene de değinmeden geçemeyeceğim. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, ve sosyal hukuk bir devlettir.

Türkiye Cumhuriyeti devletini anayasaya ve hukuka, bağlı kalma ülküsü cetvelinde yönetilmelidir. Eğer bugün bu kural geçerliliğini yitirmiş ve ısrarla siyasi yönetimin emrine verilmişse; bu hukuk ve anayasa ile yönetilen bir ülke vasfını kaybetmiştir. Bu vasfını kaybeden bir ülke, adalet ve hukukun üstünlüğüne sadece sözle karşılık verip, somut bir şekilde bu bir nevi devletin temeli, ve milletin oksijeni, güneşi, suyu tabir edilen bu adaleti, tesis etmediği müddetçe biz sancılarımız, sıkıntılarımız ile boğuşacak, ileriye dönük bir gelişmeden mahrum kalacağız. Biz her zaman ülkemiz, devletimiz, ve milletimizin salahiyeti için, her zaman doğruluk ve hakikatin taraftarı olup, ülkemizi yanlış politikalar ve yanlış zihniyete sahip olan kişilere emanet etmeyeceğiz.

Biz her zaman gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Bugün malum hepimizin gördüğü Türkiye gerçekleri gözümüzün önünde yaşanıyor, tıkanan yollar ve daralan imkânlar her gün biraz daha geleceğimizden çalıyor ve umutlarımızın kaybedilmesine çanak tutuyor. Gittikçe ekonomik kaynakların kötü bir yönetilmenin faturası olarak, işsizliğin, enflasyonun, güven ve bunalımının yaşandığı bir ülkede artık neleri konuşacağız. Sancılı ve sorunlu bir gidişatta yol kat edemeyen bir Türkiye de, doğrudan yana olmayıp, menfaat ve ranta sırtını yaslayan insanların kulağa hoş gelecek boş sözlerine mi kanacağız. Kimse kusura bakmasın hiç kimse haktan üstün değildir. Haktan ve vatandan hiçbir hükümet ve parti de üstün değildir.

Hiçbir suçlu kendi vicdanın yargıçlığından kurtulamaz. Hiçbir hükümette millete bir enkaz bırakamaz. Millet hükümetin efendisi, hükümette, adalet ve hukukun kölesi olmadığı müddetçe biz kendi kendimizi kandırmaktan hiçbir zaman öteye gidemeyeceğiz.

Saygı ve sevgilerimle

Exit mobile version