NEVZAT AKSOY

EGEMENLİK SARAYIN PENÇESİNDE

Değerli okuyucularımız herkese dua ve selamla yazıma başlıyorum.

2002 Genel seçimlerinden önce ülkenin içinde bulunduğu tablo içler acısı,

ekonomik buhranlar, krizler, yüksek enflasyonlar ve çark etmiş

bir piyasa dünyası, işsizlik ve güven bunalımı yaşayan bir Türkiye bu

kaotik bunalımdan çıkma umudu olarak Akp hükümetini kurtuluş umudu

olarak gördü.Ve Kasım 2002 Genel seçimlerinde, bu millet hür siyasi

iradesini kullanarak, Akp hükümetini tek başına iktidar etme ödülünü ve

vizesini vermiş oldu.

Ülkenin genel geçer tablosuna baktığımız zaman, bir enkazı devir alan

Akp hükümeti kolları sıvamakla harekete geçti. Göstermiş olduğu mali

disiplin, liyakata dayalı bir kadro ile, ve Gazi meclis olarak bilinen meclis

hükümet sistemiyle, başarılı ve kararlı bir politika sergileyerek, içte ve dışta

sergilenen kötü intiba cenderesinden kurtarıp, yerine rayında ve yerinde

giden bir ılımlı kulvara çevirmeyi bir döme kadar başarabildi.Peki şimdi ne

oldu da Türkiye yakaladığı istikrar, huzur, güven, iç ve dış kulvardaki

prestijini, mali ve ekonomik dengesini, gittikçe açılan işsizlik ve yoksulluk

makasının açmasılması, adalet ve bağımsız yargıya olan güveni, ve özgür

basın camiyasını yerle yeksan etti.

Parlamenter sistemle yönetilen Türkiye, bir başkanlık sistemine geçmeyi

tercih ederek bir nevi bu olumsuz tabloların yaşanmasına davetiye çıkarmış oldu.

Peki dünyada parlamenter sistemden demokratik yollarla başkanlık

sistemine geçen başka bir ülke oldu mu? Olduysa, sistem değişikliği ne gibi

sonuçlara yol açtı?

BBC Türkçe’ye konuşan, ABD’deki Austin Teksas Üniversitesi’nde

karşılaştırmalı siyaset dersleri veren Profesör John Gerring gelişmiş,

demokratik ülkeler arasında parlamenter sistemden başkanlık sistemine

geçen ülke olmadığını söylüyor.

Chicago Üniversitesi’nde, siyaset bilimi ve seçim sistemleri üzerine

çalışmalar yürüten akademisyen Peter Buisseret ise sadece Sahra Çölü’nün

güneyindeki bazı Afrika ülkelerinin bu sistem değişikliğini tercih ettiğini

belirtiyor.

Bu ülkelerden üçünden, Zimbabve, Gana ve Malavi’den uzmanlara,

başkanlığın ülkelerine ne getirip ne götürdüğünü araştırdığımızda ve bu

sonuçlarla ülkelerini kaosa ve diktatörlüğe ve korku imparatorluğuna

götürdüklerini görüyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin emarına baktığımız zaman, gerçek

kangren, başkanlık sisteminin, ılımlı demokrasi ikliminde millet

egemenliğine dayanan meclis hükümeti sistemine uyuşmadığı, ve biran

önce geniş mütabakatlı hükümet sistemine geçmesiyle, Türkiye’deki var

olan bağımsız kurum ve kuruluşlarımızın, saray yönetiminin pençesinden

kurtularak, yerini özgür ve işleyen bir mekanizma ikliminde hergün

kendini yenileyerek, kaybolan Türkiyenin ve kamu kuruluşlarının itibarını

iade edecek, ve görülen tıkanıklıklar ve aksaklıklar, yerini güven ve

istikrar koridoruna devir edecektir.

Gün birlik ve beraberlik günüdür.Ülkeyi hergün biraz daha uçuruma

götürme keyfiliği, ve sevdasına yer yoktur.Kişiler Cumhuriyete ve

millete yön veremez, millete ve cumhuriyete bağlı olmak zorundadır.Zaten

demokrasi bunu kabul etmez, ülkenin gidişatının tehlike çanları çalması,

eninde sonunda, egemenliğin saraydan alınıp, gerçek sahiplerine yani

millete verilmesini canla başla bekliyor.Zaten Türkiye’ye de yakışan budur.

Sevgi ve saygılarımla

Arkadaşlarınızla paylaşın
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.