“Sayın Öcalan, bu son görüşmede çok rahatsız olduğu bir mesele üzerinde durdu. Örneğin medyanın diline dönük çok ciddi eleştirileri var. Hâlâ birçok kanalın ve yorumcunun geçmişteki düşmanca dili sürdürdüğünü özellikle belirtti ve o çevrelerin derdinin çözüm olmadığını, kardeşlik ve barış olmadığını, hamaset ve düşmanlık olduğunu açık bir şekilde ifade etti. Medyada habercilerin ve bazı yorumcuların sürecin aleyhine yorumlar yapması, bizim çözeceğimiz bir sorun değil. Bu da iktidarın meselesi çünkü bugün medya da yargı da AKP’nin elinde. Her gücü olan, yaşamın her alanına hakim olan bir iktidardan bahsediyoruz. Bunları ortadan kaldırmak iktidarın görevi.”
DEM Partili Van Milletvekili ve İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan, geçen hafta Medya Haber TV’de katıldığı yayında yukarıda alıntıladığım cümleleri söyleyerek Öcalan açılımını eleştiren gazetecileri ve yorumcuları hedef gösterdi. Neden her şeyin iktidarın elinde olmasını sorgulayacağına, yargı da elinde, sustur bunları diyerek faşizmden yararlanmayı uygun buldu!
Adında “demokrasi” geçen açılım komisyonunun ve DEM Parti’nin demokrasi anlayışının gerçekte ne olduğunun görülmesi açısından ibretlik bir olay! Aynı AKP gibi, muhalifler kendilerine ters düşünceleri dile getirdiğinde yargı sopasıyla susturmayı yöntem olarak benimseyen bir anlayışın simgesi!
Terör örgütü PKK’nin elebaşısı Abdullah Öcalan’ın hoşuna gitmeyecek yorumlar yapıyorsanız yandınız; bir anda birileri işlemediğiniz bir suçla sizi itham edip sonra siz tutuklanınca kanıt oluşturma peşine düşebilir ve siz de bu arada aylarınızı, yıllarınızı hapiste geçirebilirsiniz. Böylece de terörist Öcalan memnun edilir!
Geçen hafta ulusal egemenliğin temsil edildiği TBMM’de DEM Parti grup toplantısında Öcalan lehine sloganlar attıkları, PKK’nin dağ kadrosunda yıllarca yer alan Yüksel Genç’i konuşturdukları yetmiyormuş gibi, teröristle pazarlığı dayatmaya çalışıyorlar. İstiyorlar ki “barış” ve “demokrasi” gibi kavramları emperyalizmin amaçları doğrultusunda eğip büksünler ama kimse eleştirmesin.
Ne kadar da benziyor AKP taktiklerine!
ALGI MANİPÜLASYONU VE SANSÜR
Yıldıray Oğur’un, Karar gazetesindeki yazısında belirttiğine göre, Öcalan önceden bazı kanalları izliyormuş ama kendisine ilk kez Sözcü TV ve Tele 1 gibi kanallar da izletilmiş. Bunun üzerine şaşırıp, “Bunun nesine karşı çıkıyorlar? Örgüt ve devlet bu sürece evet demişken buna neden itiraz ediyorlar!” diyerek kızgınlığını ifade etmiş.
Öcalan yıllardır hapiste olduğundan halktaki tepkiyi görecek durumda değil, ayrıca terör örgütü kurmasından da anlaşılacağı gibi bunu umursayan biri de değil.
Kürt milliyetçiliğinin siyasal İslamcı AKP ile sözde milliyetçi MHP’ye katıldığı emperyalizm ile uyumlu açılıma eleştirel yaklaşan gazetecileri iktidara şikayet eden Buldan gibi siyasetçilerin hali ise, TBMM çatısı altında halktan ne kadar kopuk olduklarının göstergesi.
Ergenekon ve Balyoz kumpasları sürecinde FETÖ’nün medya aparatı Taraf’ta yazan ve o sırada yayımladıkları Kafes Eylem Planı’na inanarak “kullanışlı aptallık yaptıklarını” itiraf eden Oğur’un şimdi Karar’da yazdıkları doğru mu bilemem ancak bahsettiği bazı kanallar TBMM’de atılan Öcalan sloganlarını haberleştirmeyecek ve ekrana ağırlıklı olarak açılımcı yorumcuları çıkaracak kadar sürece destek veriyor. Daha ne yapacaklar ki!
Muhalif denen medyanın bir kısmı ile iktidar medyası, haberleri sansürleyip manipüle etmekle meşgul. Gerçekleri halka olduğu gibi aktaran çok az sayıda kanal, gazete ve haber sitesi var. Onlar bu kez de Öcalan’ın arzusu doğrultusunda Buldan tarafından hedef gösterilmiş durumda.
Eşitsizliğin ve demokrasinin önündeki asıl engel olan aşiretlerden ve tarikatlardan söz etmeyenlerin “demokrasi” yalanı nasıl da paçalarından akıyor!
Kaynak: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zulal-kalkandelen/pacalardan-akan-demokrasi-yalani-