Ben hazret-i şahsımla kendimi okuyup mâhiyetini kavrayan, kavradığını lisan-ı fasih ile izhâr ve yazı vasıtasıyla mâziden mustakbel nesâye nakleden bir Türk aydını zann eylemekte idim.
Lâkin cebrail-i hakîkat nazm etsin, yanılmışım; zira Eylül sene 2025 Türkiye’sinde cereyan eden hâdisâtı artık ne idrâk edebilir ne hissedebilirim.
Şehid kanlarıyla vatanlaşan bu mukaddes toprakları, emperyalizmin emel ve gayelerine alet kılarak kıpkızıl kanla mübtelâ kılan terör örgütü reisini “Kurucu Önder” ve “Sayın Öcalan” mânâsız lâkırdılarla taltif ve onun azîm düşünceleri nazariyesinde “Terörsüz Türkiye” gibi ulvî bir gaye tesisînin mimarı telâkki edilmeye kalkışmalarının zerre kadar izahına akıl erdirememekteyim.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın idaresinde yedi devletin ordularına karşı milletçe sergilenen muazzam azim ve kahramanlıkla kazanılan İstiklâl Harbi’ni; düşman eliyle imza altına alınan Lozan Muâhedenâmesiyle temellük edilip Cumhuriyetin ilânına kaim edilen bu mukaddes iradeyi , bugün meclis-i mübinimizde vuku bulmakta olan hâdisâtı da katiyen izah edemem.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, millî kuvvet unsurlarının ittifak-ı azm ve irâdesiyle âdi emperyalist kışkırtmalı PKK terör örgütünü müteaddid fütûhat ve gayretlerle mağlûp ederek dize getirmiştir; şimdi ve her daim aynı kudretle dize getirmeye muktedirdir.
Ey muhtâr hazerât-ı mukarrama! “Terörsüz Türkiye” her bir kudûmun vatandaşı için asla terki lâzım gelmeyecek en mühim hedefdir. Fakat bu gayeye, milletimizin “bebek katili” telakki ettiği terörist reisinin nazar-ı dikkatiyle vasıta bulunulamaz. Çünki hiçbir memlekette, teröristlerle siyasî nizâm tartışılmaz; devlete başkaldırmış, menzil-i müstakil ve ek bir idarî düzen talep eden silahlı teröristlere ancak ve ancak mücadele irtikâb olunur. Canlar verilir, kanlar dökülür, fakat neticede zafer muhakkaktır.
Bu münezzeh vatanda doğup büyümüş; bu beldenin irtifaatına mensubiyetiyle her zaman iftihar eylemiş bir fikir adamı sıfatıyla yetkililerle muhatapları uyarırım: yanlıştasınız… yanlıştasınız… ve yine yanlıştasınız…
Derhal şu gaflet ve dalâlet uykusundan uyanınız!
Ülkemize harp ilân ederek on binlerce masumun kanına giren bir örgüt reisinden demokrasi havarisi ihdâs etmeye gayret ediyorsunuz. Ve bunun tebşirini, binlerce şehit ve gazi feda etmiş seksen altı milyon ulûsa kolaylıkla kabul ettireceğinizi zannediyorsunuz.
Fakat yanılıyorsunuz. Türk milleti diğer milletlere benzemez; on bin yıllık muazzam tarihî mâzi ve derûnî kültür mirasıyla haizdir. Türk milleti, bu diyarı “Terörsüz Türkiye” diye şâmil bir ad altında parçalatmağa asla müsaade etmez, edemeyecektir.
Bu arada, sık sık Atatürk’ün partisidir deyip durmaktan geri kalmayan Cumhuriyet Halk Partisi idarecilerine acil tavsiyem şudur: her meşgûliyetinizi bir kenara bırakarak derhal Atatürk’ün “Nutuk” adlı kitâbını dikkat ve itina ile bir defa daha mukarrerâne okuyunuz; orada bu sürecin gerektirdiği âmilleri hemencik keşfedeceksiniz.
Son sözüm odur ki, ben o aydınlığın hemen yanı başında bulunduğunu, Türk milletinin tarihî sağduyusunu rehber edinerek mu’âmelenin her cihetinden muvaffak olarak fedakârlık, birlik ve bütünlüğünü muhafaza edeceğini şiddetle takdir ve temenni ederim.
