Tüm dinamik yapıların süreç içinde yenilenme zorunluluğu ortaya çıkar, bu şarta en sık olarak tabiatta rastlarız , budama adı verilen işlem verimliliğin artırılması adına yenilenmedir.
Bu talep ağacın verimliliğinin azalması ile aslında ağacın kendisinden gelmektedir. Devlet adı verilen yapılarda dinamik organizasyonlar olduklarından süreç içinde zorunlu olarak yenilenme gereği duyarlar, bu yenilenmeler toplumların refahını artırıcı yönde olabileceği gibi tam akside olabilir.
Devlet yapılarının yurttaş aleyhine hantallaştığı durumlarda yapısal yenilenme ihtiyacı ortaya çıkar. Yapısal yenilenme idari yapıda ortaya çıkan ataletin aşılması adına yapılması gereken değişikliklerdir bir diğer tanımlama ile verimliliğin artırılması için gerekli olan budamadır. Devlet yapılanmasında ortaya çıkan sorunların çözüme kavuşturulması sürecine YAPISAL YENİLENME adını veriyoruz.
Yapısal yenilenme talebinin ortaya çıkması bazı koşulların oluşması şartına bağlıdır. Bu şartların oluşması sonunda toplumun yapısal yenilenme talebi görünür hale gelir. Bu koşulları şöylece sıralayabiliriz..
Toplumsal ataletin oluşması, suç oranlarının artışı, genel olarak eğitim talebinde azalma, üretimin azalması ile ortaya çıkan işsizlik, ülke parasının alım gücünün azalması, adalete olan güven duygusunun azalması, mafya tipi örgütlenmelerin artması ve toplumsal kabul görür hale gelmesi, toplumun genel sağlığının bozulması antidepresan kullanımının artması, sosyal iletişimin azalması, kişiler arası iletişimsizliği sonucu olarak intihar sayısının artması gibi…Toplumsal yapı bu sorunlarla karşılaştığında yapısal yenilenme şartı görünür hale gelmiş demektir.
Bu noktada iyi organize olmuş devlet yapıları proaktif olarak hareket ederek toplumun talepleri doğrultusunda yapısal yenilenmeyi gerçekleştirebilirler. Kurumsal yapılanmasını tamamlayamamış devlet yapıları ise bu durumda sorunları öteleyerek çözümsüz hale gelmesine neden olurlar. Modern ve kurumsallaşmasını tamamlamış devlet yapıları sivil toplum örgütleri ile iç içe yaşadıkları için toplumsal talepleri sorun haline gelmeden tespit ederek çözüm üretmeye çalışırlar.
Bunu yapamayan devletler her türlü iç ve dış maniplasyona açık hale gelebilirler. Bu tür devletlerde iktidarda olanlar sorunları dış güçler gibi soyut ve karşılıksız kavramlarla ötelemeye çalışırlar. Devlet örgütlenmelerinin amacı sınırlarının içinde ve dışında yurttaşlarının güvenliğini sağlamaktır. Buradan anlaşılacağı üzere devlet egemen olduğu topraklarda ama, fakat demeden bu görevi yerine getirmelidir.
Eğer ülkedeki sorunlar çözümsüz hale gelip kendi kurallarını dayatmaya başlarsa ayrılıkçı hareketler de dahil olmak üzere her türlü anarşi ortaya çıkabilir. Maalesef günümüzde görece olarak devlet otoritesinin varlığı kabul edilse bile günlük konuşmalarda işittiğimiz ” ülke her türlü maniplasyona açık hale geldi” söylemleri çok acı vericidir. “Şuyuu vukuundan beterdir” sözünü kanıtlarcasına bu durum günlük hayatımızda tüm çıplaklığı ile karşımızda durmaktadır.