KÜLTÜR SANAT

Neslihan Dağlı ile Seçkin Şiirler’de Altan Doğan

Merhaba sevgili okur,

Bu haftanın şair konuğu sevgili Altan Doğan 1966, Sivas Yassıpınar doğumlu.

Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu olan Altan Doğan bir kamu çalışanı.

Şiirlerinde yalınlık, incelikli bir derinlik vardır.

Kısa şiirleri de bulunan şairin kendisine özgü şiir evrenini yaratmış olduğu ve adı yarına da kalacak nadir şairlerden olacağıdır.

Kitapları ;                                                                                

Güz Kentleri, Adamla Şeyler, Göz Saati  adını vermeyi düşündüğü  kitaplaşacak bir şiir dosyası da basıma hazır bulunmaktadır.

 Şair Altan Doğan’ın bu dosyası ”  Neye ”  adıyla  2018  Sennur  Sezer   Emek- Direniş Öykü ve Şiir  Ödülleri  kapsamında  Jüri Özel  Ödülü almıştır.

Altan Doğan

DÜŞÜN

düşünmek uzakların mavi gülüdür

mermerden bir heykelin gülümsemesi

vakitlerin toprağa karışan sesi

balıkların ışıklı gürültüsüdür

usumuzu şaşırtan şu bulut var ya

başka dünyaların da tuhaf süsüdür

zaten kalbimizle çözülmez eşya

yüz bin hayvanın birden görüntüsüdür

**

BİR KADIN

bir kadın

gözleri semtimizin çıkmaz sokağı

elleri bilmediğim zaman

tanır mıydım çakır yalnızlığı

bir kadın

susardı şundan bundan

susardı yeryüzünün bütün dillerinde

duyar mıydım her şey ses dolaşık öfke

bir kadın

dipsuyuydu hüznün

tarihte çoğul günah

bilir miydim hiç sınırlar yanardı izlerinde

bir kadın

gelirdi en çok

acının çarşılarını getirirdi

imgenin yorgun bahçesini

bir kadın

giderdi en çok

gökyüzünü götürürdü

en yalın akşamları

güz uykusunu

yosunları götürürdü

çakıltaşlarını

dağların ardını

geceyi götürürdü

gözün değdiği son yeri

bir kadın

unutmayı götürürdü sonra

**

  İÇ  ODA

insanın girilmemiş odalarında

paslı zincir kırık kaplar uzun kışlar var

anlam sözden yapılmaz ki nesnelere bakarken

boşluğun hayvanları gibidir rüzgar

insanın girilmemiş odalarında

çocukların yüzleridir şu ince bahar

üzünç kuşlarımızı toplayalım sessizce

yalnız kaldığımızda saçlarımızdır onlar

insanın girilmemiş odalarında

yeryüzüne inmiş tuhaf gökler var

aydınlık kocaman bir çiçek midir

yıldızları niçin uzaklara koymuşlar

insanın girilmemiş odalarında

içinden nehir geçen kıpkırmızı uykular

bu kadar yabancının doğduğu şehir

serinliğini hangi yüzyıla saklar

insanın girilmemiş odalarında

hayallerin şekli gibi uçar bulutlar

 **

ADAMLA AŞK

biz öyle güzeliz ki hep kaybederiz

kapalı bir kitap gibi tutma içini

aşar gider bizi suçsuzluğumuz

uyanınca göklere karışan düşler gibi

nereye gidilirse oraya gecikilir

aşk

oyunda unutulmuş eve dönme saati

 **

 bakışırlarken

olsa sonsuzluk

onu da çalarlardı

o küçük andan

**

bakıştılar

hızla geçmek için

birbirindeki çölü

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.