
Merhaba sevgili okur,
Bu haftanın şair konuğu sevgili Aysel Karaatlı. Kendisinden söz etmeyi pek sevmiyor ‘’ ağzından cımbızla laf almak ‘’ deyimi sanki onun için söylenmiş.
Aysel Karaatlı. 10.12. 1980 yılında Ilgaz’ da doğdu. Bir oğul annesi ve Ankara’ da yaşıyor. İflah olmaz bir aşık olduğunu da yanına iliştirerek.
Her ne kadar başlık şiir hakkındaki ilk bilgileri veren önemli unsurlardan olsa da şiirlerinde başlık kullanmıyor.
Daha önceki yazılarımda bahsetmiş olmama rağmen başlık konusunda Türk şiirinde genel anlamda başlık kullanma geleneğinin söz konusu olmadığını ve günümüz şiir anlayışına göre Tanzimat edebiyatıyla birlikte Türk şiirinde kullanılmaya başlandığını belirtmek isterim.
Şiir hakkındaki düşüncesini ise;
Şiir mi ? Yüklemesem mânâ, süslemesem şiirle çekilir gibi değil hayat.
Aysel Karaatlı’ nın şiirlerinin yer aldığı dergiler ve kitaplar ;
Eliz edebiyat, , Şehir Dergisi, Yaşam Sanat, Delikli Çınar, Ekin Sanat, Çinikitap, Gökkuşağı, Tmolos, Deliler Teknesi, Ajanda, Honar and Eghtesad ( İran, Tebriz 2020 Mojtaba Nahani ) Sanat ve Ekonomi Dergisi, Var olmasını İstediğim Her Şey ( Şiir Kitabı 2020 İzan Yayınevi )

…
çıktı deniz içimden
bütün balıklarım öldü
pul pul yas
avazlarım aynı an da ayrı konuşuyor
sokaktan gelen geçenin peşine düşüyor küfür
az rüzgâr etmiyor nefes
put gibi duruyor kımıldamadan yaprak
geçmez mi yıldıza naz
aynı yerde dileniyor kadın
aynı çaputu bağlıyor iki ayaklı ağaçlara mendile düşen şükür
bozuk ucuz
gece çıkardığım tenim
yolunu gözlemekten bugün de yorulmadı gündüzün
güneşin battığı yerdeyim
geçtiğin köprülerden
asma bahçelerinden
elime sırnaşan kargaşa
sıralamadan oduğu gibi bırakıyorum
manaya
**
…
hatırlıyorum
baktığı yer yeşeriyor
elinin izi vardı teninde
güneşin
hâlâ az esse
rüzgârın avucunda gelir
kokusu
bana benziyordu âşıkken
ne dağlar yürüttüm gelincik bilekli
sağına ay’ı soluna aşkı
tuzunu aldım
yıkadı
benim denizimle yüzünü
hatırlıyorum
bana benziyordu âşıkken
bakamıyor ayna
şimdi
kırılmış yüzüm
**
…
say akları kaç dün oldu
şiirimin saçı okşanmayalı
şaraba şişesi mahzen
say kaç âşık aşktan ayık
say kaç üzümün ahı
kaç bağın günahı
çalma bu vakitte kapıyı
dökülürüm
**
kıştım
daha öncede olmuştum
bahar
kaç kere saymadım
kaldırımda oturan
yarı çıplak kemanına sarılmış kadın kadar
yaz olamadım
nereye akacağıma karışılmadan önce
su olmayı da sevmiştim
denizi kaybettim
vazgeçtim
nereye saklansam bulundum
çok gürültülü sustum
birinin göğünde vakitsiz asılı da durdum ayağımın altından
aşk
çekilinceye kadar
buğday da olurdum
değirmenden korktum
kaç yaralı
ölü satırım var
ya da diri bilemiyorum
bölüp en güzel düşümü
birinin nefesini dinlediğimi biliyorum
öylece duruyorlar büyümeden
konuşmayı da sökemediler
uyusun üşüsün diye mi döktük duygumuzu
kat kat beyaz örtünmüşler
kokmalı dokunmalılar
hatta dikilip başına
basbas
bağırmamalılar
şu an neyim
ne oldum bilmiyorum
sanırım karanlık
görünmüyorum