Merhaba sevgili okur,
Bu haftanın şair konuğu hem Kozan Lisesinden arkadaşım, hem hemşehrim şiirlerini severek okuduğum gerçek bir beyefendi benim de çok kıymetli dostum şair, yazar İlhan Kemal. 13 Eylül 1968 Adana doğumlu.
Mütevazı kimliği, şiir duruşu, derinliği ve olgunluğuyla doğuşundan gelen cevheri ince, ince dokumuş, nakış ,nakış süslemiş seçili şairlerden, başarılarıyla gurur duyduğum okunası şiir kitaplarının yazarı.
Ne mutlu bizlere ki! Yaşar Kemal, Orhan Kemal’den sonra bir de İlhan Kemal’i var artık Çukurova’mızın.
Şiir, inceleme, deneme, söyleşi ve şiire dair kuramsal yazılarıyla Adalya, Akatalpa, Amanos Edebiyat, Bahçe, Babylon Şiir Kenti, Budala, Dize, Ecinniler, Eliz, Etken, Hayal, Heves, İmgelem Çocukları, Kavram Karmaşa, Kurşunkalem,
Kum, Kıyıdili, Lül Sanat, Mazruf, Mühür, Mortaka, Nordik, Patika, Papirüs, Sadece Şiir, Sanat ve
Hayat, Söylem, Sincan İstasyonu, Şiiri Özlüyorum, Şiirsaati, Ücra, Varlık, Yeniyazı ve Yom Sanat
gibi birçok ulusal – yerel edebiyat dergisi, fanzin ve şiir antolojilerinde yer aldı.
Ayrıca, şiirleri İngilizce’ye çevrilerek 2015 Yılında Kanada’da yayımlanan Destine Literare adlı seçki, 2016 Yılında Taiwan’da yayımlanan World Antholog of Poetry – Dünya Şiir Antolojisi’nde, 2017 yılında
İngilizce olarak İtalya’ da yayımlanan, dünya şairlerinden şiirlerin yer aldığı ‘’ Salt boundaries ‘’ (Tuz sınırları) adlı antolojide ve 2019 yılında Amerika’da yayımlanan Miletus adlı şiir dergisinde yer aldı. İncelemelere konu oldu…
Lül Sanat ve İmgelem Çocukları dergilerinin kuruluş ve yönetiminde görev aldı. Ötekileriz Kültür
Sanat Girişimi’nin kurucu kadrosunda bulundu. Köşesinde sadece şiir yazarak kalanlardan olmadı: Birçok sanatsal organizasyonun gerçekleşmesinde planlar üretti, önderlik etti, emek harcadı…
Köyde ekin biçti orakla! Çukurova’da pamuk topladı, ırgatlık etti. Şehirde arzuhalci ofislerinde çalıştı. Muhasebecilik yaptı. Küçük yaşlarda hem annesini hem de babasını kaybettiği için hem çalışıp hem okudu, İşletme Fakültesini bitirdi.
Daha ilkokul ve ilk gençlik yıllarında usta şairlerin şiirleriyle tanışması sonucunda şiir sevgisi onda bir tutkuya dönüştü. Köy, kasaba, büyükşehir, metropol kültürü, yaşamı…
İlhan Kemal şiir yazmanın kendisinde uyandırdığı duyguyu ise şöyle tanımlıyor;
‘’Bir şiiri sonlandırdığımı düşündüğümde yeryüzünün en bahtiyar insanı benmişim denli bir duygu kaplar içimi. Bahtiyarlık mutluluktan da öte bir kavramdır. Hem sonra evrenin sonsuzluğuna yollanmış mektup sayarım şiirlerimi. Her ne iş yaparsak yapalım içine yüreğimizi katmalıyız.
Tüm benliğimizle katılmalıyız ona. Sahici, insancıl, naif bir şarkı kılmalının yolu budur hayatı! Şiirlerime de bu pencereden perdeler aralamak, hünerimdir, hedefimdir.’’
Hayatın her türlü halinin içinde yer alması ruhunda bir zenginlik olarak biriken okumalardan ve günlerin içinden damıttıklarından başka bir senteze ulaşmayı ve bunu şiir kılmayı var olma kavgasının odağına koydu. Veysel Çolak’ın deyimiyle:
“Hayatın nöbetini tuttu.” Hayat karnavalında sözcüklerle dansta, hâlâ…
Yayımlanmış Şiir Kitapları:
1- Mağmum (Ocak 2006) – Kora Yayın
2- Hiç, Kimsenin Bildiği (Nisan 2007) Başak Yayınları
3- Ücra Söz (Ağustos 2009) Hayal Yayınları
4- Değişik (Haziran 2011) Mühür Yayınları
5- Yağmur Konalgası (Eylül 2012) Kanguru Yayınları
6- Beni Güzlerimden Öp (Mart 2014) Mühür Yayınları
7- Ağır Çıvgın (Mayıs 2016) Mühür Yayınları
8- Yalnızlık Karnavalı (Mart 2018) Şiiri Özlüyorum Kitaplığı
9- Yitik Kitap (Haziran 2019) Hayal Yayınları
10- Şehrazat’ın Düğünü ( Mayıs 2020) Klaros Yayınları
11- Çavlan Sözler / Toplu Şiirler (Kasım 2020) Klaros Yayınları
**
AH SORAYA
bir yalan yurdu! burada kalpler kendi bedenine
urgan. burada babalar recm arbeleti, öz kızının
alnına ilk taşı atan. sonra iki oğul! sahi soraya
sen mi can vermiştin, canını alan budalalara?
burada kötülük anbean. kını sedef kakmalı bir
hançer, iyiliğe sürgit barbardan emel araklayan,
yok ediş tasarıları kurgulayan! öncesiz bir dehşet
panayırı burası hiçbir betime sığmayan!
can, cellat meclisinde üryan. masumiyet geçersiz
akçe. çiçeklerin dalında çıldırdığı. bermebeter her
ne varsa dünya ilinde, hepsi burada toplanan…
ah soraya! tarama saçlarını, vahşiler huzuruna
öyle darmadağın çık, öyle permeperişan…
işte bunlar bütün bir kupeyeh halkı! şunlar da eşin,
dostun, konu komşun. bir festivale gelirce hazırlamışlar,
ötede cennetten yer kapmak için burada bir cehennem
kurmuşlar. bak onların gözlerine bir çivi hıncıyla,
yüzlerine tükür, bırakma yüzleşmeyi sonraya, soraya.
**
SÖZ OKU
aylak bir şairim, cebimde taşırım akrebimi
sait faik görse “bu ne cüret!” diye haykırır
seksek oynarım günlerin avlusunda teke tek,
dalgınlık büyütürüm kuşlardan kalan boşluğa…
gittikleri yerden dönmüşüm, çok olmuş, fakat
hâlâ dinmemiş aklımın ağrısı, baş dönmesi!
çok olmuş halime sırıtıp duran ayna,
azaltmaktan yorgunmuşum, her şeyi anlamaktan!..
suda taş sektirmek konusunda elime su dökemezler,
yakamdaki gülden kendim yaprak çekerim,
kimseye çektirmem fotoğrafımı deniz hariç,
yerimden bile kalkmam yağmur çıldırırken,
çekerim ekmek derdini şaraptan sonraya.
kafamı çekerim göğün penceresinde,
bakınırım şu kırlangıç katarına, günlerin bana
kattığına şaşarım, ömür safranımı yaktığına bir de.
iğreti otururum. hayatın kıyısında kimliğimi yırtarım
bir yaban yaşar içimdeki ıssızda, işte öyle. barbar, gülme.
**
GÜL YORGUNU
susarca fısıldadı tezgahının başında usta:
yenilmek yenilenmektir metruk bir bağda,
bize hor ve hoyrat bakan bağbancının inadına.
ömrünü bandırdığı oda bakıp gülümsedi sonra,
ekledi; çekici ve örsü ben, beni gül yorsa da!
avuçlarında fokurdayanı günlere uzatırken dedi
bunları. ben o fısıltıları aldım çuvaldız dişli
böbürler önünden dağlara haykırarak geçtim!
uğultu ormanları, kurt ulumaları, dikkat kesildiler
bu haykırıya. kesti böbürlenmesini çakal ve kobra!