Merhaba sevgili okur,
Bu haftanın şair konuğu sevgili Oya Gündüz Aksu 1966 yılında Artvin’in Ardanuç ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ankara Gölbaşı’nda tamamladı. 1987’de Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ev Ekonomisi Yüksekokulundan mezun olduktan sonra sırasıyla Düziçi, Mardin, Karamürsel, Ankara ve Kocaeli’ de öğretmenlik yaptı.
İlk şiiri 2007 yılında Akademi Gökyüzü dergisinde yayımlandı. Yazı, şiir ve öyküleri yurt içi ve yurt dışında çeşitli dergilerde ( Akademi Gökyüzü, Patikalar, Aydili Sanat, Edebiyat Nöbeti, Ekin Sanat, Kurşun Kalem, Ihlamur, Çayyolu, Meluşa, Miletus, Karakedi, Mortaka, Nif Sanat, gibi… ) ve bazı kitap ve antolojilerde yer aldı.
Bir süre Aydili Sanat Dergisi’nin yayın kurulunda da bulundu.
Halen “21. Yüzyıl Şiir Antolojisi- İlk 20 Yıl” adlı antoloji hazırlık çalışmalarını sürdürmektedir.
“İçimdeki Geveze” adlı dosyası, 2019 Arif Baş Çocuk Şiiri Ödülü’ne,
“Karıncalısırt” adlı dosyası ile Ekinsanat Dergisi Mehmet Aydın Şiir Ödülü Birinciliği’ne değer görüldü.
KİTAPLARI ;
Kağıt Kokusu (Şiir- Aydili Sanat Yayınevi- 2012)
Kuş Ağacı (Çocuk Romanı- Aydili Sanat Yayınevi- 2014)
Aksak Sesler (İlkgençlik Romanı- Aydili Sanat Yayınevi- 2015)
Kuşlara Tutunsam Ölmem (Şiir- Aydili Sanat Yayınevi- 2015)
Kaçış Rampası (Şiir- Aydili Sanat Yayınevi- 2019)
OYA GÜNDÜZ AKSU’NUN ŞİİR ÜZERİNE DÜŞÜNCELERİ ;
Şiiri insanın en yalın, en çok kendi olduğu hali olarak değerlendiriyor ve kendini, hayatı, insanı, dünyayı anlama ve anlamlandırmanın en etkili yollarından biri olarak görüyor.
Dolayısıyla şiirin bu yönüyle de iyi bir sağaltım yolu olabileceği görüşünde.
Çocukluğundan bu yana şiiri tutunası bir dal olarak gördü hep. Mutsuz hissettiği anlara şiiri merhem etti, okudu, yazdı. Okumaya ve yazmaya devam ediyor.
BİLİP BİLMEDEN
bilmediğim evlerin çatılarına
görmediğim kuşlar konar
sekilerinde kimler oturur
kimin kursağını ısıtır
mutfağında pişen aşlar
bilmediğim
ne çok dünya var
.
bildiğim adımlarımı eskitir zaman
bırakmaz ki
şöyle doya doya
ağız tadıyla bir gülelim
kabuğunu kaldırmadan yaraların
kalan ömrümüzü
ağız tadıyla geçirelim
.
görmediğim diyarlarda
bilmediğim onca dünya
bildiğim
şu görüp göreceğimizin
hepsi rüya
hepsi rüya
**
KARINCALISIRT
hiç mi sıkılmaz
yarı beline kadar
toprağa gömülü
bu dilsiz
bu elsiz
bu sabırlı taşlar
.
hiç mi yorulmaz
kovuğundaki yağmur suyunu
içmesini beklerken bir karıncanın
hiç mi darılmaz kaderine
.
sabah akşam güneşin
rüzgarın
ve yağmurun altında
dimdik, kıpırtısız durur da
alınmaz mı bulutlara
.
bu dilsiz
bu elsiz
bu sabırlı taşlar
su dolu kovukları
kınalı yosunları ile
asırlar boyu
yine
burada olacaklar
**
YEM
Tanrım!
bir kol daha bahşet bana
bir bel, bir diz daha
tamamlayayım birer birer
eksilen yerlerimi
.
üstünde güller biten kuyuların
karanlık ve soğuk
duvarları kımıl kımıl
içime sinmiyor
kurda kuşa yem olmak
.
Tanrım!
güneşin ne sıcak
mevsimlerin
gecen
gündüzün
çiçek tarlalarının kıyısında
beklese de ölüm
bırakıp gidilesi değil
yaşamak!