Site icon Söz Gazetesi

Neslihan Dağlı ile Seçkin Şiirler’de Şerif Erginbay

Merhaba sevgili okur,

Bu haftanın şair konuğu sevgili Şerif Erginbay 1957’de Antalya’da, bir dağ köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Karaman’da parasız yatılı, liseyi Manavgat’ta okudu.

1980-83 arası Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne devam ettiyse de 12 Eylül’ün hışmından kaçamadı, cezaevine girdi. 1987 yılında Karpuzçay’ın çok çok yukarılarında, Ahmetler Kanyonu’nun girişinde keşfettiği eski bir su değirmenine yerleşti. Dostları, eşi ve iki çocuğuyla 13 yıl burada yaşadı.

Hera Yayınları’ndan 2000 yılında çıkan Dar Köprü şiir kitabı değirmen yıllarının ürünü. 1989 yılından başlayarak yüzü aşkın şiiri Hürriyet Gösteri, Son Yeni Biçem, Kıyı, Yaşasın Edebiyat, Bahçe, İnsan Şiir Defteri, Morca, S’imge, Etken, Şiir Saati, Eliz, Akatalpa, Sincan İstasyonu, Yasak Meyve gibi edebiyat dergilerinde ve Mehmet H. Doğan’ın şiir yıllıklarında yayımladı.

2000’de Antalya merkeze taşındı. Büyükşehir Belediyesi’nde metin yazarı olarak çalıştı. Şimdi bir yanı doğduğu topraklarda yazları bağ bahçe, bir yanı Antalya’da kışları sokak cadde yaşamakta.

Ad Bir Çiçektir, yeni şiirlerden eskilere doğru düzenlenmiş otuz yıllık (1989-2019) bir sürecin seçilmiş şiirleri. Baştan sona doğru bir okumayla Erginbay’ın şiirlerine ısınma, yaklaşma ve şiirlerin uç verdiği iklimi, toprağı, şairin bireysel ve sosyal varoluşunu, konumlanışını algılamaya başlarız.

Sondan başa doğru okumak ise, önce Dar Köprü (1989-2000) kitabından seçilmiş şiirleri, ardından Geniş Zamanlar (2001-2014) ve Yıldız Yurdunda Sürem (2015-2019) dosyalarından seçilenler şairin poetikasını nasıl kurduğunu, oluşturduğunu ve geliştirdiğini kavrama, gözleme imkanı sunacaktır.

ŞİİR ÜSTÜNE BİRKAÇ SÖZ

Düzyazı ölçer, biçer, tartar. Tanımlar, anlatır, yol gösterir, eleştirir. Bu demek değildir ki önemsizdir şiire göre. Düşünce tarzımızın pürüzlerini gideren, aklımızın açmazlarını bileyleyen düzyazıdır.

Şair, şiirin kanatlarını kuşanıp özgürlüğüne, yazgısına doğru uçmadan önce düzyazının uçurumlarında epey çırpınmalı, bunu dönüp dönüp her fırsatta yapmalıdır.

Var olan dilin sınırlarını aşmak ister şair. Ama bu kör bir cesaret işi değildir. Öz ve biçim olarak şiirin tarihsel gelişimini bilen, geleneği özümsemiş, irdelemiş ve silerek yeni bir çığır arayışında olan şair birkaç dizeyle kendini boşluğa, bilinmeze atma cesaretini gösteren kişidir aynı zamanda.

Şair, binlerce kez işlenmiş konuyu, kendi sözcükleriyle bir kez daha deneyimler, yeni bir ışıma yaratmak ister. Ve muradı, yazdıklarını okuyan hiç olmazsa birkaç kişinin hayatı anlayışında, varoluşu sorgulayışında benzer bir ışımayla yan yana yol alabilmektir. Eğer olursa, kendisinden sonraya birkaç iyi şiir kalırsa, bununla avunabilir.

Dallarımda Kar

Gün benim neyimdi, bilemeden geçti yıllar.

Nice bulutlar süzülüp geçti yanağımdan,

köklerimi yanıltmadı toprak;

ah olmasaydı kabuğumdaki bu tanıklıklar.

Gün benim neyimdi, şimdi dallarımda kar;

içimde sakin bir hasret var.

Yolda olduğumu bilirdim, yol benim ikizimdi;

tohum ışırdı yapraklarımın arasından, yol bunu bilirdi.

Kar gizlerimizi vururdu yüzümüze:

aşk aydınlığındaydık o zamanlar.

Dağa boy verdim, açtım kendimi;

yan yana oluşumuza sevindim.

Dilini anladım, dilimle çözüldüm;

mevsimlerin neremizden geçtiğini gördüm.

Sularını dolaştır aynalı patikamdan,

işte terimi sildim.

Hiç anlamasam da olur; gün benim neyimdi,

şimdi dallarımda kar;

içimde sakin bir hasret var.

O kadar..!

**

BELKİ MASAL BİR GÜN..

.

Ellerim iyiliğin kanatlarında

kendime uçurumdum

sesimde kaldım.

.

Herkesin adam olduğu çağda

masalını isteyen çocuktum

utandım..

**

MEKTUP

Mermerle bir yazılmışsa tarihi

Gönderilmeyen mektuplar da gider

-anla nereden geldiğini hüznün-

Bütün ömrüm

ölü bir dilde başlar

ölü bir dilde biter

mektuplar gibidir ömrüm.

Adım orda kaldı

bütün adlarım

m e r m e r!

Gönderilmeyen mektuplar da gider.

Exit mobile version