KÜRTÇÜLERİN TOPRAK TALEPLERİNE HAKLILIK OLUŞTURMAK İÇİN ORTAYA SÜRDÜKLERİ YALANLARA CEVAP VERİYORUZ,
Değerli arkadaşlarım,
19.yy’dan itibaren misyonerler tarafından Kürtler ve Ermeniler için tarih uydurulmaya başlanılmış bu durum Türk tarihinin muhteşem uygarlıklarına sahip çıkma şeklinde sürdürülmüştür.
Siyasî Kürtçülerin yıllardır tekrarladıkları bir yığın saçma iddialar sebebiyle, bugünkü Kürt gençleri de artık ciddi şekilde Misak-ı Milli sınırları içinde kalan toprakların, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun tarihte kendilerine ait olduğuna Türklerin sonradan gelip buraları işgal ettiklerine inanmaktadırlar.
Tüm bu yalanlar, yanlışlar, yutturmacalar ile aldatılan Kürt gençlerinde haklılık fikriyatı oluşturmakta neticesi “Bizim olan toprakları geri istiyoruz” denilmektedir.
Daha da vahimi kaçak elektrik ve su kullanırken, vergi ödemezken bile kendilerini haklı görmektedirler.
Sevgili okurlar,
İşte biz bunun için “Tarih vatandır. Tarihte Türklerin ayak bastığı yerler bizim vatan topraklarımızdır. Nasıl bu günkü topraklarımıza göz dikenin gözünü oyarsak tarihteki vatan topraklarımıza da yapılan saldırıları ve ihanetleri hoş görmeyiz” diyoruz.
12 Eylül öncesi ve sonrası Türk milliyetçilerini manipüle etmek amacıyla Türk Kültürü dergisinde başlatılan “Türklerle Kürtler tarihten beri birlikte mücadele ettiler”, “Kürt Türkleri”,”Türk Kürtleri” gibi gerçek dışı yayınlar bir kaynaşma oluşturmak yerine Kürtçülerin ve PKK’nın Anadolu topraklarına hak iddia etmek için uydurdukları iddialarına haklılık kazandırmak dışında bir işi yaramamış bu yalanlar neticede “Malazgirt’in kapılarını biz açtık” noktasına kadar varmıştır.
Bu yalanlar zamanla gerçek gibi kabul edilmiş, bu gün Gelecek Partisinin Genel Başkanı olan, Ahmet Davutoğlu, Başbakanlığı zamanında Kürtçe tezlere sahip çıkarak Malazgirt’te konuşma yapmış “Kürtlerin Anadolu’nun kapısını Türklere açtığını” söylemiştir.
Hâlbuki Malazgirt öncesi Anadolu, Bizans egemenliğinde olup Kürt varlığına rastlanılmamaktadır.
Yapılan propagandaların tarih bilgisinden veya tarih şuurundan uzak yöneticilerin elinde ülkemiz aleyhinde nasıl kullanıldığının ve Türk tarihinin bilinçsizce kullanılması ile ülkemiz için nasıl bir güvenlik sorununu meydana geldiğinin en açık delilidir.
BİZANS TARİHİNDE ANADOLU’DA KÜRT YOKTUR. MERVANİLER ARAPTIR. YAVUZ DÖNEMİNE KADAR ANODULU’DA KÜRT YOKTUR.
Bizans toprakların da yaşayan aynı zamanda Bizans’ın maaşlı askerlik kadrosunda bulunan ancak Hristiyanlığı seçmiş Peçenek, Kıpçak, Uz, Avar vd Türk boyları Anadolu’nun yerleşik halklarını oluşturmaktadır. Emeviler döneminden itibaren Anadolu’ya İslam orduları saldırılarda bulunmuş, Diyarbakır Urfa gibi iller Araplar tarafından geçici bir süre için işgal edilmiş Selçukluların tarih sahnesine çıkmasından önce Bizans tarafından büyük ölçüde tasfiye edilmişlerdir.
Selçuklular tarafından ise 1071 öncesi Doğu ve Güneydoğuya yapılan saldırılarda ise kalanı temizlenmiştir.
Diyarbakır 973 yılında dahi Amed veya Amid şehrinin Arapların elinde bulunduğunu göstermektedir.
Urfa’nın da 1032 yılında Arapların hakimiyetinde olduğunu belirtmektedir. 1032’den sonra sadece ve sadece 8 yıl Mervaniler vardır. Mervani halkı Araplardan müteşekkil kabilelerden ibarettir. (Urfalı Mateos Vakayinâmesi, s. 23)
Oğuz akıncıları birkaç binlik bir kuvvetle 1040 yılında Diyar-ı Bekir’e saldırdıklarında 1000 civarındaki Mervânîler kaleye kapanmışlar ancak kısa süre sonra Oğuzlara teslim olmuşlardır (İbnü’l Ezrak, age., s. 170-171; İbnü’l I sır, El-Kâmil, 7/418-19)
Araplardan müşteşekkil karışık İbnü’l Esîr’in kaydına göre Mervânî Beyliği’nin kurucusu, Baz adlı biridir ve Ebû Ab-dullah el useyn b. Dostek onun kardeşidir (El-Kâmil,7/1) Şahıs bir eşkıyadır ve kimliği tartışmalı olmasına rağmen Arap olduğu şeklindeki iddialar ağırlıklıdır.
Kaldı ki Diyarbakır İnaloğulları döneminde baştan sona imar edilmiş, ticaret ve kültürel hayat fevkalâde geliştirilmiş, Türkmenler tamamıyla bölgeye yerleşmiştir.
Halk refah ve huzur içinde olmuş,âlim ve sanatçılar himaye edilmiş,on binlerce cilt eserde tek bir Kürt yoktur bölge modern bir gelişmededir.
1085 yılında Melikşah’ın emriyle Dilmaçoğlu Mehmed Bey tarafından fethedilmiştir.
Dilmaçoğlu Mehmed Bey tarafından kurulan Dilmaçoğulları beyliği 1085-1192 yılları arasında Bitlis, Erzen ve Vestan’da hüküm sürmüştür. Dilmaçoğulları da diğer Türkmen beylikleri gibi hakim oldukları toprakları imar etmişler ve halkını refaha kavuşturmuşlardır.
1150 yılında yaptırılan Bitlis Ulu Camii, Anadolu’da Türk mimari sanatının ilk ve en güzel örneklerinden biridir. Artuklu Beyliği/ devleti ise 1403 yılına kadar parasıyla ve kültürel varlıklarıyla tam bir Türkmen devletidir.
Bu bölgede de diğer Güney Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde de 1450 yılına kadar hiç bir bölgede tek bir Kürt yoktur.
16.Asır öncesinde Anadolu’da kimler vardı bir bakalım
Kemah, Erzincan, Divriği ve Şebinkarahisar’da 1080-1228 arasında hüküm süren Mengücekliler; Türk idi.
Sivas, tokat, Niksar, çorum, Amasya, Kastamonu, Malatya, Elbistan ve Kayseri’de 1071-1178 yılları arasında hüküm süren danişmendiler Türk’tü.
Bitlis ve Erzen’de 1084-1393, yılları arasında hüküm süren Dilmaçoğulları Türk’tü.
Ahlat, Erciş, Van, Tatvan, Adilcevaz, Silvan ve Muş’ta 1110-1207 yılları arasında hüküm süren Ahlatşahlar Türk’tü
Harput, Palu, ve Arapkir’de 1085-1113 yılları arasında hüküm süren çubuk oğulları türktü;
Diyarbakır ve çevresinde 1098-1183 arasında hüküm süren Yınaloğulları Türk’tü;
Diyarbakır, Mardin, Hasankeyf, Silvan ve Harput’ta 12.-15. Yüzyıllar arasında hüküm süren Artukoğluları; parası pulu ve eserleriyle Türk’tü
Bu gün Kürtlerin yaşadığı söylenen yerlerde 16.yy’a kadar Türkmen devletleler vardı Kürt’ün “k” sı bile yoktu.
1365-1469 arasında doğu ve güney-doğu Anadolu ile birlikte güney Kafkasya, İran ve Irak’a da hâkim olan Karakoyunlular; Türk devletiydi.
1469-1508 arasında birlikte güney Kafkasya, İran ve Irak’a da hâkim olan Akkoyun’ular Türk devletleri idi.
1500’lü yılların başından itibaren güney Kafkasya, İran ve Irak’a hâkim olan Safevi devletini kuranlarda Anadolu’dan giden Türklerdi
1500 yılları başında Anadolu tamamıyla Türkmendi
Çok küçük bir topluluk olarak Güney Doğu Anadoluya gelen Kürtlerin Güney Doğu Anadolu’da bile % 2 bile nüfusları yoktu.
Değerli arkadaşlarım
Görüldüğü gibi 16.Asır öncesinde Doğu ve Güney Doğu da Kürtler yoktu!
Kürtler Batı da var mıydı?
1075’te İznik’te kurulup bilahare Konya’yı merkez edinen, haçlı ordularıyla ölüm kalım savaşları yapan, Anadolu Selçukluları Türk idi
Kütahya ve civarında Germiyanoğulları, Kastamonu ve civarında Candaroğulları, Söğüt, Bilecik, Bursa ve civarında Osmanoğulları, Türk beyliğiydi.
13. Yüzyıl ortalarından 15. Yüzyılın ikinci yarısına kadar süren beylikler döneminde karaman ve civarında bulunan Karamanoğulları Türk beyliğiydi.
Balıkesir ve civarında Karesioğulları, Manisa ve civarında Saruhanoğluları, İzmir, aydın ve civarında Aydınoğulları, Türk beylikleriydi.
Denizli ve civarında inanç oğulları, Muğla ve civarında menteşe oğulları, Antalya ve civarında Hamitoğulları; Türk beylikleriydi
Beyşehir, Seydişehir ve civarında eşref oğulları; adana ve civarında ramazan oğulları; Maraş ve civarında Dulkadiroğluları Türk beylikleriydi
Anadolu’nun her karışı Tüktür.
Bu beylik, hanedan ve devletlere hiçbir Bilim adamı, hiçbir tarihçi Türklükten başka bir milliyet izafe etmemiştir
Selçuklular olarak horasan ve Azerbaycan üzerinden Anadolu’ya geldiğimizde sadece Bizans devleti vardı. Bu toprakları bir etnik gruptan değil Bizans’tan aldık.
Biraz önce sayılan bölgeler, beldeler ve bütün toprak parçaları kanla ve kılıçla alınmıştır; bu topraklar böyle vatan olmuştur.
Arkadaşlar görüldüğü gibi Anadolu Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra kurulan beyliklerin tamamı Türk beylikleriydi
Anadolu Selçuklu devleti yıkıldığında devletin güçsüzlüğünü göz önüne alacak olursanız biraz gücü olan en küçük guruplar beylik kurmuşlardır
Madem Anadolu’da Kürtler vardı Osmanlı bile bir kaç evlek insandan bir beylik kurmuşken Kürtler neden bir beylik bile kurmadılar?
Kürtler madem Anadolu’da vardılar Selçuklunun çöküş döneminde küçükte olsa bir kaç köyü bile içine alsa bir beylik kurmaları gerekmez miydi?
Arkadaşlar tarihte Selçuklu gibi devletlerin yıkılışında bir çok beylikler hatta devletler bile kurulmuştur Kürtler neden kurmadılar?
Selçuklu devleti yıkılırken beylik kurmadılar sa iki cevabı var
1-Kürtler burada değildi
2- Kürtler vardı ancak bir iki köy bile değildi
Tekrar ediyorum Osmanlı bile etrafındaki çok az sayıda insan ile beylik kurabilmişse feodal yapıya sahip Kürtler bunu hayli hayli yapardı yapamadılar çünkü 1450 yılından önce Anadolu da yoktular
Türk tarih kurumu, yavuz ve kanuni dönemlerinde tutulan tapu tahrir defterlerine dayanarak Türkiye’nin bir aşiret haritasını çıkarmaktadır.
16. Yüzyıldan bugüne, Türkiye’de yaklaşık 20 bin aşiretin defterlerdeki varlıkları bilgisayara aktarılmaktadır.
Bugüne kadar 373.585 haneden oluşan 11.769 aşiretle ilgili bilgilerin kayıt edildiklerini de bilmekteyiz.
11.769 aşiret arasında adında “Kürt” sözcüğü ile ilgili 92 aşiret tespit edilmiştir burada kürt adı da, etnik bir grup olarak geçmemektedir.
Mesela bu 92 aşiretten Kürt Mehmedlü Cemaatinin Danişmendli Türklerine de bağlı Türkler olduğu bilim adamlarımızın ortak görüşüdür.
Bu günkü Kürtler Osmanlı’nın kasıtlı iskan politikaları ile Kürtleştirilmiş Türkmen aşiretleridir. %96’sı böyledir. %3-4
B’ü 19 ve 20.,yy başlarında Kürtleşmiş Ermeniler %1’i de Anadolu’ya göç eden Kürtlerdir. Bunlarında menşesi incelendiğinde yine karşımıza Hazar Kıyılarında yer tutmuş Türkçe’nin lehçesini konuşan küçük bir Türk ağırlıklı topluluk çıkmaktadır.
Türkiye Türk yurdudur Türk cumhuriyetidir Atatürk’ün ülkesidir öyle de kalacaktır beğenmeyenin gidecek ikinci bir ülkesi bulunmaktadır.
Biz Türk’üz bu topraklarda doğduk bu toprak için öleceğiz son metrekare toprağımızı dahi kanımızın son damlasına kadar savunacağız vatan burasıdır.
Sorun ihanettir Türkiye’de hepimiz birinci sınıf vatandaşız Türkiye cumhuriyeti içerisinden bir devlet çıkarılmasına müsaade etmeyeceğiz.
HİNT AVRUPA NAZARİYESİ BATI’NIN “TÜRK TARİHİNİN ESKİÇAĞLARINA SAHİP ÇIKMAK” AMACIYLA MASA BAŞINDA UYDURDUĞU BİR YALANLAR DİZİSİDİR.
Sevgili Okurlar,
19.yy’da İngilizlerin Fransızların Rusların ve ABD’li Misyonerlerin yaptığı bölücü çalışmalar bu gün kendi yönetenlerimiz tarafından yapılmaya devam etmektedir. Bu durum gerçekten çok üzücüdür. Pırıl pırıl gençlerimizin dimağları bu yollarla zararlı bilgilerle doldurulmakta gençlerimiz okudukları saçmalıkları gerçekmiş kabul ederek bu yöndeki tüm uydurmalara hazır hale gelmektedir.
Avrupalıların, Türk tarihine ait kavim devletleri ve Eskiçağ Türk tarihinin bütününe sahip çıkmak için uydurduğu Hint Avrupa teorilerinin, Türk tarihçileri tarafından da sanki gerçekmiş gibi kabul edilmesi çok vahim sonuçları olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
Avrupalılar Eskiçağın M.Ö. iki binli yıllardan başlayarak daha eskiye doğru “Hint Avrupalı” – “Ari” -“Aryan” adı altında bir ırkın yaşadığı, bu ırkın Avrupalıların ataları olduğu şeklinde masa başında ürettikleri teoriler bu gün gerçek tarihmiş gibi anlatılmaktadır. Atatürk’ün ebediyete intikaliyle birlikte Zeki Velidi ve onu takip eden arkadaşlarınca tarihimize mal edilen bu yalanlar dizisi bu gün en samimi gördüğümüz Türkçü, Milliyetçi tarihçiler tarafından bile ballandıra ballandıra anlatılmıştır. Yeni nesil tarihçilerimiz Hint Avrupa Nazariyesine dayalı kitaplar yazmaya devam etmekte, bu kitaplarda Atatürkçü, Milliyetçi, ülkücü, devrimci, gençler tarafından okunmakta ve Eskiçağ tarihimizin Hint Avrupa Kavmine ait olduğunu sanmaktadırlar.
Hâlbuki Hint Avrupa (İndo German- Ari) adlı bir ırk yoktur. Bu tamamıyla Batının masa başında uydurduğu bir saçmalıklar dizisidir. Hin Avrupa nazariyesi ile ilgili iddialar çok uzun olduğu, tarafımızca hepsine tek tek cevap verildiği için burada kısaltarak anlatmamız zor olacak. Hint Avrupa Nazariyesi (teorisi) ile ilgili yalanları daha önceki paylaşımlarımızda anlattık. Avrupalıların Hint Avrupa teorilerindeki yalanları anlatmaya devam edeceğiz.
PKK VE KÜRTÇÜLERİN TÜRK TARİHİ ÜZERİNDEKİ HAYALİ İDDİALARININ DİLLENDİRİLMESİ YANLIŞTIR.
Sevgili Okurlar,
Tüm Batı ülkeleri hatta İran’ın Farsi yönetimi bile Türk tarihinin eski çağlarını Hayali Hint Avrupa ırkına ve PKK’lılar lehine anlatılmasına destek için senaryolar hazırlar Türk tarihini 2000 yıllık küçük bir döneme hapsetmek için mücadele ederken Arkadaşlarımız farkında olmadan bu ihanete destek verir hale gelmişse bizim başımızı ellerimizin arasına alıp uzun uzun düşünmemiz gerekmektedir.
Etrafımızdaki tüm ihanet odakları Tarihteki Türk Kavim ve kavim devletlerine sahip çıkmak için Hunların Atası “İskitleri” bile Hint Avrupalı göstermek için çırpınır, Kürtlere ön ata uydurmak için Siyasi Kürtçüler yalandan bir tarih yaratmak için gayret halindeyken, bu ihanet oluşumlarına hakaret için bile olsa onların tezlerine destek verecek sözler sarf etmemiz, Batı’nın hazırladığı ihanetin değirmenine kova ile su taşımaktan farksızdır.
Zagros Dağları Eskiçağ Türk tarihinde Asya’dan göç eden Türklerin Mezopotamya’yı ele geçirmek için Ergenekon olarak kullandıkları bir mıntıkadır. Nitekim Türkistan’dan gelerek önce Zagros dağlarına yerleşip orada gerekli hazırlıkları tamamladıktan sonra Akad devletine son vererek Mezopotamya’da 120 yıl hüküm süren (Eskiçağ Türkçesi konuşan) Gutiler önce Zagros Dağlarına yerleşmişler daha sonra Mezopotamya’ya inmişlerdir.
Aynı şekilde Kassitler (Guz= Oğuzlar) bahsinde tekrar anlatacağımız gibi, Kassitler önce Zagros Dağlarına yerleşmişler daha sonra Babil Devleti içerisinde Orta ölçekte bir Kassit devleti kurmaya başarmışlar daha sonra Babil’i ele geçirerek 550 yıl kesintisiz idare etmişlerdir.
Sevgili Okurlar,
Babil’in altın çağı bu çağ olup Batılı’lar bu çağı tanımlarken “ Daha sonra Zagros dağlarından inen Asyatik kavimler Babil’i ele geçirdiler ve 550 yıllık bir karanlık çağ süreci başladı” derler ve bir cümlede bitirirler.
Hâlbuki binlerce tablet ve eser ortadadır. Bir kısmı tarafsız tarihçiler tarafından çözülmüş, Bu dönemde ki Mısır ve Hititlerle (Aslı Anadolu’nun binlerce yıllık hâkimi “Türk Hattiler” olacak Hitit adı veya yönetimin Hint Avrupalı Hititleri geçtiği Batı’nın uydurduğu bir masaldır) ticari veya devletlerarası hukuku ilgilendiren yazışmalardan anlaşıldığı gibi 550 yıllık Kassitler dönemi Babil’in en refah ve zengin dönemidir. Bildiğimiz Babil eserlerinin çoğu bu dönemde yapılmıştır.
Neredeyse Osmanlılar kadar hüküm sürmüş Kassetler /Guzlara ait büyük bir medeniyeti karanlıktan çıkararak tüm dünyaya bu aydınlık çağı anlatmak gerekirken bu müthiş Türk medeniyetini Kürtlere mal edivermek Milliyetçilik, Türkçülük, ülkücülük veya Devrimcilik değil Türk varlığına ihanettir.
KİRLİ BİLGİLER HEM İÇERİDEN HEM DIŞARIDAN BİZİ TAHRİP ETMEKTEDİDİR.
Sevgili okurlar,
Atatürk’ün ebediyete intikaliyle birlikte Eskiçağ tarihimiz Hint Avrupalı denilerek reddedilmiş, Türk tarihi Mete Handan itibaren başlatılmıştır. Böyle bir tarih anlayışı Türk Tarihi için çok zararlı olmuş Batı’nın senaryolarıyla çevremizdeki, Türk asıllı tüm kavim devletlerin tarihi “Hint Avrupalı”(Aryan- Ari- İndo Germen) denilerek farklı menşelere bağlanmış, buradan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarında hak iddia edecek toplulukların oluşmasının önü açılmıştır.
Bu zararlı bilgilendirme neticesinde binlerce yıl Türklere Yurtluk etmiş- Türklere Vatan olmuş- topraklar Batılıların çıkarları doğrultusunda masa başında üretilmiş tezlere mahkum edilmiş, Türkçülük yapıyormuş görüntüsü altında bilerek veya bilmeyerek Türk tarihine ihanet edilmekle kalınmamış gençlerimiz bile buna inandırılmıştır.
Twitterde Eskiçağ Türk tarihi ile ilgili paylaşımlarımızı Türkçülüğe zararlı olarak nitelendiren Türkçü genç arkadaşlarımız bile çıkmış “Eskiçağ Türk tarihi diye bir şeyin olmadığını, bizim uydurduğumuzu, Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarının Türklere ait olmadığını, Sümerler, Hititler ve diğer halkların Türk olmadığını. Türk tarihinin Mete Handan başladığını” söylemişlerdir.
Türkçü arkadaşlarımızdan bazıları “Kürtlerin dilleri Hint Avrupa dil ailesine mensuptur Ermeniler, Kürtler v.s bunlar İranidir! Eski Doğu Anadolu Halklarındandır “ derken, Bazıları da “Kürtlerin aslı Hindistandan gelmedir kesinlikle ve İran’ın Horasan bölgesine yerleşmişlerdir oradan Mezopotamya coğrafyasına dağılmıştır” diyorlar!
Bizim arkadaşlarımız bunları söylerken Kürt ön ata uydurucuları “ATTIĞIMIZ YALANLAR TUTTU. KARŞI ÇIKMALARI GEREKENLER BİLE BİZE İNANDILAR! Diyerek keyiften dört köşe olmuş vaziyette bizi seyrediyorlardır!
Kürtler Eskiçağ tarihinin hiçbir döneminde Mezopotamya’da, İran’da veya Hindistan da olmamıştır. Mezapotamya kısmen Sami unsurların Türklere ait kültür ve medeniyeti yaşatarak yer aldığı tamamıyla Türklere ait bir tarihtir. İçerisinde başka hiç bir millet veya topluluk yoktur.
Mezapotamya devletletirini ve tarihlerini tek tek anlatacağız.
Bir sonraki paylaşımımızda bir arada olmak dileğiyle Tüm değerli Arkadaşlarıma sağlık mutluluk ve başarılar diler, en içten sevgi ve Saygılarımı sunarım.
8 OCAK 2022 Saat 02.40
TANER ÜNAL