
Ey millet!
Bakıyoruz da meclis… ne kutsal bir salon ne de Gazi Meclis’in ruhunu taşıyan bir yer!
Bazen sanki “ucuz yemek ve bedava olanaklar borsası” hâline gelmiş gibi.
Kim ne yiyor, kim ne kazanıyor, kim hangi imkânlarla oturuyor, görüyoruz!
Kürsüde milletin sesi yok; bazı vekillerin önceliği kendi çıkarları olmuş.
Birçoğu için meclis, milletin evi değil; kişisel menfaatlerin ve imkânların pazarı hâline gelmiş.
Halk soruyor:
• “Bu meclise girmek için parayı veren mi kazanıyor, halkın güvenini kazanan mı?”
• “Ucuz yemek ve bedava olanaklar, milletvekilliğinin önüne mi geçiyor?”
• “Milletin temsilcisi, millet için mi çalışıyor, yoksa kendi hesabı için mi?”
Bir zamanlar meclis, milletin onurunu temsil ederdi.
Şimdi, ne yazık ki bazı yerlerde çıkar borsası hâline gelmiş; halkın güveni azalıyor, kurumun itibarı sarsılıyor.
O kürsüde atılan her söz, yalnızca halkı değil, meclisin kendi cüzdanını düşünenleri de yansıtıyor gibi.
Ey vekiller!
Hatırlayın: Meclis, ucuz yemekler veya bedava olanaklar için değil, halk için vardır!
Halkın güveni geri gelmezse, Gazi Meclis’in ruhu da kaybolur.
Bakın, bu borsanın nasıl işlediğini herkes görüyor:
• Kimi vekil, kendi partisi içindeki koltuk pazarlığıyla meşgul.
• Kimi, çıkar gruplarının hoşuna gitmek için sözler veriyor ama halkın derdi umursanmıyor.
• Kimi, “biraz daha fazla imkân” için halkın sesi yerine kendi hesabını yükseltiyor.
Halkın gözü her yerde!
Sokakta, kahvede, pazarda konuşuyoruz:
• “Dingonun ahırında bile bu kadar karışıklık yoktu be kardeşim!”
• “Gazi Meclis böyle miydi, yoksa biz mi yanlış hatırlıyoruz?”
• “Milletin iradesi, bu kadar kolay yitirilmemeli!”
Halkın gözünden bakınca, meclis artık bir oyun alanı değil, bir çıkar pazarı olmuş.
İmkanlar ve menfaatler, milletvekilliğinin önüne geçmiş, halkın güveni ikinci plana düşmüş.
O kürsüde yankılanan her söz, halk için değil, çıkar grupları içinmiş gibi duruyor.
Ey millet!
Düşünün bir: Mecliste oturanların bazıları için kürsü, sadece bir koltuk değil; bedava yemekler, özel imkanlar ve ayrıcalıklar borsasıdır.
Milletin onuru, kamu güveni, anayasanın ruhu bir köşede beklerken, kişisel çıkarlar öne çıkıyor.
Halk soruyor:
• “O koltuklar kimin hakkı? Halkın mı, yoksa cüzdanı geniş olanların mı?”
• “Meclis salonunda atılan sözler halk için mi, yoksa çıkar borsası için mi?”
Bir zamanlar Gazi Meclis, halkın sesi olurdu.
Şimdi ise:
• Sloganlar, ideolojik ifadeler ve dış etkilere dayalı talepler, milletin iradesini gölgede bırakıyor.
• Kürsü, halkın sorunlarını tartışmak yerine, bazı vekillerin kendi menfaatlerini artırdığı bir alan hâline gelmiş.
• Halkın güveni azalıyor, meclisin itibarı sarsılıyor; bu tablo, adeta Dingonun ahırını andırıyor.
Ey vekiller!
Siz hatırlayın: Meclis, ucuz yemekler ve bedava imkânlar için değil, millet için vardır.
Halkın güveni geri gelmezse, Gazi Meclis’in ruhu kaybolur; bir daha yerine gelmez.
Bakın halk ne diyor:
• “Dingonun ahırında bile bu kadar karışıklık yoktu be kardeşim!”
• “Bir zamanlar Gazi Meclis’ti, şimdi kimlerin sesi duyuluyor?”
• “Milletin temsilcisi, halk için mi yoksa kendi çıkarları için mi çalışıyor?”
Halkın sesi duyulmalı!
Kürsüde yankılanan sözler, öncelikle milletin sesi olmalı, bedava yemekler ve özel imkanlar değil.
Halkın gözünde, bu çıkar borsası siyaseti, meclisin ciddiyetini bitirmiş durumda.
Bir vekil, sadece koltuğunu korumakla meşgul; bir başkası, kendi çıkarını halkın önüne koyuyor.
O kürsüdeki tartışmalar artık halkın değil, çıkar gruplarının pazarı gibi.
Ama biz halk olarak diyoruz ki:
• Artık yeter!
• Meclis halkın evidir!
• Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olmalıdır!
• Sloganlar, ideolojik taşeronlar ve dış etkiler, meclisin ciddiyetini gölgeleyemez.
Ey vekiller!
Halk burada!
Artık meclisi bir borsa veya “dingonun ahırı” hâline getiremeyeceksiniz!
Gazi Meclis’in ruhu, halkın iradesiyle yükselecek!
Ey millet!
Artık sadece eleştirmek yetmez; çözüm zamanı!
Meclis, yeniden halkın evidir olmalı.
Kürsüde yankılanan her söz, milletin ortak iradesini temsil etmeli; ideolojik taşeronların veya dış odakların propagandası değil.
Biz halk olarak şunu istiyoruz:
1. Egemenlik kayıtsız şartsız millete ait olmalı.
• Hiçbir dış güç, hiçbir ideolojik grup, meclisin kararlarını etkilememeli.
2. Kürsü tarafsız olmalı.
• Sloganlar, propaganda ve ideolojik mesajlar, meclisi kirletmemeli.
• “Biji Serok Apo” gibi ifadeler, kurumun ciddiyetini, anyasanın gerekliliği ve korumak için engellenmeli ve cezalandırılmalı.
3. Şeffaflık ve denetim sağlanmalı.
• Halk, hangi kararların neden alındığını görebilmeli, denetim mekanizmaları etkin olmalı.
4. Tartışma ve uzlaşma kültürü yeniden canlandırılmalı.
• Fikir ayrılıkları bastırılmamalı; demokratik yöntemlerle çözümler üretilmeli.
5. Çıkar borsasına son verilmeli.
• Milletvekilliği, ucuz yemekler veya bedava imkânlarla pazarlanamaz; halkın iradesi her şeyin üstünde olmalıdır.
Ey vekiller!
Halk sizi seçti, sizi temsil etmeniz için seçti.
Artık dış etkilerin ve ideolojik taşeronların sesini değil, milletin sesini duyurun!
Kürsüdeki kargaşayı bitirin, dingonun ahırına dönüşmüş tabloyu düzeltin.
Halkın gözünde yeniden güven inşa edin, meclisi tekrar Gazi Meclis’in ruhuna uygun hâle getirin.
Ey halk!
Biz sessiz kalmayacağız!
Kahve köşelerinde, pazarlarda, sokaklarda konuşmaya devam edeceğiz.
Meclisin bizim evimiz olduğunu hatırlatacağız.
“TBMM mi, Dingonun Ahırı mı?” sorusunu sormaya devam edeceğiz.
Ve bu soruya cevap verecek tek yol, meclisi halkın iradesinin merkezi hâline getirmektir.
Son olarak:
• Egemenlik, kayıtsız şartsız millettir.
• Meclis, milletin evidir; ideolojik taşeronların veya dış güçlerin mandasının değil!
• Sloganlar, propagandalar ve dış etkiler, meclisin ciddiyetini gölgeleyemez.
• Çıkar borsası siyasetine artık son verilmeli.
• Halkın sesi, kürsüde her zaman birinci olmalıdır.
Ey vekiller!
Halk buradayız!
Gazi Meclis’in ruhu bizimle!
Artık meclisi dingonun ahırına çeviremezsiniz!
Milletin iradesi, milletin evidir!
Egemenlik kayıtsız şartsız millettir!
Yazıda kullanılan alıntı, kaynak, yapay zeka gibi teknolojiler, yazının sahibinin belirttiği şekilde okuyucuya duyurulur ve yazıların sorumluluğu yazının sahibine aittir.