
KAZAKİSTAN’IN KKTC’NİN VARLIĞINI GÖRMEZDEN GELMESİ VE RUMLARDAN YANA TAVIR ALMASI
Türkiye’de (gerçekten de samimi duygularla Türk Birliği’ne inanan kesim haricinde) kendilerini Türkçü-Turancı olarak niteleyen, altyapısı olmayan, küresel siyaseti yorumlamaktan aciz; sadece temeli olmayan hamasi duygularla hareket eden kişiler; soydaş bağımsız ülkeler arasında her alanda iş birliğinin ve ortak hedeflerin geliştirilmesini hedeflemek amacıyla kurulan Türk Devletler Teşkilatı-TDT’nı hamasiyet ile bezeli beyinlerinde kayıtsız şartsız Türk Birliği’nin bir oluşumu olarak görüyorlar… Bu hamasi bakış, haliyle yanlış ve sert tepkilere neden oluyor.
Halbuki kardeş Türk Devlet ve Topluluklarının “yatağı” bir olsa da, “yorganları” farklı…
Her ülkenin bulundukları konum gereği farklı politikalar, farklı stratejiler üretmek durumunda…
Binlerce km ortak sınırı olan Çin ile Kazakistan’ın ilişkileri, Türkiye’nin Çin ile ilişkilerinden farklı olacaktır. Bu “farklılıklar”, diğer ülkeler için de geçerlidir.
***
Konunun özüne gelecek olursak, “Kıbrıs” meselesi, Türkiye’nin hukuken de haklı olduğu milli meselesidir. Rumların, Türklere yönelik soykırımı hedefleyen katliamlarını durdurmak için Türkiye’nin 1974’de düzenlediği “barış harekatı” sonrası adanın kuzeyinde kurulan “Kıbrıs Türk Cumhuriyeti-KKTC”, Türkiye’nin “kırmızı çizgisi”dir.
Türkiye’nin hassasiyet gösterdiği bu milli meselede, soydaş ülkelerin Türkiye ile birlikte olmasını arzu etmek, elbette “doğal” bir beklentidir. KKTC’nin TDT’na “gözlemci üye” olarak kabul edilmesi, bu “doğal beklenti”nin bir emaresi olarak Türkiye, Azerbaycan ve Kıbrıs Türk halklarını mutlu kılmıştır.
***
Ancak AB üyesi olmayan Kazakistan’ın Kıbrıs meselesinde “batılı bir ülke gibi” Rumlar’dan, Yunanistan’dan yana tavır sergilemesi, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin mevcudiyetini görmezlikten gelmesi çok da “anlaşılır” olmadığı gibi, Kazakistan’ın diplomatik çıkarları ile de direkt bir bağlantısı yoktur. Ve bu tavır, Türkiye’yi üzmüştür, üzecektir…
Bir Asya ülkesi olarak Kazakistan’ın ilginç şekilde AB ülkelerinin telkin ve isteklerine çok daha fazla önem verdiği anlaşılmaktadır. Bu tavır devam ettiği sürece “gözlemci üye” olarak kabul edilen KKTC ‘nin Türk Devletleri Teşkilatına tam üyeliğinin yakın zamanda kabul edilmesinin çok zor olduğu görülmektedir.
***
3 Kasım 2023’de Astana’da gerçekleştirilen TDT’nin 10. Zirvesi’ne ev sahibi Kazakistan tarafından KKTC lideri Ersin Tatar’ın davet edilmemesi ile başlayan “kriz”in üzeri kardeş Kazakistan ile ilişkilerin bozulmaması için fazla tepki gösterilmeden örtülmeye çalışılmıştır.
Halbuki bir önceki 11 Kasım 2022 tarihindeki TDT 9. Semerkant Zirvesi bildirisinde; “KKTC’nin TDT gözlemci statüsünü memnuniyetle karşılıyoruz” ifadesi yer almıştı.
Ayrıca Astana Zirvesi’nden tam 1 ay önce TDT üyesi ülkelerin dışişleri bakan yardımcılarının İstanbul’daki toplantısına gözlemci üyeler Macaristan ve Türkmenistan’la birlikte Kuzey Kıbrıs dışişleri yetkilisi de katılmıştı.
Erdoğan’dan Kazakistan’a diplomatik tepki
Ne var ki Astana Zirvesi’ne KKTC liderinin davet edilmemesi, T.C. lideri Erdoğan’ın tepkisine ve üzüntüsüne neden olmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Astana Zirvesi’ndeki konuşmasında KKTC’ye ve beraberinde Türkiye’ye yapılan bu saygısızlığı diplomatik bir uyarı diliyle dile getirip ilgili yerlere gereken mesajı vermiştir.
Erdoğan; “Aile meclisimiz, geçtiğimiz yıl Semerkant Zirvesi’nde KKTC’ye oy birliğiyle gözlemci üye statüsü vererek tarihi bir karara imza atmıştır. Sizlere bu kararın alınmasında sağladığınız destek nedeniyle bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu kararla Türk dünyası, tecrit edildikleri hâlde öz vatanından vazgeçmeyen Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadıklarını herkese göstermiştir. Büyük Türk ailesinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türkleri ile dayanışma içinde hareket etmek hepimizin yükümlülüğüdür. Müteakip zirvemizde KKTC’yi, karar verdiğimiz şekilde gözlemci üye statüsüyle aramızda göreceğimize inanıyorum. Bu konuda sizlerin dirayetli liderliğinize güveniyorum” diyerek aslında bir anlamda sitemini de dile getirmiş oldu.
Erdoğan kısaca “madem KKTC’yi gözlemci üye olarak aldınız, o zaman neden zirveye davet etmediniz” demiş oldu.
***
Semerkant Zirvesi sonrası Rusya’nın Kommersant gazetesi diplomatik kaynaklardan aldığı bilgiye dayanarak zirve sırasında KKTC konusunda tartışmaların alevli geçtiğini, Azerbaycan ve Kırgızistan’ın Türkiye’nin tutumunu desteklediğini, Özbekistan’ın çekimser kaldığını, Kazakistan’ın ise KKTC’nin “gözlemci üye” statüsüne şiddetle karşı çıktığını yazmıştı.
***
Kazakistan’ın bir taraftan KKTC’nin tanınması ve tam üyeliği için TDT bünyesindeki çalışmaları engellerken diğer taraftan Türkiye’ye inatla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ilişkileri daha da geliştirmek için önemli adımlar atması, Özbekistan’ın “çekimser tavır” sergilemesi kardeş ülkeler arasında samimi bir birliğin oluşmasının zorluğuna işaret etmektedir…
***
Kazakistan ile Çin veya Rusya arasında çıkabilecek muhtemel krizde Türkiye’nin Çin veya Rusya’dan yana tavır alması, nasıl Kazak halkını üzerse, Kazakistan’ın işgalci, zalim Rumlardan yana tavır alarak Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını görmezden gelmesi elbette Türkiye’yi Türk halkını derinden üzmüştür, üzecektir.
***
Kıbrıs konusunda olsun, Karabağ ve Hocalı soykırımı gibi konularda olsun Türk Cumhuriyetleri’nin ortak bir söylem geliştirmesi, diplomatik açıdan, küresel ilişkiler açısından Kazakistan veya Özbekistan’a bir zararı yoktur…
Kardeş Türk Cumhuriyetlerinin asgari müştereklerde, milli meselelerde ortak hareket etmesi, Türk Devletler Teşkilatı oluşumunun mevcudiyetini, güvenirliğini artırması bakımından önem arz etmektedir.
Yarınlarda Rusya Federasyonu’nun veya Çin’in Kazakistan’dan toprak talebinde bulunması durumunda, tepki gösterecek ülkelerin başında Türkiye’nin olacağı unutulmamalıdır…
***
Bedava Kazakistan bileti karşılığında, Kazakistan’ın Türkiye karşıtı tutumunu görmezden gelen “yalakalara” ise şimdilik söyleyecek bir sözümüz yok.
ALPARSLAN SERDENGEÇTİ
Türk Dünyası Platformu kurucusu