Site icon Söz Gazetesi

NE YAPILACAKSA, BUNLARA DA YAPILSIN / Mehmet Beşeri

Başıboş hayvanlar sorun mu? Evet..

Tehlike mi?

Biraz, evet.

İçimizde, özellikle belli bir yaşa gelmiş olup da, bir köpeğin saldırısından ya da hırlamasından nasibini almamış olan var mı?

Yok.

Bugün, hemen her şehirde binlercesi mevcut olan bu sokaktaki köpekler meselesinin acilen halledilmesi gerekir mi?

Gerekir.

Bunlar konunun bir yanıdır.

Diğer yanına gelince:

Bu sokak köpekleri, bir günde bu kadar çoğalmadılar. Bunların nüfuslarının bu kadar artmasının asıl sebebi, önce, büyük bir heves ile alınıp, koyun koyuna yatılıp, sonra da özellikle bakmaktan ve de sorumluluğunu devam ettirmekten vazgeçilerek sokağa bırakılmalarıdır. Tabii doğa kanunu gereğince, onlar da üremelerini devam ettirdiler ve sayıları bu seviyelere kadar geldi.

Sokağa bırakılan her sahipli hayvan, tıpkı camii avlusuna bırakılmış bebek gibidir. Ha bir yavruyu terk etmişsin, ha diğer bir yavruyu, hiç fark etmez.

Sokağa bırakılan her canlı, büyük bir boşluk içerisinde bulur kendisini… Her kucağın kendisini sevmesi için açılmasını ister…

Geri çevrildiğinde, aradığı sevgiyi bulamadığında bu sefer hırçınlaşır; kendisine gösterilen tepkinin (bu korku içeren bir kaçış da olabilir) dozajı yükseldikçe, saldırganlaşabilir.

Her gün yüzlercesini görüyorum, yanlarından geçen her insana önce kuyruk sallayarak yaklaşıyorlar. Bekledikleri ilgiyi görmedikleri vakit de, huysuzlaşıyorlar.

Bazen araçların peşinden koşup havlıyorlar ya, inanın çoğu kez, kendilerini sokağa terk eden sahiplerinin arabalarına benzettikleri içindir ya da içindekileri…

Şimdi yoğun olarak bunlara ne yapılması gerektiği tartışılıyor, konuşuluyor.

Mecliste yasa çıkarılacakmış…

Şahsen, hayvanları da kendimle eş görürüm. Bu nedenle, zatımın kısırlaştırılmasını, uyutulmasını, yalıtılmasını istemediğim için onlara da bunların yapılmasını savunmam…

Ama illâ da yapılacak; kısırlaştırılaca, uyutulacak, yalıtılacak diye karar çıkarsa, benim de acizane bir önerim olacak.

Bu hayvancağızları uyuturkan, kısırlaştırırken, izole ederken; içimizdeki ve başımızdaki bazı DUYUN-U UMUMİYE ÇOCUKLARINI, ENDERUN TORUNLARINI, ERGUVANİLERİ, YABANCI VE YALANCI BASIN MENSUPLARINI, KÜRESEL SERMAYENİN ETKİ AJANLARINI, İŞBİRLİKÇİLERİNİ;

ÜLKEMİN YÜZBİNLERCE METREKARE TOPRAĞINI YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKENLERİ; KANLA, CANLA, BİNBİR EMEKLE, NİCE ZORLUKLAR İÇERİSİNDE OLUŞTURULMUŞ CUMHURİYETİN KAZANIMLARINI YOK EDENLERİ; YABANCI SERMAYEYİ DAVUL ZURNA İLE KARŞILAYIP, ÖNÜNDE YATANLARI; “ALLÂH, DİN, İMAN, İSLÂM” DEYİP, GİZLİ DİN TAŞIYANLARI; “MİLLİYETÇİ” MASKESİ ALTINDA, EMPERYALİZMİN AMİGOLUĞUNU YAPANLARI; “SOLCU” GÖRÜNÜP, GLADİONUN EMİR VE TALİMATLARINI UYGULAYANLARI…

N’olur, Allâh rızası için, BUNLARI DA KISIRLAŞTIRIN, UYUTUN, İZOLE EDİN…

Hayvanlara ne yapacaksanız, bunlara da yapmayı unutmayın.

İsimlerini mi istiyorsunuz?

ORTAĞIN ÇOCUKLARI, SİVİL ÖRÜMCEĞİN AĞINDA, BOĞAZDAKİ AŞİRET, ERGUVANİLER, YALIDAKİLER ve ŞİFRE BİZİM ÖLÜLERİMİZ kitaplarına bakınız.

26.MAYIS.2024

Exit mobile version