tamamen ormanlarla kaplı kalkerli kütleler kazılarak, oyularak elde edilir. Milyonlarca yılda oluşmuş ormanlarla kaplı kalkerli kütleler, tatlı su üreten fabrikalardır. Ormana düşen yağış, gözenekli orman toprağından sızarak kalkerli kütlenin çatlak sistemine, oradan da kaynaklara, derelere ve yeraltı suyuna ulaşır. Yer altı suyu; içme suyu, kullanma suyu ve ovadaki tarım alanlarının sulanması, bitkisel üretimin arttırılması, halkın beslenmesi için kullanılır. Doğadaki bu denge ‘üstün kamu yararı’ kapsamında, yaşamın devamı için doğal sit alanı olarak korunması gereken alanlardır. Prof. Dr. M. Doğan Kantarcı’nın raporundan alınan aşağıdaki şekil doğadaki bu yapıyı göstermektedir. Açık ocak işletmeleri, doğadaki tatlı su üreten bu yapıyı bozarken, doğadaki tüm canlılara büyük zararlar vermekte, yaşamı sona erdirmektedir: 1- Taş, mermer vs çıkartmak için patlatılan anfo veya dinamit, yakın çevrede 3.6 şiddetinde deprem etkisi yaratmakta; çevredeki binaların temel, kiriş ve kolonlarında çatlaklara yol açmakta, binaları depreme dayanaksız hale getirmektedir. 2- Yer altı kaynak suları yok olmaktadır: Yağış suları, toprağa sızarak yer altı kaynak sularını oluşturur, toprağı nemli tutar. Taş ocakları ise yağış sularının toprağa sızmasını engellemekte, yüzeysel akışa geçen suyun sele dönüşüp kaybolmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan anfo ve dinamit patlatmaları ile yer altı sularının akış yönleri değişmekte, yer altı sularının beslediği dere ve göller kurumaktadır. 3- Ayrıca bu patlamalar sonucunda açığa çıkan gazlar nedeniyle su kaynakları kirlenmektedir. (Aşağıdaki şekiller Prof. Dr. Doğan Kantarcı’nın raporundan alınmıştır.) 4- Maden ocaklarında haftanın 7 günü 24 saat çalışan damperli kamyonlar dar köy yollarında çocuklarımızın, insanlarımızın can güvenliğini tehdit etmekte, birçok kazalar yaşanmaktadır. 5- Hava kirliliği: Taş çıkarılması, kırılması ve taşınması sırasında çıkan mikron ölçeğindeki tozlar, rüzgarla çevreye yayılır, nefes alışımızla birlikte burnumuzdan girer ve akciğer mukozalarına yapışır, solunum sisteminin savunma sistemi çöker, sonrasında aşağıda belirtilen tüm hastalıkların ortamı, alt yapısı oluşur: 6- Madenler açılırken toprak 0-20 cm kalınlıkta sıyrıldığı için bu alandaki endemik bitki türleri, hayvanlar ve hayvan yuvaları yok olmakta, ekolojik denge bozulmaktadır. 7- Bitkiler ve tarım alanları üzerine gelen kireç tozu, beyaz ve kalın bir tabaka yaparak, bitkilerin fotosentez ile karbondioksiti alıp oksijen vermesine engel olmakta, soluduğumuz havanın ve toprağın kalitesi bozulurken sebze-meyve verimleri düşmekte, sonunda ağaçlarda kurumaya yol açmaktadır. Mermer, taş, granit vs maden ocaklarının yaşamımıza zararları bunlar iken; ülkemiz toprakları üzerinde; 100 binlerce hektar alanda 100 binleri aşan maden ocağı bulunmaktadır. Doğamızı yok eden bu maden ocakları sayısının bu kadar yüksek olmasının en önemli nedeni, bu madenlerin yurtdışına satılmasıdır. Yani, mermer, granit, kireç taşı vs’yi bir kez çıkarıp satıyoruz ama doğamızı katlediyor, bugünün ve gelecek nesillerin yaşam alanlarını yok ediyoruz. Ülkemizde maden arama ruhsatlarını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü vermektedir. https://www.turkiye.gov.tr/migem-ruhsat-safhasi-sorgulama?basvuru=Sonuc 29 Ocak 2020 itibariyle, maden aramak için Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne başvurmuş izin bekleyen 217 şirket bulunmaktadır. Diğer taraftan Turkish Exporter, web sayfasında görüldüğü gibi;: https://ihracattalepleri.turkishexporter.com.tr/tr/mermer-madencilik_N19/ Türkiye’den mermer, kireç taşı, perlit vs talebinde bulunan ülkeler: Rusya, Lübnan, Afrika-Reunıon Adası, Romanya, Tayvan, Moritanya, Sırbistan, Umman, Bulgaristan, Hindistan, ABD, İsrail, Bangladeş, Fas, Yunanistan, Suudi Arabistan, Kuveyt, Tunus… Ülkemiz biter, bu istekler bitmez…! Sonuç olarak, bir kez çıkarılıp satılan mermer, granit, kireç taşı vs için bugünün ve gelecek nesillerin yaşam alanlarını, sularımızı, ağaçlarımızı, tarım alanlarımızı kısaca tüm yaşamı yok etmeyelim. Küresel ısınma nedeniyle doğada birçok olumsuzluklar artarken, yaşanırken ülkemiz Kuzey Afrika’daki Büyük Sahra Çölü olmasın…! Yukarıda belirtilen olumsuzlukları yaşamamak için Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’dan bu madenlerin ihracatının yasaklanmasını istiyoruz, bekliyoruz. |
Adnan PELVANLAR Kaynak: http://www.objektifbakis. |