
Yıllar yılı Adana ili Yüreğir ilçesi Yavuzlar Mahallesi’ndeki pazara giderim.
Pazarın hemen girişinde Mimar Sinan İlk Öğretim Okulu var.
Okulun köşesinde saçları akça pakça bir kadın var. Önünde mevsimine göre birkaç ebe gümeci, birkaç bağ pırasa, marul, nane satar.
Bir özelliğim vardır. Esnafın namuslusunu ararım.
Bulabildiğim ile yıllar boyu yetinirim. Gerçi bu devirde namuslu esnaf bulmak da mesele ya!
Neyse…
Yavuzlar ya da Akıncılar Pazarı diye bilinen yerde Çarşamba ve Cumartesi günleri olmak üzere haftada iki kez Pazar kurulur.
Geçtiğimiz çarşamba günü fukara pazarından dönerken okulun köşesindeki kadın:
-“Pırasayı kaça aldın?” dedi.
-“20 lira “dedim.
-“A oğul bende de aynı fiyat önümden geçtin ya?” dedi.
Durdum, kadına baktım. Eğrisiyle, doğrusuyla kendimden utandım. Bu yaşlı başlı kadından neden alışveriş yapmamıştım?
-“Sana söz” dedim.
-“Önümüzdeki pazar senden alışveriş yapacağım”
Akça saçlarının başörtüsünün kenarından dalgalandığı başını iki yana salladı.
“İstesen de alaman ki” dedi.
Şaşırdım.
– “Neden?”
– “Beni buradan kovdular”
.-“Kim kovdu seni?”
-“Pazar yetkilisiymiş.”
-“Zabıta mı?”
-“Yok sivil”
-“Nasıl Pazar yetkilisiymiş?”
-“Ne bileyim ben”
-“Ne için kovdu?”
-Pazarın içinde tezgâh yeri kiralayacakmışım. Nasıl kiralayacağım ben? Şuncacık yeşilliği satmak için bir avuç yere 200 lira yevmiye istiyor. Ben bunların hepisini satsam 200 lira kazanır mıyım?”
Kafam allak bullak.
-“Peki makbuz falan veriyor mu?
-“Ne makbuzu alıp parayı cebine koyuyor. Sana bir yer gösteriyor.
– ”Aha burda satacan. Yoksa yok.” Diyor.
Elini kaldırıp karşıdaki bir evi gösteriyor
-“Aha benim evim de burada”
-“Evin önünde satamıyor musun?”
– “Ona da izin vermiyorlar. Bu babadan kalma evde kaç kişi yaşıyor biliyon mu sen? Oğlan, gelin, torunlar… Bir oğlanın emekli maaşı var. Burda bunları satarak geçinmeye çalışıyoruz biz. Kimin umurunda? Ne halt edecem ben şimdi? 200 lira diyor yav! Bunun hepisini satsam 200 lira kazanamam ki…””
. . .
Bir zamanlar zaruret oldu bu fakir de bir süre semt pazarlarına takıldı!
Pazarlara kimin/kimlerin hâkim olduğunu bilirim.
Pazar yerlerinde tezgah alım satımlarını, kiralama bedellerini, hava paralarını kimlerin ayarladığını da pazardaki sebze, meyve fiyatlarına da kimlerin ayar çektiğini de bilirim!
O zamandan bu zamana değişen bir şey olmamış diye de kendi kendime öfkelenirim.
…
Adının Döndü Akça olduğunu söyleyen bu kadından bir metrelik tezgâh için 200 lira isteyen kim ya da kimler?
Bu para karşılığında makbuz falan da vermiyorlar-mış!
Resmi elbiseli de değillermiş.
Belediye görevlisi olmadıkları da bu beyana göre aşikâr.
. . .
Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı’ya soruyorum.
Kim ya da kimler bunlar?
Bunların hüküm sürdüğü yerlerde açlığa mahkûm, Döndü Akça gibi yaşlı başlı kadınlar, çocuklar, torunlar.
Mutlak surette önlem almak zorunda anlı sanlı başkanlar
… ve üniformalı zabıtalar.
Umarım oy kaygusuyla bu ve benzeri olaylara göz yummazlar!
Reha Ören



