Site icon Söz Gazetesi

“BU ŞİDDET ARTIK BİTSİN!”

Adana İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya gelen Adana Tabip Odası ile SES yönetici ve üyeleri “Bu Şiddet Artık Bitsin!” konulu basın açıklaması yaptı.

UZM. DR. MENTEŞ, “SAĞLIKÇILAR GEÇİNEMİYOR, YAŞAYAMIYOR”

Sağlık çalışanlarının yanı sıra CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, HDP Adana Milletvekili Kemal Peköz’ün de katıldığı açıklamada son bir yıl içerisinde bu ülkede devletten 8 bin hekim istifa ettiğini dile getiren Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Selahattin Menteş, yaptığı konuşmada “1400 hekim ve aynı oranda sağlıkçı yurtdışına mülteci olarak çalışmak zorunda bırakıldı. Artık bu ülkede sağlıkçılar hem geçinemiyor hem yaşayamıyor hemde hayatta kalamıyorlar demektir. TTB 26 Ocak 2022 tarihinden başlayarak yeniden bir eylemlilik sürecine girmiştir. Bu eylemlilik sürecinde ekonomik ve özlük haklarımız, sağlıkta etkin bir şiddet yasası, kovid-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi yasası çıkmaması halinde 8 Şubat 2022’de yeniden sağlıkta hizmeti durdurarak greve gideceğiz.” diye konuştu.

ORTAK BASIN METNİ

Adana Tabip Odamızın SES ile ortak yaptığı basın metni aşağıdaki gibidir;

SAĞLIKTA ŞİDDETİ VE KADIN CİNAYETLERİNİ DURDURALIM!

“Nasıl bir toplum düzenidir ki resmi rakamlara göre sadece 2021 yılında 280 kadın öldürüldü, 217 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Artık sosyal medyada gündeme girmiş bir kadın ismi görülünce “yine kim öldürüldü?” diyoruz. Ülkemizdeki şiddet iklimi ve faillere yönelik cezasızlığın şiddeti, cinayetleri körüklediğini biliyoruz. Bu yüzden hiçbir şiddet olayı münferit değildir. Ve bu ölümlere alışmayacağımızı bir kez daha alanlarda haykırıyoruz!

Nasıl bir sağlık hizmet düzenidir ki, resmi rakamlara göre bile her gün 50 sağlık çalışanı sözlü ya da fiziksel olarak şiddete maruz kalmaktadır. Hastaneler artık sağlıkla değil, şiddetle anılmaktadır. Mevcut sağlık sisteminde herkes mutsuz, en çok da sağlık emekçisi mutsuzdur. Sağlıktan mutlu olan tek kesim sağlıkta dönüşüm sayesinde oylarımız artmıştır diyenlerdir, tek mutlu olan kesim hasta garantili hastanelerin sahipleridir!

Hasta yakınlarının tekmeli saldırısına uğrayan gebe hemşire, kafasında mermer blok kırılan hekim, boğazı kesilmeye çalışılan sağlık emekçisi, her gün her dakika elinde bıçakla, tabancayla sağlık emekçilerini canlarıyla tehdit eden yeni bir hasta yakını. Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servis kapısını barikat ile kapatmaya çalışan sağlık emekçileri halen hafızalarımızda iken dün İstanbul Kartal’da Aile Sağlığı Merkezi hemşiresi Ömür EREZ 20 suç kaydı bulunan katil RAHMİ UYGUN tarafından silahlı saldırı sonucu katledilmiştir. Olan biteni akılla, vicdanla, insanlıkla izah edebilmenin olanağı kalmamıştır. 20 suç kaydı bulunan bir katil dışarda gezebiliyorsa, bir kadını bir sağlık emekçisini katledebiliyorsa söz bitmiş, tuz kokmuştur.

Bu suç sadece katil RAHMİ UYGUN’un değildir. Bu suçun ortakları hukuku katledenlerdir, bu suçun ortakları sağlıkta şiddete maruz kalan sağlık emekçilerinin arkasında durmayan yetkililerdir, bu suçun ortakları kadın cinayetlerine kılıf arayıp kravata iyi hal sığdıranlardır ve tabi ki bu suçun ortakları İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alanlardır. Danıştay Başsavcılığı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının “hukuka aykırı” olduğu yönünde görüş bildirmesine rağmen bu hukuksuz uygulamada ısrar edenlerdir bu suçun ortakları. Ömür EREZ ve katledilen tüm kadınların tüm sağlık emekçilerinin kanı bu suç ortaklarının eline bulaşmıştır.

Yaşanan bunca şiddet vakasına rağmen ne yazık ki gelinen noktada samimi adımların atılmadığını, şiddetin hız kesmediğini görüyoruz. ‘Sağlıkta Şiddet Yasası‘ göstermeliktir, sağlık emekçilerinin tepkilerini sönümlendirmek içindir, üstelik etkin biçimde de uygulanmamakta, saldırganlar karakolun ön kapısından girip arka kapısından çıkmaktadır. Olan “şikayetçi olduğum için yeniden saldırıya uğrar mıyım” endişesiyle baş başa kalan, artık aracını park ettiği otoparka giderken can güvenliği kaygısı yaşayan sağlık emekçisine olmaktadır.

Sağlıktaki şiddeti; sadece hasta yakınları ve hastaların bizlere uyguladığı fiili şiddet olarak tek başına ele almıyoruz. İdari baskılar, mobbing, angarya çalıştırma, liyakatsız yöneticilerin uygulamaları gibi farklı şekillerde şiddet yöntemleri de uygulanmaktadır.

Artık yeter, sağlık emekçileri yaptıkları işe yabancılaşmış durumdadır. Hayatlarıyla meslekleri arasına sıkıştırılan, emeklerinin karşılığı ödenmeyen sağlık emekçileri bu cendereden kurtuluş olmadığını düşünmekte, mesleklerini yurtdışında yapmanın imkânlarını araştırmaktadır. Memlekette kalanlarsa özellere akın etmektedir. Kendisi de bir özel hastane zinciri patronu olan Sağlık Bakanı bu durumdan hoşnut bile olabilir ancak bundan zarar görenler yine özellerde çalışan sayısı arttıkça mali haklarında gerileme yaşayacak olan, iş güvencesinden mahrum bırakılmış sağlık emekçileri olacaktır.

Gerekli önlemlerin alınması için daha ne beklenmektedir? Şiddete daha ne kadar seyirci kalınacaktır? Hekim, hemşire, ebe, teknisyen, idari memur, sağlık işçisi, bu ülkenin tüm sağlık emekçileri olarak bizler şiddete, şiddeti özendiren tüm politikalara karşıyız. Özcesi bu sistemin kendisi şiddeti doğurmaktadır. Sağlık emekçilerinin haklarını ve halkın sağlık hakkını koruyup geliştirecek başka bir sağlık sistemi mümkündür. Bu sistemi inşa edinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz. Sağlıkta şiddetle mücadeleden geri adım atmayacağız. Şiddetle yüz yüze kalan tüm sağlık emekçilerine tüm kadınlara sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

Açıklamanın ardından Sağlık İl Müdürlüğü önüne siyah çelenk bırakıldı

Exit mobile version