Site icon Söz Gazetesi

Adabına göre yardım için teşekkürler Saadet Partisi

Tarihe şerh düşüyorum.
2020 yılının Kurban Bayramı’nın Arife gecesiydi..
Akşamın alaca karanlığında, gün batımından hemen sonra İnönü Caddesi’ne İnönü Parkı’nda Kızılay kan toplama binasının hemen yan tarafına şu dublo dedikleri türden bir araba yaklaştı. İçinden bir kaç genç indi. Parktaki garibanlara yaklaşıp, biraz konuştular.
Garibanlar aracın arka kısmına doğru gittiler. Sonra arabadan inenler birer yelek giydiler.
Önce uzaktan baktım. Yeleklerinin üzerinde ‘Saadet Gençlik’ yazıyordu.
Bu bizim alışık olduğumuz hava değildi. Bu gençler araca yaklaşanlara önce bazı sorulan soruyorlar. Sonra aracın içinden ikişer poşet veriyorlardı.
“Yahu bu ne menendi olmayan iştir” deyu merakımızı gidermeye çalıştık.
Baktık ve gördük ki gençlerin garibanlara verdikleri poşetlerin içlerinde birer çift ayakkabı bir pantolon ve gömlek var.
Şahsen ben şaşırdım,
Bildiğimiz kurum ve kuruluşlar yardımlarını alu-yu vala ile, davul zurna çaldırarak yaparlar ve bütün dinlerin ‘yasak’ emirlerini çiğneyerek yardımlarını reklam aracı olarak kullanırlardı.
Siyasi partiler ve hatta belediye başkanları yardım yaptık diye peh peh böbürlenirler, fotoğraflar çektirip bültenler gönderirler, gazetelere ilanlar verirler.
Biz buna alışmıştık. “bir elin verdiğini öbür elin bilmeyecek” düsturu zamane dindarları tarafından hiçe sayılıyordu.
Garibana verdiği bir tdas sıcak çorbanın bile reklamını yapanlar beyinlerimize kazınmışlardı. Bu görüntüleri beyinlerimizden silip atmak çok zordu.
“Aferin çocuklara. Aferin bunu düşünenlere, düşünebilenlere” deyip sevinmiş, sevinmekten de öte mutlu olmuştum.
“Bir ara gidip şu Saadet Partisi etkili ve yetkililerine ve özellikle Gençlik kollarına teşekkür etmeliyim” diye düşündüm.
Amma ve lakiin…
Kısa bir süre hayli moderen giyimli sarışın bir bayan aracın yanına geldi. Saçları ve taytıyla o yardım yapanlardan daha çok dikkat çekti.
Garibanlarla konuşuyor, ona buna talimat veriyor ve milleti aklı sıra yardımcı olarak hizaya sokuyordu.
Saadet Partisi’nin onaylamadığı kıyafetteki bu hatun kişi ben de dahil olmak üzere civardakilerin de dikkatlerini celbetmeye yetti.
Ben bile “ Yahu serhoş falan değilim, sıcak ve nemden de bu kadar bunalmadım amma bu kıyafetteki bir hatun kişiin Saadet Partisi’nin yardım heyetinde ne işi var, ben mi yanlış görüyorum? diye düşünürken aynı merakın başkalarına da bulaştığını fark ettim.
Hasılı kelam aracı farkedenler yardımlarından nasiplerine düşeni aldılar.
Garibanların sevinçleri fısıldaşarak konuşmalarından, aldıkları ayakkabıların ayaklarına uyup uymadıklarından ve pantolon ile gömlekleri birbirleriyle değiş tokuşlarından belliydi.
Bir ara hatun kişiye yaklaştım.Yok, yoksul bir Türkmen kardeşimizin olduğunu ve ona da birşeyler verip veremeyeceklerini sordum. Hatun kişi diktatör bir edayla: “Sokakta mı yatıyor?” dedi.
Ben de “Bu yardım alanların tamamı sokakta mı yatıyor?” dedim.
Hatun, dili yetmezmiş gibi beden dilini de konuşturarak “ İlle de yırtık pırtık giyinmeleri mi lazım. Şimdi sana bunu kanıtlamak zorunda değilim.” deyince sesimi çıkarmadım.
Kısa bir süre sonra yardım bitmişti. Garibanlar dağılmaya yüz tutmuşlardı. Ulaaa bir de baktım ki bu sarışın hatunun eli poşet dolu…
Bu da yardımın başka bir uygulaması oldu. Kim bilir belki de taytlı sarışın hatun gecenin o vaktinde elindeki poşetleri sokakta yatan garibanlara verecek ve hayır hasenatı böyle sürdürecekti…
Her şeye rağmen Saadet Partisi yöneticilerine arife günü yardımı böyle yaptıklarından dolayı alenen ve neşren teşekkür ediyorum.

Reha Ören

Exit mobile version