Kazım Mirşan’ın yaptığı araştırmalarda Ön-Türk uygarlıkları tarafından Ot-Oğ olarak isimlendirilen Ön-Mısır’a M.Ö 3000 yıllarında Doğu Anadolu’dan isub-ög yazısının gittiğini tespit etmiştir.
Kazım Mirşan’ın bugüne kadar anlamı çözülemeyen 184 adet mısır hiyeroglifini Ön-Türkçe olarak okumuş olduğu ve mumyalama tekniklerinin yine M.Ö. 3000’li yıllarda Altaylarda geliştirildiği düşünülürse piramit inşa teknolojisinin eski Mısır’a Ön-Türk uygarlıkları tarafından öğretildiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Kazım Mirşan’ın Haluk Tarcan ile birlikte savundukları tezin, Mustafa Kemal Atatürk’ün teşvikleri ile 1930 yıllarında oluşturulan Güneş Dil Teorisi’ni ve Türk Tarih Tezi’ni destekleyen tarafları bulunmaktadır.
Türk Tarihi’nin MÖ 16.000’li yıllara dayandığını savunur.
Yazı, MÖ 16.000 yılında Türk’ler tarafından icat edildi.Kürtçe; Ön Türkçe’den sözcükler barındırdığı gibi bu sözcükleri Arapça ve Farsça’ya da taşımıştır.
Anadolu’da da Ön Türkçe yazıtlar bulunmaktadır.
Roma’nın küllerinden kurulduğu medeniyet olan Etrüskler Türk’tür. (Etrüsk yazıtları ilk defa 1970 senesinde Kazım Mirşan tarafından okundu).
Romalılardan önce İtalya Yarımadası’nda yaşayan Etrüsklerin konuştuğu dil olan Etrüskçe,Ön-Türkçe kökenlidir.İskandinavya dahil, tüm Avrupa’da 5000’den fazla Ön-Türkçe yazıt bulunmaktadır.
Tüm dünya alfabelerinin kökeni Türk alfabesidir.
İlk Türk devleti Hun İmparatorluğu olmadığı, ilk Türk devletinin Bir Oy Bil olduğu görüşündedirler.
Ardından At Oy Bil, Türükbil karşılığı:Göktürk) gelir.Türk tarihinin çok eskilere dayanması gerektiğini gösteren en büyük delil ise; Orhun Yazıtları’dır.
Çünkü Orhun Yazıtları’nda kullanılan dil ve noktalama işaretleri bu dilin en gelişmiş hali olduğu sonucuna götürmektedir.
Böyle bir dilin oluşabilmesi için en az 3000 yıl geriye gidilmesi gerekir.
Kazakistan[11]’da, Bu tezi destekleyen ve M.Ö 600’lere tarihlenen bazı yazıtlar bulunmuştur.
Bugün Çin sınırları içerisinde 300 metre boyunda piramitler bulunduğu ve bu piramitlerin Mısır’dan çok önce inşa edildiği tespit edilmiştir.
Mısır’ın dip kültüründe de Türkler olduğu iddia edilmektedir. Bknz.Çin Piramitleri.
Norveç, İsveç, Portekiz ve Fransa’daki mağaralardaki yazıların Türk damgaları (harfleri) ile okunduğunda anlamlaştığı ileri sürülmektedir.İskitlerin yani Sakalar’ın Türk kökenli oldukları ileri sürülmektedir.
Etrüskler, Truvalılar, Sümerler, Hititler ve Friglerin dip kültüründe Türk uygarlığı olduğu görüşü de ileri sürülmektedir.
Bu kavimler Ön-Türk olmasa bile dip kültüründe Türk etkisi vardır.
Japon ve Çin medeniyetinin de dip kültüründe MÖ 4000 yıllarında Orta Asya’dan Çin’e ve Japonya’ya göçen Türkler var.
Türkler Anadolu’ya 1071’de değil, MÖ 7000’li yıllarda gelmişlerdir.
Çevresi denizle çevrili Anadolu’yu sürekli besleyen Türk göçleri buraya sıkışmışlar ve Türk varlığını tesis etmişlerdir.
Oğuzlar Anadolu’ya geldiklerinde karşılarında aynı dili konuşan pek çok Türk grubu ile karşılaşmışlardır.
MÖ 10.000 yıllarında ılıman iklim ve büyük göllerin olduğu anlaşılan Orta Asya’nın kuruması ve çölleşmesiyle Türk gruplarının çevre ülkelere yayıldığı ve diğer kültürlere etki yaptıkları ileri sürülmektedir.
Bering Boğazı’ndan geçerek Kızılderili ve Güney Amerika kültürlerinin diplerinde de Türk etkileşimi olduğu ileri sürülmektedir.
Yunanistan’ın Ön-Türkçe adının İç-Üy-Ök olduğu ileri sürülmektedir.
Aynı zamanda Yunan kitabelerinde de Anadolu’dan gelen ve demiri çok iyi işleyen bir topluluk olduğu yazılmaktadır.
Ancak bu toplumun mevsimlik geldiği bilinmektedir. Bu toplumun Ön-Türkler olabileceği ileri sürülmüştür.
Kazım Mirşan Mısır-Sina’da piramitlerdeki yazıtlarda Ön-Türkçe kartuşlar bulmuştur. Kazım Mirşan Bizans’ın ilk kurulduğu dönemlerde Ön-Türkçe konuştuğunu ileri sürmektedir.
Kanıtı ise; Trabzon’daki Rum Kilisesi’nde sadece Ön-Türkçe okunabilen yazılardır.
Kazım Mirşan, daha sonraları başka kültürlerden etkilenerek Bizansın Ön-Türk dilini kullanmamaya başladığını ileri sürmektedir.
DERİN ÖN TÜRK VARLIĞI VE BATI
Ancak ikibin yıllık zaman dilimi içinde tarihte görülmüş ve bu nedenle uygarlıkta geç kalmış olan Batı,Türkleri Uygarlıktan nasibini alamamış göçebeler olarak bilir ve öyle görmekten zevk duyar.
Bu ön yargı ile Batılılar,çok gülünç oldukarının farkında değildirler;Türkleri yerden yere vurmak için kullandıkları Latin alfabesinin Ön-Türk yazısı olduğunu bilmezler,bilmemek için de direnirler.
Onlar için Türkler,yakıcı,yıkıcı,iyi silah kullanan gittiği yeri kolayca fetheden ,ama işgal ettiği ülkede ,kısa sürede eriyen,uygarlıktan nasibini alamamış sürüler olarak görürler…
Üstü,Batı Toprağı ile örtülmüş bilimsel ve tarihi gerçekler bunun tam tersidir:
Onlar şu yazdığımız yazıyı bulmuş,tarihte ilk kentleri ,siyasal kuruluşları gerçekleştirilmiş,tek Tanrı kavramını kurallaştırmış,Gök Bilim ,dolayısıyla felsefeye ilk adımlarını atmış,bilinmek istenmeyen Büyük Ön Türk ve Uygarlıklarının sahibidirler…
Tarih onlarla,yazıyı icat ettikleri İsa’dan önce 14 binlerde başlar.Yer toparlağındaki ,jeolojik olaylar,buzul dönemi ,su baskını,kuraklıklar nedeniyle göç ederler ;Göçebe değil,göçmendirler …Gittikleri her yerİ,
DÜNYANIN DÖRT BUCAĞINI Anadolu,Avrupa,Amerika hatta Avustralya…ileri seviyedeki düşünceleri ve bu düşünceleri taşıyan yazılarıyla aydınlatırlar…
Din Kültürü oluştururlar…
Bu nitelikleriyle her hangi bir Türk ülkesine etniler politakası ,örneğin ,Anadolu’da Batının 200 yıllık rüyası,Sevr şartları uygulanamaz.
Sonuçta Batılının Türkleri tarihten yok etme idealleri havada kalır.Kısacası Batının Türk dünyasını esir alan BATI MERKEZLİ TARİH iflas eder.
HalukTarcan Bilimsel Araştırmacı(CNRS-Paris)