Site icon Söz Gazetesi

Devlet okullarında da Kaynak kitap vurgunu

Ya Huuu bu ne menem iştir?
İmdi daha iyi inanıyorum ki adına devlet denilen bu geminin çivisi çıkmış, kirişleri laçkalaşmış, hasılı kelam işi bitmiştir!

SÖZ Okurları bilirler, son iki sayıdır Özel okullardaki kitap vurgununu ile getirdik. Kimseden ‘Tık’ yok..

Ne rical-i devletten, ne özel sektörden tınlayan bile olmadı..
Olan yolunacak kaz gözüyle bakılan velilele oldu..

Plastik kutulardaki 250 liralık setler tamı tamına iki beş yüz liradan velilere kakalandı da kimsenin ruhu bile duymadı..
Düzen böyle gelmiş böyle gider”.. Dediler, talanı, vurgunu sineye çektiler…
Mllet çöp bidonlarından ekmek seçerken havalarda uçuştu yüzbinler, milyonlar..
Fiyat farkını gözönüne alın ve ülke genelinde düz bir hesap yapın mübalağa var mı yok mu anlayın!
Özel okullar, kapitaliszm falan filan derken biz, meğer öte yandan devlet okullarındakiler de kaynak kitap adı altında kitap vurgunundan nasiplenmiş…
Benim iki çocuğum var. Eşim çalışmıyor. Çocuklarımızı zor okutuyoruz. Kitaplarını, kırtasiyelerini bile daha alamamışken okulda bir kaynak kitap meselesi çıkardılar. Tamı tamına 800 lira istediler. İki çcuk eder bin altıyüz lire.. Mümkün değil ödeyemem derken etkili ve yetkili bizim durumumuzu bildiğini ve bizlere taksit yapabileceklerini söyledi.

Bu biir, gelelim ikincisine..”Benim üç çocuğum var benden de her çocuk için 500 lira istediler. Veremeyeceğimi söylediğim zaman da terslediler. Sizlere taksit yapıyoruzdaha ne istiyorsunuz” dediler.
Kitapları benim alabileceğimi, isimlerini vermelerini istedim.
“Zinhar olmaz öyle şey. Kaynak kitapları gelip okuldan, buradan alacaksın
” dediler..

Bu iki örnek yeter mi? Yüzlercesini de yazsak SÖZ okurları okuyacak ama asıl duyması gerekenler sağır sultanları oynayacak..
Bir vakitler bunları yazsaydık kıyamet kopar Milli Eğitim Müfettişleriyle handiyse akraba olurduk. Şimdilerde kimsenin umurunda bile değil.
Neden?
Nedeni gayet açık.
Vurgun ve talan düzeninden herkes nasipleniyor da ondan.
Okul Müdürü, Milli Eğitim yetkilisi, kitapçısı, işi tezgahlayan öğretmeni, hacısı, hocası..
Bir zamanlar devletin başındaki Turgut Özal, “ Benim memurum işini bilir” demişti..
Eyvah demiştim o zaman..
Oturup daktilonun başına satırlar, sütunlar döktürmüş, “İşgalden de beter” demiştim.
Demesine demiştim de bu günleri kestirememiştim.
Bu kadar vurgunun, bu kadar talanın olabileceğini düşünememiştim.
Evet, Özal’ın memurları işlerini gayet iyi biliyorlar...

O günlerden bu günlere kadar kaç imbikten süzüldülr, kaç teftiş gördüler, nasıl atlatılacağını iyiden iyiye temrinlediler.
İmdi, biz üzerimize düşeni yaptık.
Milletin derdini oturup devlete aktardık..
Bekliyoruz , göreceğiz..
Bize düşen halkın diline tercüman olup aktarmak. Gerisi etkili ve yetkililerin bileceği iş.
Söylemekten de yazmaktan da hicap duyuyorum ama bu işler böyle gedirse , bu demekir ki bu devlet bitmiş!
Reha Ören

Exit mobile version