3 Kasım Salı günü Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan torba yasanın içindeki maddelerden biri de gazetecilik meslek örgütlerinin uzun süredir uğraştıkları yıpranma payı düzenlemesiydi. Ancak itirazlara rağmen yıpranma hakkından faydalanmak için basın kartı zorunluluğu getirildi
Türkiye’de gazeteciler ilk kez 1977 yılında yıpranma payına sahip oldu. Bu düzenleme ile gazeteciler, 360 günlük çalışmaları karşılığında bu sürenin dörtte biri oranında hizmet süresi elde ediyordu. Ancak bu haktan yararlanabilmeleri için en az 3600 gün, 5953 sayılı Basın İş Yasası kapsamında işlerde çalışması gerekiyordu. 2008 yılında çıkarılan Sosyal Güvenlik Reformu ile gazetecilerin bu hakkı elinden alınsa da 2013 yılında yapılan yeni bir düzenleme ile 360 gün karşılığı olarak 75 gün yıpranma hakkı geri verildi.
Ancak bu düzenleme, Basın İş Kanunu’na tabi olarak çalışmadığı halde gazetecilik faaliyeti yapan kişilerin daha önce olduğu gibi mahkemeye başvurarak hakkını alabilme imkanının önüne geçti. Bu yılın Şubat ayında böyle bir durumla ilgili başvuruyu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, ‘‘basın kartı verilecek kişilerin nitelikleri ve basın kartının verilmesine ilişkin şartlar yönünden herhangi bir kanuni düzenleme bulunmadığını, konunun yönetmelikle düzenlendiğini, bu haktan sadece basın kartı sahibi kişilerin yararlanabileceği öngörülerek sosyal güvenlik hakkına bir sınırlama getirildiğine’’ dikkat çekerek TBMM’ye yasal düzenleme için 14 Kasım 2020 tarihine kadar süre tanıdı.
Yıpranma hakkından faydalanmak için basın kartı zorunluluğu getirildi
Bugün Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan torba yasanın içindeki maddelerden biri de gazetecilik meslek örgütlerinin uzun süredir yasama organının gündemine sokmak için uğraştıkları bu düzenleme.
Ancak gazetecilerin yıpranma payını düzenleyen madde, geçtiğimiz hafta TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda, başta CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer olmak üzere muhalefet partili üyelerin itirazlarına rağmen, basın meslek örgütlerinin talep ve beklentilerini karşılamayacak şekilde kabul edilerek TBMM Genel Kurulu’na sevk edildi.
Her ne kadar komisyondaki görüşmelerde MHP Konya milletvekili Mustafa Kalaycı da tasarıya yönelik eleştiriler dile getirmiş olsa da AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen düzenlemeye göre, yalnızca basın kartı sahibi olan gazeteciler yıpranma hakkında faydalanacak.
TGC Genel Sekreteri: Sibel Güneş: ‘‘İktidar, basın kartı ayrımı ile gazeteciler üzerinde baskı oluşturmayı hedefliyor’’
VOA Türkçe’ye konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri (TGC) Sibel Güneş, iktidar bloğunun basın kartını kullanarak gazeteciler arasında ciddi bir ayrım ve eşitsizlik yarattığını söylüyor.
TGC Genel Sekreteri, ‘‘İktidar diyor ki ‘Bu yıpranma payını sadece basın kartı olanlar alacak.’ Biz de diyoruz ki ki ‘Basın İş Kanunu yeterliyken neden basın kartı zorunluluğu koyuyorsunuz?’ Çünkü basın kartlarını Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı veriyor. Bizim bilebildiğimiz soru önergeleri ile ortaya çıkan 4000’e yakın gazetecinin kartı iptal edilmiş durumda. Onun dışında binlerce gazetecinin kartı — bunun içinde sürekli basın kartı olanlar da var, İletişim Başkanlığı o kartları — vermiyor elinde tutuyor. Bir gerekçe sunulmuyor. Kart verilmeyenler içinde 50 yıldır gazetecilik yapanlar da var, 1 yıldır gazetecilik yapanlar da var. Ortak noktalarına batığımızda bağımsız yayın organlarında görev yapmaları eleştirel bir yayıncılığa imza atmaları, kamu yararına bir yayıncılık yapmaları… Bu nedenle iktidar, basın kartı ayrımını sopa gibi elinde tutarak gazeteciler üzerinde ikinci bir baskı oluşturmayı hedefliyor’’ dedi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası da özellikle gazetelerde çalışan matbaa işçilerinin kapsama alınması için çaba harcıyor.
CHP’li Çakırözer: ‘‘Düzenleme bu haliyle beklentileri karşılamıyor’’
Cumhuriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmenlerinden CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer de hükümetin bir düzenlemeye gitmesini doğru bulmakla beraber basın kartı ayrımına gitmenin Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla çeliştiğinin altını çiziyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Çakırözer, ‘‘Düzenleme bu haliyle genel kurulda kabul edilirse Anayasa Mahkemesi’nin, Şubat ayındaki yasal düzenleme talebi karşılanmış olmayacak. Mahkeme gazetecilerin yıpranma payının kanunla düzenlenmesini istiyor ancak komisyonda kabul edilen düzenleme yine Cumhurbaşkanlığı İletişim Kurulu’nun tahsis ettiği basın kartı sahibi olmayı esas alıyor. Bu nedenle bu konuyu genel kurulda yeniden düzenlemek gerekir. Aksi halde yeni bir Anayasa Mahkemesi başvurusunda yeniden iptal gerekçesi oluşacak. Bir de yıpranma hakkında yararlanmak için basın kartı koşulu getiriliyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı birçok gazetecinin basın kartını vermiyor. Onlar hak kaybına uğrayacak. Türkiye’de gazete, televizyon ve internet sitelerinde 4857 sayılı İş Kanunu’yla çalışan çok sayıda gazeteci var. Onlar da patronajlarının Basın İş Kanunu’nun getirdiği yükümlülüklerden kaçmaları yüzünden o kapsamda değiller. Halbuki bunu zorunlu hale getirecek bir düzenleme de mümkündü. Ayrıca matbaa işçilerinin de bu haktan yararlanmaları gerek. Bu haliyle ne yazık ki beklentileri karşılamıyor’’ dedi.
Güneş: ‘‘Kendi ülkemizde uluslararası basın kartı ile gazetecilik yaptırıyor olması bize bu iktidarın en önemli ayıplarından biridir’’
Yasal mevzuat izin verdiği için Türkiye’de çok sayıda gazeteci Basın İş Kanunu kapsamı dışında çalışıyor. Gazetecilik mesleğini yapanların en fazla yarısının Basın İş Kanunu kapsamında çalıştığını dile getiren TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, birçok gazetecinin rahat çalışabilmek için Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) kartı kullandığını belirtti.
Güneş, ‘‘Türkiye’de 15 bine yakın gazetecinin basın kartı var. Ama neredeyse basın kartı olan ya da Basın İş Yasası ile çalıştırılandan fazla gazeteci de 4857 sayılı İş Kanunu ile çalıştırılıyor. Burada süregiden bir haksızlık var. Bu meslektaşlarımız ancak dava açıp haklarını gazetecilik yaptıklarını hukuksal olarak tespit edildiğinde alıyorlardı. İkincisi Basın İş Yasası ile çalıştırıp basın kartı İletişim Başkanlığı tarafından yayıncılığa uygun görülmediği için iptal edilen gazeteciler var. Fiilen gazetecilik yapan gazetecilerin yüzde 60’ının yıpranmadan yararlanamayacağı gibi çok ucube bir durum ortaya çıkıyor. Bu geriletmenin ilk mağduru görünüşte biziz. Ama asıl, haber alma hakkı mağdur edilecek vatandaşlar olacak. İletişim Başkanlığı bu kartı vermeyerek gazetecilerin sahada çalışmasını engeller vaziyette. Birçok gazeteci kartı verilmediği için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından temin edilen IFJ Uluslararası Basın Kartı’nı alarak mesleklerini yürütmeye çalışıyorlar. Kendi ülkemizde uluslararası basın kartı ile gazetecilik yaptırıyor olması bize bu iktidarın en önemli ayıplarından biridir’’ dedi.