Cumhuriyet, Türk’ün makus talihini tam bağımsızlığa açtığı yol ile yendiği, 7 düvele meydan okuyup kazandığı ve binlerce yıllık yurdu olan Anadolu’dan asla çıkmayacağını ispatladığı gündür. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.” Türk Ortodoks Patrikhanesi, laiklik ve milliyetçilik ilkelerinin çelikleşmiş ifadesidir. Türk’e yapılan zulümleri dünyaya haykırmış Papa Eftim’in nesli ve Mustafa Kemal’in askerleri olarak Cumhuriyetimizi savunma mücadelemize var gücümüzle devam ediyoruz. Cumhuriyetimizin 102. yılında, dahili ve harici bedhahlara karşı neden uyarıldığımızın bilinciyle, bu mücadelede ne yorgunluk ne de bıkkınlık hissediyoruz. Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu bilerek hiçbir umutsuzluğa kapılmıyoruz. Papa Eftim’in, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde dediği gibi, “Düşmanlarımızın her şeyi var, ancak bizim silah ve cephanemiz yok. Fakat göğsümüzde imanımız var, mutlaka kazanacağız. Yaşasın muzaffer Türk Ordusu!” Bugün de görüyoruz ki onların elinde yine her imkan varken bile biz sadece Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyeti savunma azmiyle çok daha güçlüyüz. O yüzden büyük bir coşkuyla, var gücümüzle haykırıyoruz: Yıldırımız, kasırgayız, dünyayı aydınlatan güneşiz! Yaşasın Cumhuriyet!
