Dualar cevaplanıyor mu?
Din adamları, bir şey istediğimizde veya bir şeye ihtiyaç duyduğumuzda yüce Allah’a dua etmemiz gerektiğini öğrettiler.
Yani Allah’tan dileklerinizin yerine getirilmesi için O’na yalvarın. Zenginlik ve mal isteyen Allah’a dua etmelidir. Kurtuluş isteyen yaratıcıya dua etsin.
Başarılı olmak isteyen yaratıcıya dua etsin. Kim sağlık isterse Allah’a dua etsin. Kim ne dilerse yaratıcıya dua etmelidir.
Birinci Sorun:
İlk argümanda görüldüğü gibi duanın kaderle çelişmesi ve bu iki inancın iç karışıklıklar olmadan bir arada olamayacağıdır.
İkinci Sorun:
Duaların hepsi cevaplanmadı. Geleneksel anlayışın doğru olduğunu ve Allah’ın gerçekten dualarımızı yanıtladığını varsayalım.
Kendilerine zenginlik, rızık ve bolluk vermesi için her gün Allah’a dua eden ve buna rağmen yoksulluk içinde yaşayan kaç kişi var?
Kaç kişi her gün Allah’a kendilerine sağlık ve uzun ömür vermesi için dua ediyor, ama sonunda kısa ve acılı bir hayat yaşayıp çeşitli hastalıklardan vefat ediyor.
Kaç kişi onları desteklemek için her gün kendilerine yardım etmesi için Allah’a yalvarıyor. Ama hayal kırıklığına uğrayıp yeniliyor ve terk ediliyor.
Geleneğe göre kişinin duasının kabul olması için yerine getirmesi gereken bazı şartlar vardır.
Duanın kabul olması için kişi takvalı ve mümin olması, haram yememesi ve çok dua etmesi gerekir. Allah’ın yalnızca dindar ve dürüst insanların dualarına cevap verdiğini kabul edelim.
O zaman dünyadaki insanların çoğu kafir, fasık, müşrik ve adaletsizdir.
Bu mantıkla ilgili sorun şu ki, birisi eğer bu kriterleri gerçekten karşılıyorsa, ancak duaları cevaplanmıyorsa, din adamlarına göre bu onların hatasıdır ve muhtemelen sahip olması gereken kriterlerden biri eksiktir.
Bu mantığa göre eğer duanız kabul olmuyorsa, bu sizin hatanızdır. Peki ya tüm kriterleri karşılayan ama yine de duaları kabul edilmeyen salih ve takvalı insanlar?
Din adamları bu ikilemden kurtulmak için kendilerine göre bir çıkış yolu bulmuşlar.
Yani kendilerini geçilmez bir kaleye yerleştirmişler. Diyorlar ki, eğer dualar kabul olursa bir kazançtır, dualar cevapsız kalsa da bir kazançtır. Eğer sen takvalı bir mümin isen ve duaların kabul oluyorsa, o zaman “Allah gerçekten müminlerin duasına icabet eder”
Eğer takvalı bir mümin olduğun halde duaların kabul olmuyorsa, ya kriterlerden birinde eksiğin vardır, ya da Allah duanın kabulünü erteliyordur.
Ya da Allah senin için en hayırlı olanı verir.
Eğer kafirseniz ve duanız kabul olduysa, o zaman yüce Allah imtihanızın zor geçmesi için duanızı kabul ediyor. Eğer kafirseniz ve dualarınız kabul olmuyorsa, o zaman Allah sadece müminlerin dualarına icabet ediyor.
Ne gariptir ki din adamları bize duaların kabul edilmesi için kriterler gösterdiler. Ancak bu kriterler çalışmayı, çabalamayı ve istediğimizi elde etmek için emek harcamayı içermiyor.
Yani bir şeyi başarmak istiyorsanız, çalışmayın ve onu kazanmak için çabalamayın, sadece ellerinizi semaya kaldırın ve yüce Allah’tan isteyin.
Eğer mesleğinizde terfi istiyorsanız mesai arkadaşlarınızdan daha fazla çalışmayın, terfi etmeyi Allah’tan isteyin. Bir akrabanıza şifa arıyorsanız onu hastaneye götürüp yatırmayın, insanlardan akrabanız için dua etmelerini isteyin.
Bu anlayışa göre emek ve çalışmanın hiçbir anlamı yoktur. Önemli olan sadece dua etmenizdir.
Şunu söyleyenler olacaktır.
“Çaba ve çalışma elbette önemlidir, ancak dua sürece yardımcı olur, süreci hızlandırır ve kolaylaştırır.
Soru: Eğer gerçekten çalışır ve bir şeyi başarırsak, bu başarının çalışmaktan mı, duadan mı, yoksa her ikisinden mi kaynaklandığından nasıl emin olabiliriz?
Bu soruyu cevaplamanın en iyi yolu varsayımsal bir deneydir.
Diyelim ki, yanınızda bir grup ateist ve bir grup da iman eden var.
Her iki gruptan da tüm gün çalıştıktan sonra bir test çözmelerini istedik. Sizce kim daha yüksek puanlar alacak?
Sadece okuyan ateistler mi, yoksa hem çalışıp hem de dua eden iman edenler mi?
Peki her iki gruba da yalnızca tahmin yoluyla çözülebilecek rastgele bir test versek ve tüm katılımcılar bu testi çözmek için tamamen rastgele şansa güvenseler, sizce kim daha yüksek puan elde edecek? Sadece tahmin eden ateistler mi, yoksa hem tahmin eden hem de dua eden iman edenler mi?
Her iki durumda da, dua etmek sınav puanlarını etkiler mi?
Eğer gerçekten duanın bir etkisi varsa o zaman dua eden grubun hem çalışma hem de tahmin senaryolarında daha yüksek puanlar almasını beklemeliyiz.
Neyse ki bu deneyi yapmak zorunda değiliz.
Çünkü her gün gerçek hayattan örnekler gerçekleşiyor.
Hayatta başarılı olan inananlar var ve aynı zamanda hayatta başarılı olan milyonlarca inanmayanda var.
Bazıları bu başarıyla kendilerine yardımcı olması için Allah’a dua ederken diğerleri dua etmiyor ve hatta dine karşı olanlar bile var.
Ama yine de başarılı oluyorlar.
Yani bilim ve teknolojide gelişiyor ve muvaffak oluyorlar.
Eğer hem dua hem emek bu başarıya katkıda bulunuyorsa, o zaman her birinin kendi bireysel etkisi olmalıdır. Eğer duayı kaldırırsak, geriye emek ve çalışma kalır!
Ve bir şeyi başarmak için elbette çabalamak ve çalışmak yeterli olacaktır.
Ama emek ve çalışmayı kaldırırsak, geriye sadece dua kalır ve dua tek başına bir şeyi başarmak için kesinlikle yeterli değildir.
Mesela: Diyelim ki bir öğrenci tıp fakültesine yeni girdi.
Eğer bu öğrenci çalışıp çabaladıysa, dua etmezse bile başarılı olur.
Ama eğer bu öğrenci hiç çalışmadı ve emek harcamadıysa, bunun yerine günde bir milyon kez dua etse bile başarı olması mümkün değildir.
Bu, dua etmeden başarılı olan milyonlarca insandan, dua eden ve çalışmayı ihmal eden başarısız milyonlarca insandan açıkça görülüyor.
İkinci Olarak:
Farz edelim ki kanama geçiren yaralı bir hastamız var. Eğer tıbbi yardıma başvurursa, kendisi ya da sağlık personeli dua etmese bile hayatta kalabilir. Ancak bu hasta tıbbi yardım yerine dua etme ve olağanüstü bir şekilde iyileşmek için milyarlarca kez dua etse, büyük olasılıkla kan kaybından ölecektir.
Dua olmadan iyileşen milyonlarca insan var.
Sosyal medyada, Camilerde, Kiliselerde, Havralarda sözde kutsal mekanlarda onlar için dua eden on binlerce hasta ölüyor.
Üçüncü Örnek:
Haydi yapalım, birinin beni öldürmeye çalıştığını varsayalım.
Kendimi korumaya çalışırsam saldırıdan kurtulabilirim. Ama bunun yerine ellerimi gökyüzüne kaldırıp Allah’tan beni kurtarmasını istesem kendi ölüm fermanımı imzalamış olacağım.
Emeksiz dua etmek anlamsızdır ve faydasız bir çabadır. Hatta emek ve çalışma ile dua etmek bile anlamsız ve faydasızdır.
Bu gezegende binlerce din ve mezhep var.
Ve bu din ve mezheplerin,(Şii ve Sünni din adamlarının “sapkın kafirler” olarak kabul ettikleri) milyarlarca takipçisi var.
Ama bu “kafirler” her gün evliya ve ilahlarına dua ediyorlar ve dualarının bazısı onlara göre kabul ediliyor. Kendilerine göre duaları kabul olunca, dualarına cevap verdikleri evliya ve ilahlarına daha da bağlı ve sadık oluyorlar. Aynı şekilde yüce Allah evliya ve ilah olarak kabul edilenlere kulluk eden insanların dualarına da cevap veriyor.
Yani bütün bunların dua etmekle hiçbir ilgisi yoktur. İş tamamen disiplinli çalışma, emek harcama ve çaba göstermekle ilgilidir.
“Ama Allah tüm dualarıma cevap verdi ve bana her şeyi verdi” diyenler için şunu soruyoruz.
İstediğini sana veren Allah mıydı? Yoksa bunu kendi başına mı başardın? Gerçekten hayallerinizi gerçekleştirmeye çalıştınız mı, yoksa sadece onların gerçekleşmesi için dua mı ettiniz?
Eğer ikisi de aynı anda diyorsan yanılıyorsun. Çünkü eğer onlara ulaşmaya çalışmasaydın asla gerçekleşmeyeceklerdi. Yani dua olmadan da kesinlikle başarılabilirlerdi.
O halde dürüstçe kendine şunu sor. Hayallerini çalışarak ve çabalayarak kendi başına gerçekleştirmeye çalışmadın mı?