
20 yıl önce Prof. Dr. Emre Kongar’a yazmış olduğum mektubu bugün sizlerin de bilgi ve görüşlerinize sunuyorum.
Bu mektubum, üçüncü baskısı Ekim 2007’de yapılan Gaflet Dalalet Hııyanet adlı kitabımda yer almıştır..

Sayın
Emre KONGAR
Cumhuriyet Gazetesi
İstanbul
10 Ekim 2005
Konu: 10.10.2005 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “Aydınlanma” başlıklı köşenizde yazmış olduğunuz ‘Atatürkçülük, Yurtseverlik ve Avrupa Birliği’ başlıklı yazınız.
Şöyle diyorsunuz:
“Atatürkçülük Türkiye için, çağdaşlık, bilim ve uygarlık yoludur: bunun günümüzdeki ifadesi Anayasa’da yer alan ‘Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti’dir.
Avrupa Birliği, gerek kendi içinde gerekse Türkiye’de bu hedefi gerçekleştirmeye yönelik bir Birlik olarak kaldığı sürece, Türkiye’nin Birliğe katılması tabii ki Atatürkçülüğe uygundur.”
Sayın Kongar,
Avrupa Birliği’ne üye olmak demek, Ulusal Egemenliği Brüksel’e teslim etmek demektir.
Bu saptama, benim kişisel yorumum, kişisel görüşüm değildir!
Bu saptama, hiç kimsenin kişisel yorumu ya da görüşü değildir!
Avrupa Birliği; meclisi, hükümeti, yargı organları, anayasası, parası, merkez bankası, bayrağı, milli marşı, güvenlik güçleri bulunan bir ‘Süper Avrupa Devleti’ oluşumunun bugünkü halidir.
29 Mayıs 2005’de Fransa’nın, 1 Haziran 2005’de de Hollanda’nın Avrupa Birliği Anayasasına halkoylamasıyla ‘hayır’ demiş olması ‘Süper Avrupa Devleti’nin gerçekleşmesini bir süre engellemiş gibi görünse de bu nihai hedeften sapılmış olduğunu gösteren hiçbir işaret yoktur.
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakerelerinin 10-15 hatta 20 yıl süreceği ön görüldüğüne göre, bu süreç içinde Avrupa Birliği’nin de Anayasasının tüm üyeler tarafından onaylanacağını varsaymak herhalde yanlış olmaz.
Müzakereler sonunda Türkiye, Avrupa Birliği’nin üyesi olursa, Ulusal Egemenliğini Brüksel’e teslim edecektir.
Bu ifadenin doğruluğu tartışmaya açık bir konu değildir.
İşte, şimdi sizin yanıtlamanızı istediğim soru şudur:
Ulusal Egemenliğimizi Brüksel’e teslim etmek de Atatürkçülüğe uygun mudur?
Sayın Kongar,
Sizden ricam, bu soruya, sözü fazla dolaştırmadan, dallandırıp budaklandırmadan yanıt vermenizdir.
Uzun bir süredir Avrupa Birliği konusunda okumakta, araştırmakta, yazmakta ve konferanslar vermekteyim. Hem yazılarımda, hem de konuşmalarımda, yalnız ve yalnız Avrupa Birliği belgelerini kullanmaktayım. Tartışmalı konularda da yine, Avrupa Birliği ülkelerinin seçkin bilim adamları, akademisyenler, siyasetçiler ve yazarlarının rapor ve söylemlerini referans olarak göstermekteyim.
13 Ekim 2005 Perşembe günü de, Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu’nda, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi’nin düzenlediği, “Avrupa Birliği ve Ulusal Egemenlik” konulu konferansı vereceğim. Konuşmamda, Avrupa Birliği belge ve kaynaklarına dayanarak, Avrupa Birliğine üye olmanın, Ulusal Egemenliği Brüksel’e teslim etmek anlamına geleceğini anlatacağım.
Bu nedenle, eğer soruma yanıtınızı kısa zamanda verirseniz, yapacağım konuşmaya dolaylı olarak katkıda bulunmuş olacaksınız.
Saygılarımla,
Yılmaz Dikbaş
NOT: Bu mektubumu Sayın Prof. Dr. Emre Kongar’ın e-posta adresine yolladım. Sayın Kongar’dan yanıt gelmedi.
Değerli Dostlar,
Emre Kongar’ın Avrupa Birliği (AB) yanlısı görüşleri zaman içinde giderek daha da kesinleşıp keskinleşince şu öylemde bulundu:
“Avrupa Birliği’ni geleceğin bir UYGARLIK PROJESİ olarak görüyorum.
Türkiye’nin de mutlaka bu projede yer alması gerektiğini düşünüyorum.”
Değerli Dostlar,
Ben de düşündüm, acaba neden Prof. Dr. Emre Kongar böylesine yaman bir AB’ci olup çıkmıştı!
AB belgelerine baktım, cevabı buldum.
AB, Emre Kongar ve yedi profesör arkadaşını, toplam
1 MİLYON 95 BİN 825 AVRO hibe vererek İĞFAL ETMİŞTİ!
(Kaynak: Yılmaz Dikbaş,TABUTA ÇAKILAN SON ÇİVİ, Sayfa 371)
AB’nin hibe vererek iğfal ettiği Emre Kongar’a, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) “2024 Yılının Atatürkçüsü” ödülünü verdi.
Şaşırdınız mı?
AB’nin hibe vererek iğfal ettiği mandacıların birbirlerine ödüller verip öpüşüp koklaşmalarının şaşılacak nesi var?